Türkiye ekonomisinden yüzleri güldüren bir haber geldi. Ülkenin 5 yıllık kredi risk primi (CDS), 249,8 baz puana gerileyerek Şubat 2020’den bu yana en düşük seviyesine ulaştı. Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, bu gelişmeyi ekonomi programına duyulan güvenin bir göstergesi olarak değerlendirdi.

249,8 Baz Puana Geriledi

Türkiye'nin 5 yıllık CDS’i, cuma günü akşam saatlerinde 249,8’e inerek yaklaşık 4 yılın en düşük seviyesini gördü. Sosyal medya hesabından açıklama yapan Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, bu düşüşün dış finansmana erişimi kolaylaştıracağını ve finansman maliyetlerini azaltacağını belirtti.

Bakan Şimşek’ten Açıklama

Bakan Şimşek, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda şu ifadeleri kullandı:

“CDS risk primimiz 250 baz puanın altında. 2020 yılı Şubat ayından sonraki en düşük seviyesine gerileyen CDS, ekonomi programımıza duyulan güvenin ve program kazanımlarımızın en somut göstergelerinden biri.

2023 yılı Mayıs ayına göre düşüş gelişmekte olan ülkelerde ortalama 49 baz puan iken ülkemizde 456 baz puan. İyileşen risk primimiz sayesinde dış finansmana erişim kolaylaşırken dış finansman maliyeti de düşmektedir.”

Türkiye, Gelişmekte Olan Ülkelerden 9 Kat Daha İyi Performans Gösterdi

2023 Mayıs ayından bu yana Türkiye'nin CDS’inde 456 baz puanlık bir iyileşme kaydedildi. Gelişmekte olan ülkelerde bu iyileşme ortalama 49 baz puanda kalırken, Türkiye’nin bu performansı 9 kat daha fazla oldu. Bu durum, uluslararası finans çevrelerinin Türkiye ekonomisine duyduğu güvenin bir yansıması olarak değerlendiriliyor.

CDS Düşüşü Ne Anlama Geliyor?

Bakan Bolat, Türkiye-İran Karma Ekonomik Komisyonu 29. Dönem oturumuna katıldı Bakan Bolat, Türkiye-İran Karma Ekonomik Komisyonu 29. Dönem oturumuna katıldı

CDS (Kredi Temerrüt Swapı), bir ülkenin borçlarını geri ödeyebilme kapasitesine yönelik bir risk göstergesidir. CDS'in düşmesi, bir ülkenin dış finansman maliyetlerinin azalmasını ve uluslararası piyasalardan borçlanma imkanlarının iyileşmesini sağlar. Türkiye’nin CDS’inde yaşanan bu düşüş, hem yatırımcı güvenini artırdı hem de dış borçlanma maliyetlerini düşürerek ekonomiye olumlu bir katkı sağladı.