30 Ağustos Zafer Bayramı’nın 102.yıldönümü dün Keşan’da kutlandı.Erdoğan DEMİR/ EDİRNE (İGFA) - Kutlama programı dün saat 09.30’da Cumhuriyet Meydanı’ndaki Atatürk Anıtı’na çelenklerin sunulması ile başladı.
Kaymakam Cemalettin Yılmaz, 4.Mekanize Piyade Tugay Komutanı Tuğgeneral Gürcan Sezengöz ve Keşan Belediye Başkanı Mehmet Özcan’ın çelenkleri sunmasının ardından saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunması ile devam edildi.
Törene Keşan Cumhuriyet Başsavcısı Hilal Bozdağ, AK Parti Keşan İlçe Başkanı Savaş Pekdemir, CHP Keşan İlçe Başkanı Anıl Çakır, MHP Keşan İlçe Başkanı Adnan İnan, SP Keşan İlçe Başkanı Ahmet Köseler, gaziler ve mahalle muhtarlar ile kalabalık bir Keşanlı katıldı.
Saat 09.45’te Kaymakamlık Makamı’nda Keşan Kaymakamı Cemalettin Yılmaz, 4.Mekanize Piyade Tugay Komutanı Tuğgeneral Gürcan Sezengöz ve Keşan Belediye Başkanı Mehmet Özcan tebrikleri kabul etti.
Kutlamalara daha sonra saat 10.00’da Atatürk Parkı önündeki Cumhuriyet Meydanı’nda Yılmaz, Sezengöz ve Özcan halkın bayramını kutlaması ile devam edildi.
Keşan Belediye Bandosu eşliğinde , saygı Duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasının ardından, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 30 Ağustos mesajı okundu.
Edirne Milletvekilleri Fatma Aksal, Ediz Ün, Ahmet Baran Yazgan ve Mehmet Akalın’da 30 Ağustos Zafer Bayramını’nı gönderdikleri mesajla kutladı.
Tankçı Yüzbaşı İdris Özmen günün anlam ve önemini belirten konuşmasını yaparak şunları söyledi. “Bugün Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasına temel teşkil eden, 30 Ağustos 1922’de kazandığımız Büyük Zafer’in 102.yılını ulusça kutlamanın haklı gurur ve heyecanını yaşıyoruz. Asil Türk milleti kahraman Türk Ordusu ile birlikte varlığına ve vatanına kastedenlere karşı 102 yıl önce bugün kahramanlık ve şeref dolu tarihinden aldığı kudretinle yeniden dirilerek top yekün vermiş olduğu mücadele sonucunda eşine tarihinde az rastlanır bir zafer kazanmış. Aziz yurduna ve bağımsızlığına kast eden işgal kuvvetleri karşısında Türk Ordusu’nun ortaya koyduğu eşsiz bu zaferin her safhası tek tek düşünülmüş, hazırlanmış ve yönetilmiştir. 1900’lü yılların başında meydana gelen büyük devletler arasındaki çıkar çatışmaları, dünyada gelişen fikir akımları, sanayileşmenin gelişmesi sonucunda 1.Dünya Savaşı çıkmış, müttefiklerin aldığı ağır yenilgiler sonucu Mondros Müterakesi imzalanmış. Anlaşma ile 1000 yıldır üzerinde kan dökerek, can vererek yurt edindiğimiz Anadolu toprakları o dönemin büyük devletleri ve o dönemin onların maşaları tarafından işgal edilmiş. Ayrıca tarihimize kara bir leke olarak geçen Sevr Anlaşması da ulusumuza dayatılmıştır. İşgal güçleri, girdikleri her yere adeta tarihi kinlerini kusarcasına, kadınımıza, yaşlımıza ve çocuklarımıza, dünyada eşine az rastlanır işkence, zulüm ve hakaretlerde bulunmuşlardır. İşte böylesine umutsuz görünen, üzerimizde kara bulutların