Bu meslekler zamanla örgütlenip bir takım ilkeler belirlemiştir.
Bu ilkelerin arasında, başta ahlak olmak üzere etik değerler önemli bir yer tutmuştur.
İş hayatındaki çalışanların davranışlarını yönlendiren, onlara rehberlik eden etik prensipler ve standartların toplamına ise “mesleki etik” denilmektedir.
Tarihsel olarak mesleki etik kavramına göz atacak olursak;
Osmanlı döneminde kurulan ahi birlikleri bu yönde oldukça katı kuralları olan bir örgütlenmedir.
Bu birliklerden etik ve ahlaki sebeplerle atılan bir esnaf, bir daha hiçbir yerde mesleğini yapamazdı.
Meslek ahlakı, her meslek üyesinin olabildiğince iyi davranış sergileme ilkesine dayanır.
Mesleki ahlak ilkeleri, etik kurallar olarak “mesleki davranış ilkeleri” adıyla yazılan bir belgedir.
Bir meslek üyesinin yaptıkları, tüm meslektaşlarını da yakından ilgilendirir.
Yanlış bir davranış yalnızca bir kişiyi küçük düşürmekle kalmaz, mesleğe duyulan bütün güveni yok edebilir.
Toplumun gözünden düşmüş bir meslek, gelişme potansiyelini de kaybederek meslek üyelerine yarar sağlayamaz ve saygınlığını yitirir hale gelir.
Nitekim son olarak iki yıl önce gerçekleşen 6 Şubat depremlerinde binlerce binaların yıkılması sonucu bazı kurum ve mesleklere olan güven en alt düzeye düşmüştür.
Depreme uygun yapılması gereken bina inşaatlarında mesleki etik özensizlikler nedeniyle hem mütehaahitlik mesleğine hem de inşaat mühendisliği mesleğine güven en düşük seviyelere düşmüş durumdadır.
Ayrıca, Bakanlıklara ve Belediyelere bağlı olan kuramlara olan güven de neredeyse yok olmuştur.
Mesleki etik ilkelerine bakacak olursak;
Doğruluk; başkaları ile ilişkilerde dürüst olmayı gerektirir. En önemli zedeleyici davranış biçimi çoğunlukla korku ve güvensizlikten kaynaklanan yalan söylemedir.
Dürüstlük (Hakkaniyet); başkaları ile ilişkilerde hakkaniyetli olmayı ve içtenliği gerektirir.
Adalet; tüm insanların özgürce, eşit hak ve sorumluluğun paylaşılmasıdır.
Eşitlik; hizmetlerin herkese aynı ölçüde sunulmasını içerir.
Eşitlik, dürüstlük (hakkaniyet) ve adalet kavramları ile bütünleşmiş bir kavramdır.
Tarafsızlık; bireyleri özelliklerine göre tercih etmemeyi, bireyleri olduğu gibi görerek yansız davranılmasını ifade eder.
Sorumluluk; belirli bir görevin istenilen nitelik ve nicelikte yerine getirilmesidir. İki tür sorumluluk bulunmaktadır. Birincisi “sorumlu olma”, ikincisi ise “sorumluluk alma”dır.
İnsan Hakları; insanın insan olma özelliği nedeniyle sahip olduğu; dokunulamaz, devredilemez ve vazgeçilemez nitelikte, kişiliğe bağlı haklardır.
Hümanizm (insancıllık); insan varlığının insani erdemlerce şekillendirilmesidir.
Güvenirlilik (bağlılık); hem kendi mesleğine bağlılık hem de meslekte gelişmeye istekli olmasını gerektirir.
Hukukun Üstünlüğü; hukuk düzeninin toplumda egemen kılınması, politik baskının olmaması, yasaların kişilere göre çiftte standartlı olarak uygulanmaması, yargısız uygulama yapılmaması ile bireye ve topluma güven, huzur mutluluk ve rahatlık verir.
Hoşgörü; yasalara ve etik kurallara aykırı olmadıkça, sevilmeyen ya da onaylanmayan şeylerin varlığına tahammül göstermektir.
Hoşgörü insanın karşısındaki insanla etkileşirken, onunla eş duyum (empati) içinde olmasıdır.
