Bilge Ülke Türkiye

Abone Ol

Türkiye kalkınmak ve büyümek, insanlarının refahını yükseltmek, yaşamı kolaylaştırıcı koşulları insanına sağlamak, kadim medeniyet değerlerini (bugün sıkıntıda ve zorda olan çevre toplumlara, Afrika’ya, Asya’ya kısaca) insanlığa sunmak üzere koşmak istiyor. Bu amaçla kendi insanına ve insanlığa katkı sağlamak üzere bilim, teknoloji ve ar-ge politikalarını yeniliyor, vizyon 2023 gibi, 2053 hatta 2071 gibi hedeflere ulaşmak yönünde dünyadaki etkinliğini ve konumunu güçlendirecek kayda değer vizyoner projeler geliştiriyor, insan kaynaklarını odağa yerleştirerek bu değerli kaynağını geleceği şekillendirmek yönünde sürecin etkin gücü haline getiriyor, getirmek üzere uğraş veriyor. Beşeri ve fiziki kapasitenin geliştirilmesi ve üretimin artırılmasında kaliteyi öne alan çalışmalara ağırlık veriyor, hak ve özgürlükleri genişletiyor, daha önce düşünülemeyen yapılamayan pek çok sosyo-ekonomik düşünceyi hayata geçiriyor, uygulamaya koyuyor ve bunların yaşama hakim olması yönünde kararlılık gösteriyor.
 

Kendi gündemini oluşturmak önemli!

Türkiye; kendi gündemini kendisi oluşturacak, kendi geleceğini kendisi şekillendirecek, kendi kaynaklarını kendi insanlarının hatta insanlığın yararına ve refahına kullanacak güçte, kararlılıkta, yetkinlikte ve bilgelikte bir ülke. Tarihin tüm dönemlerinde ortaya koyduğu gibi tüm maddi ve manevi eserleriyle ve insanı en yüksek değer olarak odağa koyan medeniyet anlayışıyla, terk ettiği topraklarda bile derin ve silinmez izler bırakan bir kadim medeniyet ve bir büyük değer. Kendini uygun koşullar bulunduğunda çoğaltan, değerlerini büyüten ve paylaşan, tüm insanlığı iyilik ve hoşgörüyle sarıp sarmalamak isteyen bir engin deniz, bir ekin deryası, derin bir tarihin sahibi! Bu kadar güçlü ve her döneme ve zamana hitap eden ve bunu canlı tutan bir ruha sahip olmak; kuşkusuz tüm insanlığın yararı için çalışmak, mücadele vermek anlamına geliyor. Ancak yazık ki, insanlığın yararına mücadele veriyor olsa da kendi çıkarına aykırı olduğunu düşünenler tarafından Türkiye; hep ötelenmesi, hep yavaşlatılması, hep köreltilmesi gereken bir ülke. Öyle ki sessizlerin sesi, mazlumların dertlisi olan bu ülke her ne zaman bir çıkış ve bir yükseliş anı yakalasa, bin türlü yöntem ve araçlarla alaşağı edilmek istenir. Özgüveni yükselip birikim ve yeterliliklerini kullanmak üzere her yola çıktığında farklı biçimlerde ortaya çıkan Türkiye karşıtları, bir garip yıkıcı anlayışla içten ve dıştan ülkeyi kuşatmaya başlar ya da kuşatmak isteyen anlayışlara farkında olarak ya da olmayarak destek hatta maşa olur. Bu kuşatma bir yandan devletin hareket alanını daraltmaya yönelirken, diğer taraftan özgüveni canlanmaya başlayan toplumun yeniden kendi içine kapanması için çeşitli suni sorunlar çıkarılarak farklı boyutlara ulaştırılır ve böylece yeni mevzular oluşturulur ve yeni kaos alanlarını hedefleyen gündemler üretilir.