dolaştığı bir ortamda Mustafa Kemal Atatürk ve onun dava arkadaşları, bağımsızlık meşalesini yakarak, Ya İstiklal Ya Ölüm parolası ile aydınlığa giden yolu aralamışlardır. Bu bağımsızlık ve aydınlık mücadelesinin ilk hedefi son neferine kadar düşmanı güzel ve kutsal vatanımızdan atmak şeklinde belirlenmiştir. Özellikle Sakarya Meydan Muharebesi ile hedefe ulaşır muktedir olduğumuzu milletimizin iktidarı uğruna, kanının son damlasına kadar mücadele edeceğini ispatlamıştır. Artık dünyanın en kahraman en savaşçı milletine düşen görev, düşmanı son neferine kadar vurmak olmuştur. Mustafa Kemal Paşa’nın başkomutanlığı altında Türk kuvvetleri düşmana beklemediği bir yerden taarruza geçerek, düşmanı aldatmayı başarmıştır. Avrupalıların 5-6 ayda geçilmez dediği Afyon mevzilerini 3 günde geçerek, 30 Ağustos’a gelindiğinde düşman kuvvetlerinin önemli bir bölümü imha edilmiştir. Bu büyük zafer ile düşmana son darbede vurulmuştur. Ardından icra edilen takip harekatı ile de 9 Eylül’de düşma İzmir’de denize dökülmüştür. 30 Ağustos’un gerçek anlamını ve önemini Büyük Zafer’in 2.yıldönümünde Dumlupınar’ın Çaltepesi’nde yapılan törende Başkomutan Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün verdiği söylevde görürüz. Hiç şüphe etmemelidir ki yeni Türk devletinin genç Türk Cumhuriyeti’nin temeli burada taçlandırıldı. Bu safhada akan Türk kanları bu semada uçan şehit ruhları, devlet ve cumhuriyetimizin ebedi muhafızlarıdır. Harpler yalnız karşı karşıya gelen iç ordunun çarpışması değildir. Meydan muharebesi milletlerin bütün varlığı ile ilim vefat alanlarındaki yükselmeleri ya ahlaklarıyla kültürleriyle kısaca bütün maddi ve manevi kudretleri ile çarpıştığı bir imtihan meydanıdır. 30 Ağustos Zaferi Türk Ordusu’na silahlı Kuvvetler Günü olarak armağan edilmiştir. Türk Silahlı Kuvvetleri ülkemizin huzur ve bekasını sağlamak, bölgemizde ve dünyada sürekli barışın temsiline katkıda bulunmak için, tarihten ve milletinden aldığı güçle, modern harp ve silah teçhizatı ile güçlü ve dinamik personeli ile ulaştığı yüksek eğitim seviyesiyle, azim ve kararlı komut akademisiyle, dostlarının ve ülkemizin güvencesi , düşmanlarımızın korkulu rüyası olmaya devam etmektedir. Dünyanın sayılı askeri güçlerinden birisi olan silahlı kuvvetlerimiz her zaman her yerde ve her şartta verilecek görevleri ifaya hazırdır. Milli egemenlik, milli şuur ve tam bağımsızlık esasına dayanan Atatürk ilkeleri bugüne kadar olduğu gibi, gelecekte de Türk Silahlı Kuvvetlerimize rehber olmaya devam edecektir. Bu kutsal ve tarihi vesileyle ulusça başta Ulu Önder
Atatürk olmak üzere dava arkadaşları ve Aziz şehitlerimiz ile ebediyete intikal eden gazilerimize rahmet ile anıyor, hatıraları önünde bir kez daha saygıyla eğiliyor. Şükranlarımızı sunuyoruz ruhları şad olsun arz ederim”
Kutlamalar resmi geçidin yapılması ile sona erdi.
Ardından CHP Keşan İlçe Başkanlığı'da Anıta çelenk sunarak saygı duruşunda bulundu.