Yani, hem bir Sinagog, hem bir Kilise ve hem de bir Cami’nin yan yana inşa edilebilmesidir.
Saygı; insan, her şeyden önce insan olduğu için değerlidir. İnsanın değeri ve onuru, insan ilişkilerinde önemlidir.
Tutumluluk; var olan kaynakların amaçlara uygun tüketilmesi, lüksten uzak ve işlevsel olanlardan seçilmesini gerektirir.
Açıklık; kişiler arası iletişimde yüz yüze konuşabilmeleri, söz konusu iletilerin sözlü ya da yazılı olmasını gerektirir.
Kişinin açık davranabilmesi için, eleştiriye açık olmaları gerekir.
Demokrasi; insana bir değer olarak önem veren ve insan kişiliğinin özgürce ve eksiksiz olarak geliştirilmesine yarayan bir yönetim biçimidir.
Eğitim demokrasinin ön koşuludur ve eğitim olmadan demokraside gerçekleşmez.
Hak ve Özgürlükler; Özgürlük kavramı, bireyin bir şeyi yapma ya da yapmama serbestliğidir.
Hak kavramı ise yalnızca serbest olmayı değil, bunun yanı sıra devletten ya da toplumdan bazı istemlerde bulunmayı içerir.
Emeğin Hakkını Verme; Emek, çalışanın iş için harcadığı kafa ve kol gücüdür. Çalışanın emeğinin hakkı, yapılacak ödeme ile verilir.
Laiklik; yönetenlerin, yönetme yetkilerini dinden değil halktan aldıkları bir yönetim biçimidir.
Din ve inançlar konusunda seçim, bireylerin iç dünyasının en dokunulmaz alanıdır ve öyle olmalıdır.
Yasa dışı emirlere karşı direnme; yasalarda da açıkça belirtilmesine karşın, zaman-zaman yasa dışı ancak, üstler tarafından yerine getirilmesi istenilen emirlerle karşı karşıya kalmakta ve bunları yerine getirmektedir.
Emirlerin yasalara aykırılığının, üst yöneticilere hatırlatılması, yöneticinin yönetimde keyfiliğinin ortadan kaldırılması hukukun üstünlüğünün sağlanmasında önemlidir.
Genel olarak iş hayatında etik ilkeler birbirine benzer özellik taşır.
Ancak çeşitli meslek gruplarında farklılıklar hatta zıtlıklar görülebilir.
Bu durum çelişkili görünmekle birlikte o işin yapısına uygundur.
Örneğin; gıda sektöründe reklam vermek önemli bir unsur iken, mali müşavirlik meslek dalında reklam yasaklanmıştır.
Bu etik ilkeler, günümüzde bazı meslek gruplarınca kurulan dernekler tarafından yazılı hale getirilmiştir.
Örnek olarak, hekimlik veya mühendislik meslek etiği kuralları verilebilir.
Mesleklerin özelliğine göre etik ilkelerde zıtlıklar da olabilir.
Örneğin; psikolojik danışmanlar ve hekimler, hastaların sırlarını saklarlar.
Hâkimler herhangi bir olayda soruşturma sürecinde bilgi vermezken yargılama sürecinde bilinen her konuyu açıklığa kavuşmasını sağlar.
Meslek gruplarının hak ettiği saygınlığı elde etmeleri için kendi içlerinde yönetilmesi, denetlenmesi ve gerektiğinde cezai yaptırımlar uygulanması gerekmektedir.
Çünkü meslekten uzaklaştırılan kişilerden dolayı diğer meslektaşlar itibar kazanacaklardır.
Meslek birliği, üyeleri arasındaki birlik ve beraberliği sağlamak, aynı ilke ve değerler etrafında toplamak, mesleği toplum içinde onurlu ve saygın bir konuma getirmek ve herkes için yararlı bir mesleki ortamı sağlamaktır.
Aynı meslek grubundaki kişiler bir araya gelerek çeşitli birlikler oluşturmuşlardır. Bunlar;
Tabip Odaları,
Barolar Birliği;
Mühendis ve Mimar Odaları;
Ticaret Odası,
Şoförler Derneği,
Esnaf ve Sanatkârlar Derneği vb. gibi kurumsal, yasal iş birliği kuran kurumlardır.
Ahlaklı ve Etik felsefe ile kalın…