1. Kovid-19 Birleşmiş Milletler’de Değişimin Habercisi mi?
1.2.3.Birleşmiş Milletlerin Gücü Açlıkla Sınanıyor !
Eylül 2000 tarihinde Birleşmiş Milletler(BM) 8 maddeden oluşan Binyıl Kalkınma Hedeflerini (Millenium Developmment Goals: MDGs) açıklamıştır. İlk hedef olarak “Aşırı yoksulluğun ve açlığın yok edilmesi“konusunu belirtmiştir. Diğer 7 hedef ise; İlköğretimin sağlanması, Cinsiyet eşitliği ve kadınların güçlendirilmesi, Çocuk ölüm oranlarının azaltılması, Anne sağlığının iyileştirilmesi, HIV, sıtma ve diğer hastalıklarla mücadele, Çevresel sürdürülebilirlik, Kalkınma için küresel iş birliğinin geliştirilmesidir(8). Durum böyleyken 2015 yılında kalkınma hedefleri çeşitlendirerek hedef sayısı 17’ye çıkarılmış ve “Yoksulluğun(No Poverty) ve Açlığın (No Hungry) Sonlandırılması” iki farklı hedef olarak yer almıştır(9).
Buna göre aslında Binyıl Hedefleri’nde tek maddede yer alan açlık ve yoksullukla mücadele sorunu, 2015 yılında revize edilen hedefler çerçevesinde iki farklı madde olarak ele alınmıştır. Burada 2015 yılında yapılan yeni düzenlemeyle her ne kadar her bir hedef Sürdürülebilir Kalkınma Hedefi(SDGs) için büyük önem taşıyor olsa da, insanlık için temel bir sorun olan “Açlık sorunu” 17 maddeden biri haline gelmiştir. Dolayısıyla FAO’nun tabi ki “yaşanabilir şehirler, yenilenebilir enerji, toplumsal cinsiyet eşitliği, çocuk işçiler ve herkese adil iş” gibi 16 hedefte yer alan konular üzerinde durması çok önemlidir.
Ancak bir bilim insanı olarak bize göre esas olan; FAO’nun başarısını ya da başarısızlığını ortaya koyacak ilk parametre “Açlığın Sonlandırılması” yönünde elde ettiği sonuçlardır. Öyle ki, temel insanlık hakkı olan “Yaşama Hakkı”nı sağlamadan diğer alanlarda elde edilecek gelişmeler, insanlık vicdanında açık bir yara olarak acı vermeye devam edecektir.
Bu çerçevede FAO 2000-2015 döneminde “Aşırı yoksulluğun ve açlığın yok edilmesini(yarıya düşürülmesini)“ilk hedef olarak belirlemesine rağmen yerküredeki hiçbir insanın aç olmadığı” bir süreci inşa edememiştir. Artan nüfus ve küresel ısınma ve pandemi gibi sorunlar dikkate alındığında, veriler 2015-2030 döneminde de FAO’nun Açlığın Sonlandırılması hedefine ulaşamayacağını ve dolayısıyla bu temel insanlık sorununun çözümünde başarısız olacağını göstermektedir.
Buna göre; bir bakıma Birleşmiş Milletler’in ortaya koyduğu Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerindeki başarının açlıkla sınandığını söylemek gerekiyor.
1.2.4.Kovid-19’un BM Kalkınma Hedefleri Üzerine Beklenen Etkisi
Birleşmiş Milletler’in ortaya koyduğu Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerine ulaşmak için çok yol alınması gerektiği açıktır. Ancak açlık bir insanlık onuru sorunudur ve “hemen” çözümlenmesi gerekmektedir.
O halde ne yapmak gerekiyor? Üzerinde mutlaka yazacak çok şey olsa da, konuya kavramsal olmaktan ziyade sonuç odaklı ve radikal bir bakışla yaklaşıldığında; BM Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri 17 değil 2 maddeden oluşmalıdır ve 2. Madde için kaynak tahsisi ilk madde de başarılı olmakla ilişkilendirilmelidir. Bu durumda; yapılması gereken ilk işlem BM Kalkınma Hedefleri içerisinde yer alan 2. ve 17. Maddenin birleştirilerek ilk madde haline getirilmesidir. İkinci madde de ise diğer hedefler öncelik ve önem sırasına göre yer almalıdır.
Buna göre BM FAO Kovid-19 sonrası hedeflerini aşağıda verildiği gibi yeniden gözden geçirerek ele alabilir, kanımızca almalıdır;
Hedef 1-Yerkürede Aç İnsan Kalmayacak! Buna göre; açlığın sonlandırılması ana madde olarak kabul edilmelidir. Bunun gerçekleşmesi için 2030 yılı uzun vadedir, buna göre kurulacak sitem ve yapı 12 ay içinde yerkürede açlığı sonlandırmayı garanti edecek bir modeli ortaya koymalıdır. Bu ifadeler iddialı olmakla birlikte FAO’nun kaynak tahsisinde önceliklerin sıralanmasında değişiklik yapılarak ve oluşturulacak yeni kaynaklarla sağlanabilir. Açlığın sonlandırılması için uluslar arası dayanışma ve ortaklıkların sağlam temellere dayandırılması zorunludur. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu bunu sağlayacak karar alabilir. Buna göre hedefe odaklanmış profesyonel ancak amatör ruhla çalışacak bir yapı ile süreç çalıştırılmalıdır.
Hedef 2- Yerkürenin Diğer Sorunları Çözülecek! İnsanlığın devamını ve insanlık onurunu tehdit eden açlık sorununu öncelikle çözmeye odaklanmış bir anlayışa dayanarak; yoksulluğu ortadan kaldırmak, dünyayı korumak ve tüm insanların barış ve refah içinde yaşamasını sağlamak için yapılması gereken tüm girişimler mümkün olduğunca eş-anlı ve eş-güdüm içinde yürütülmelidir.
Bu çerçevede önümüzdeki süreçte FAO mevcut işlevlerine ek olarak özellikle gıda arzı yetersizliğiyle ve açlıkla karşı karşıya olan bölgelerde güçlü bir uygulayıcı haline gelmek yönünde çalışmalıdır ve bu amaca hizmet edecek bir politika benimsemesi doğru olacaktır. Burada özellikle yerel imkanlar yanında Türkiye gibi tarım uygulamalarında teknik kapasitesi yüksek nitelikli uygulayıcı ülkelerden de teknik yardım alması söz konusu olabilir. Bu kapsamda yüksek birikime sahip Türkiye’nin yetişmiş insan kaynağından, tarım mühendislerinden yararlanılabilir. Buna göre FAO, Tarım ve Orman Bakanlığı’ndan ve kendini uluslar arası kalkınma hareketlerinde kanıtlamış TİKA(Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı)’dan küresel ölçekte talepte bulunabilir, sağlanacak kaynaklarla Türkiye’nin hazırlayacağı özgün projelerle FAO ulaşmak istediği hedeflere daha kolay ulaşabilir. Dolayısıyla FAO için bir başarı kriteri olan küresel düzeyde yaşanan açlığın ortadan kaldırılmasına yönelik kalıcı ve hızlı başarılar elde edebilir. Sonuç itibariyle Türkiye küresel insani sorumlulukları gereği 1948 yılından beri üyesi olduğu FAO’nun misyonunun gerçekleşmesine, yani öncelikli olarak “açlığın ve yoksulluğun sona erdirilmesine ve aynı zamanda diğer alanlara yönelik” olarak da çok büyük ve önemli katkılar verebilir.