Geç bile kaldık. Amerika’da basılı gazete dönemi kapanalı yıllar oldu. Pek çok büyük gazete baskıyı bırakıp internet üzerinden yayınına devam ediyor. Basılı nüshalarını ise çok az sayıda ve özel okuyucular için yine özel fiyatlarla sunuyorlar. Gazetelerin internette tüm haberlerine erişim ise bedava değil. Parayla.
Bizde ilk basılı kısmı kapatan gazete Radikal olmuştu. Bir süre sonra internet üzerinden yayınını da sonlandırdı.
Geçtiğimiz yıl Vatan ve Habertürk gazeteleri basılı olarak çıkmamaya ve yayınlarını internet üzerinden yapmaya başladılar. Yeni yıla girerken iki gazeteden daha basılı yayını sonlandırma kararı geldi. Yaklaşık kırk yıldır yayın hayatında olan Güneş Gazetesi ve Star Gazetesi de artık internet üzerinden devam edecekler…
Basılı yayına devam eden gazetelerin durumu parlak mı peki? Kanımca onların da önümüzdeki birkaç yıl içinde benzer bir yol izlemekten başka çareleri kalmayacak.
İnsanların artık gazete bayilerine gidip gazete almak gibi bir alışkanlıkları kalmadı. İnternette bedava, ve sürekli güncellenebilen haberlere ulaşmak imkanı varken gidip para vererek gazete almanın üstelik görece bayata kaçan haberleri okumanın gereği var mı?
İnternet yayıncılığının hipermetinselliği, sayfa, sütun ve süre ile kısıtlı olmaması, görsellikte sağladığı dinamizm gözönüne alındığında, gazetenin büyük emekler ve giderlerle basılı olarak sunumu kimsenin işine yaramayacak.
Kimi gazetelerin toplumsal, kültürel ve siyasal hayatta bir yere karşılık gelip gelmemesi konusu da elbette bir diğer önemli başlıktır.
Birbiri ile tıpatıp aynı manşetleri atan, aynı yönde yazan köşe yazarları iye dolu, hatta aynı haber havuzundan beslendikleri için tek kelimesi bile değişiklik göstermeyen metinleri, aynı fotoğrafları kullanan onlarca gazetenin varlığını sürdürebilmesi de günümüzde neredeyse imkânsız.
Çoğulculuk onlarca gazetede, radyoda, televizyonda yüzlerce insanın hep birlikte aynı şeyleri, yazması veya söylemesi değildir.
İnternet üzerinden yayınına devam kararı alan gazetelerin dışında bir de ilk çıkışında internet üzerinden yayına başlayanlar var. Bir haber sitesi gibi değil de birer gazete gibi organize olmuş yapılar bunlar. Pek çok gazetecinin bir araya gelerek çıkarmaya başladığı Pencere gibi…
Bunlar da medyada yeni bir nefes, yeni bir açılım. Çünkü muhalif, farklı sese her zaman ihtiyaç var. Çoğulculuktan korkmamak gerek, zenginlik olarak görmek en güzelidir. Büyük bir ülkede, elbette çok farklı bakış açılarında insanlar olacaktır.
Her yayın organı kapandıkça veya küçüldükçe olan kuşkusuz ki basın emekçilerine oluyor. İletişim fakülteleri on bine yakın mezun veriyor yılda ama basın sektörü teknolojik gelişmelerden en fazla etkilenen sektör. İnsan yoğun çalışma çok geride kaldı. Çok değil onbeş yıl önce onlarca insanın yaptığı işleri şimdi bir iki kişi kolaylıkla yapıyor. Böyle olunca da sektörel istihdam gittikçe düşüyor.
Bugün yazılı basının başına gelen yarın televizyonlar ve radyolar için de geçerli olacak. Onlar da artık etkileşimli ekranlar karşısında birer birer yeniliyorlar. Kalelerini kaybediyorlar. Dizi film ve sinema sektörü gelişiyor diye seviniyoruz ama bu gelişim televizyonlardan cep telefonu, tablet ve bilgisayarlardan ne zaman istersek o zaman izleyeceğimiz formatlardaki mecralara doğru kayıyor.Bunu da görmemiz gerekiyor.