Toplum Üzerine Deney
Toplum üzerinde yapılan deneylerin maliyeti parasal büyüklüklerle ölçülemeyecek kadar yüksektir. Bu nedenledir ki; toplumun yaşantılarıyla elde ettiği sonuçlar, yani toplumsal deneyimler son derece önemli ve değerlidir!
Özellikle yirminci yüzyılın ikinci yarısında yaşanan samimiyetsiz ve negatif olayların topluma sunduğu deneyim, bugün kayda değer bir toplumsal bilinç ve ortak tutum oluşmasına yol açmıştır, denilebilir. Çünkü söz konusu deneyimler; “toplumdaki özgüven kaybının” her defasında insanımızın başının önünde gezmesine yol açmış, kendini ifade etmesinin, hatta kendini aşma denemelerinin önünde bir büyük engel olarak ortaya çıktığını göstermiştir.

Ders Sentezin Ürünü
Türkiye’de yaşanan kriz ve olağanüstü durumlara dikkatle bakıldığında geçmişte yaşanan olumsuzlukların aslında; toplumsal mutabakat ve dayanışma sağlanmış ve kamu yönetiminde istikrar tesis edilmiş olması halinde, çözülemeyecek sorunlar olmadığını da göstermiştir. O halde toplumsal hafıza yaşanan olumsuzluklardan ders çıkarmak bakımından önemlidir. Tabi ki; “tarihten ders alınmış olsa; tarih tekerrür etmezdi!” sözünü de dikkate almak gerekiyor. Çünkü tarih; sadece yaşananları kaydederek eser haline getirmek ve bunları okumak için yazılmıyor, tam tersine “yaşantıların sentezinden ders çıkararak, çıkarılan dersi bugünle buluşturarak ve yine sentez yaparak ders almak” için yazılıyor.

Çok Partili dönem deneyimi ve istikrar

Cumhuriyet’in çok partili döneminde Türkiye’nin yönetsel deneyimi; ne yazık ki farklı siyasal yapıların ülkenin birlikte (koalisyon) yönetilmesine yönelik olumlu bir kültürünün oluşmasına ortam hazırlamamıştır. Hatta bırakınız etkili bir devlet yönetimi sağlamayı, sorunlara çözüm getirecek değerli bir kültürün oluşmasında da başarısız olunmuştur. Öyle ki çok partili hayata geçildikten sonraki 26 hükümetin iktidar olma süresi ortalama 1,3 yıldır. Dolayısıyla beş yıl için iktidara gelen hükümetler neredeyse iktidarda kalabilecekleri sürenin dörtte biri kadar bir süre sonunda iktidarı bırakmış yada bırakmak durumunda kalmıştır. Hatta bazı dönemlerde bir yılda iki hükümet kurulumu bile söz konusu olmuş, kurulan hükümetlerin %87’sinin yaşam süresi kısa olmuştur. Yaşanan bu olumsuz süreçler nedeniyle koalisyonlar; bir bakıma kaos ve çalkantıların adresi olmuş, neredeyse koalisyon kavramı kaosla eşanlamlı hale gelmiştir.
Sonuçta toplum nezdinde; “Türkiye: siyasi istikrarı yakaladığı ölçüde mesafe alan bir ülke” olarak ortaya çıkıyor. Yapılan rasyonel değerlendirmeler; Türkiye için siyasi ve ekonomik istikrarın “tek başına iktidar dönemlerinin sunduğu bir nimet ve bir değer” olduğunu adeta kanıtlıyor. Bir bakıma geçmişteki deneyimlerin oluşturduğu bu resim; “bir tarih ve gelecek okuması” olarak topluma fikir veriyor ve toplumun hassasiyet göstermesine yol açıyor.  

Bu çerçevede Türkiye, 16 Nisan 2017 tarihinde çalışmayan parlamenter yapıyı ve geçmişte yaşadığı kaos dayatan koalisyonları gündeminden çıkarmak üzere Anayasa değişikliği için önemli bir referandum gerçekleştirmiştir. Bunu takiben 24 Haziran 2018 tarihinde Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekili Genel Seçimleri yapılmış ve Türkiye Cumhuriyeti yasal ve fiili olarak Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçmiştir. Dolayısıyla Türkiye söz konusu yeni hükümet sistemiyle geçmişten aldığı kadim değerlerini ve bilge ülke geleneğini geleceğe taşımak yönünde yeni bir süreci solumaya ve yeni hedeflere doğru yol almaya başlamış bulunmaktadır.

{ "vars": { "account": "UA-115444419-2" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }