Türk-İş’in aldığı karar doğrultusunda başlatılan “Zordayız Geçinemiyoruz” adlı eylemler sürüyor.
Bu kapsamda, Yol-İş Sendikası 2 Nolu Şube üyeleri, sendika yönetimi ile birlikte Özel İdare önünde bir araya gelerek taleplerini dile getirdi.
Yapılan basın açıklamasında, artan hayat pahalılığına ve geçim sıkıntısına dikkat çekildi.
Açıklamanın ardından sendika üyeleri, 1 saat süren bir oturma eylemiyle tepkilerini ortaya koydu. Eyleme katılan üyeler, çalışma koşullarının iyileştirilmesi ve ekonomik sorunlarının çözülmesi gerektiğini vurguladı.
Oturma eylemi sırasında açıklamalarda bulunan Samsun Yol - İş 2 Nolu Şube Genel Sekreteri Ahmet Özdemir, işçilerin sıkıntılarının artarak devam ettiğini belirterek, hayat pahalılığı, satın alma gücündeki gerileme, adaletsiz vergi sistemi, kamu işyerlerinde ücret dengesizliği, işsizlik, güvencesiz çalıştırma ve kayıt dışı ve mülteci istihdamı gibi sorunların başta işçiler olmak üzere toplumun büyük bir bölümünün yaşama şartlarını ağırlaştırdığını ifade etti.
Daha önce yaşadıkları sorunlara dikkat çekmek için 81 ilde basın açıklaması yaptıklarını ve Zonguldak'ta onbinlerce işçinin katıldığı mitingler düzenlediklerini kaydeden Özdemir, “Sesimizi duyurmak istedik. Sağduyulu davranmaya gayret ettik. Diyalog kapılarını açık tuttuk. Ancak bir sonuç alamadık. Sürekli sabırlı olmamız istendi, ama bıçak kemiğe dayandı. Bundan sonra sözümüzü meydanlarda yüzbinler ile söyleyeceğiz. Ekonomik krizin bedelini işçiler olarak biz ödemeyeceğiz” ifadelerini kullandı.
“DÜN ALDIĞIMIZI AYNI FİYATLA BUGÜN ALAMAZ OLDUK”
Markete, pazara, temel tüketim ürünlerine, tepeden tırnağa her şeye her gün zam geldiğini belirten Özdemir, “Dün aldığımızı aynı fiyatla bugün alamaz olduk. Büyükşehirlerde ev kiraları ortalama askeri ücretin üzerine çıktı.
Okullar açıldı, eğitim masrafları altından kalkılamaz bir hale geldi. Analar babalar ‘çocuğumuzu okula nasıl göndereceğiz’ diyor.
Elektriğe ve doğalgaza geçtiğimiz aylarda yüzde 38 zam geldi. Önümüz kış işçisi, emeklisi kışı nasıl geçireceğiz diye kara kara düşünüyor” dedi.
“GELİR ADALETİ BOZULDU”
Özdemir, kişi başına düşen gelirin arttığını ancak işçinin ve emeklisinin gelirinin değil sefaletinin arttığını kaydederek, “Ülkemizde gelir adaleti hızla bozuldu. İşçilerin milli gelirden aldığı pay azalırken işverenlerin payı her gün artmaktadır.
Buradan tekrar söylüyoruz; Asgari ücretin açlık sınırının altında olduğu en düşük emekli maaşının asgari ücretten de düşük olduğu bir toplumda huzuru tesis etmek mümkün değildir. Sosyal barış olmaz” şeklinde konuştu.
“İŞÇİLER BU KADAR YOKSULLUK GÖRMEMİŞTİ”
Geçmiş yıllarda da ekonomik krizlerin yaşandığını, geçim şartlarının ağırlaştığını söyleyen Özdemir, “Ancak bu dönemde olduğu kadar yoksulluk görülmedi, işçiler mağdur olmadı.
Enflasyon kadar ücret zammı yoksulluğun sürmesidir. Kaldı ki açıklanan enflasyon yaşadığımız gerçeğin çok uzağındadır. Bizi yansıtmıyor.
Açıklanan resmi enflasyona göre belirlenen ücret zammı bizi daha da yoksullaştırıyor.
Gerçek enflasyon oranları açıklanmazsa bu kayıp daha da artacaktır.
Enflasyonun bir an önce gerçek seviyesinde açıklanması için gerekli adımlar atılmalıdır. İşçiler enflasyonun sebebi değildir. Enflasyonu düşürmek için fedakârlığı kazancını ve servetini artıranlar yapmalıdır” dedi.
“BOZULAN EKONOMİNİN BEDELİNİ BİZ ÖDEMEYECEĞİZ”
Kıdem tazminatının geçimini emeği ile sağlayan işçilerin emeklilik döneminde önemli bir güvencesi olduğunu belirten Özdemir, açıklamasını şu şekilde sürdürdü:
“İşçiler geçmiş yıllarda kıdem tazminatları ile iyi kötü bir ev alabilmekte, çocuklarını evlendirmekteydi.
Bu sebeple yıllarca kıdem tazminatına her el uzatıldığında, meydanlarda ‘kızımın çeyizi oğlumu düğün parası’ dedik ortadan kaldırılmasına karşı durduk. Türk-İş olarak verdiğimiz mücadele ile bugüne kadar kıdem tazminatına dokundurtmadık.
Bu mağduriyetin ortadan kaldırılması için kıdem tazminatı tavan miktarının brüt asgari ücretin 7,5 katı olması gerekmektedir.
Türk- İş sadece işçinin değil, emeklinin, çiftçinin, esnafın yani dar ve sabit gelirli geniş kesimlerin insana yakışır şartlarda yaşaması için mücadele etmektedir.
Sendikalı işçi ile örgütsüz işçi, memur ile işçi, sigortalı işçi ile kayıt dışı çalışanı ve mülteciyi karşı karşıya getirmeye çalışıyorlar. İşsizlerin iş beklentisiyle çalışanlara baskı kurulmak isteniyor. Türkiye ucuz iş gücü ülkesi olmayacaktır. Rekabet düşük işçi maliyet sağlanmamalıdır.
Zorlu çalışma şartlarını biz yaşıyoruz. Geçim sıkıntısını biz çekiyoruz.
Bozulan ekonominin bedelini biz ödemeyeceğiz.”