Yayla Haber

Çorum Olaylarının 44. Yılı: Emek ve Demokrasi Platformu'ndan Anma Etkinlikleri!

Abone Ol

Çorum Emek ve Demokrasi Platformu, Çorum Olaylarının 44. yıldönümünde yapacakları anma etkinlikleri ve taleplerini Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı’nda düzenlenen basın toplantısında açıkladı. Program kapsamında 2 Temmuz'da Zeynep Karababa'nın katılacağı dinleti ve serbest kürsü etkinliği, 3 Temmuz'da ise yürüyüş ve basın açıklaması yapılacak.

Çorum Emek ve Demokrasi Platformu bileşenleri, Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı’nda düzenlediği basın toplantısında Çorum Olaylarının yıldönümünde yapılacak etkinlik programını ve taleplerini açıkladı.
Anma etkinlikleri kapsamında 2 Temmuz Salı akşamı saat 19.00’da Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı bahçesinde, Alevi-Bektaşi müziğinin öncülerinden Feyzullah Çınar'ın yakını olan Zeynep Karababa'nın katıldığı dinleti sunulacak. 
Yine yurt içinden ve yurt dışından gelen konukların konuşmalar yapacağı serbest kürsü etkinliğinde ise Çorum katliamı ve ülke gündemine dair tüm katılımcılar serbestçe görüşlerini ifade edecek.  Bu konuşmalar esnasında yine yazar ve sanatçılar, katliama dair görüşlerini açıklayacak.
3 Temmuz Çarşamba günü ise saat 11.00’de vakıf bahçesinde toplanılarak, Kadeş Barış Meydanına kadar yürüyüş, burada saat 12.00’de ise basın açıklaması yapılacak.
Basın toplantısında Çorum Emek ve Demokrasi Platformu adına bir konuşma yapan Av. Ahmet Özdel, yargılamanın yeniden yapılmasını, olayların tam anlamıyla aydınlatılmasını isteyerek, Çorum Kadeş Barış Meydanı’na da barış anıtı yaptırılmasını talep etti.
CHP İl Başkanı Av. Dinçer Solmaz, Emek Partisi İl Başkanı Muharrem Özünel, KESK Dönem Sözcüsü ve Eğitim-Sen Şube Başkanı Kenan Sırma, Çorum Alevi Kültür Merkezi Derneği Başkanı Yıldız Şahin, Avrupa Çorumlu İşverenler Derneği Genel Başkanı Selahattin Toprakçı, Danimarka Alevi Birlikleri Federasyonu Temsilcisi Aslan Erkan, DEM Parti temsilcileri ile Emek ve Demokrasi Platformu bileşenlerinin katıldığı toplantıda konuşan Av. Ahmet Özdel, “Çorum katliamı insanlığa karşı suçtur ve zaman aşımı işlemez o nedenle tüm devlet arşivleri açılmalı ve gerçek sorumlular yargılanmalıdır” dedi.
Ahmet Özdel, konuşmasında şu ifadelere yer verdi:

ÇORUM KATLİAMI, 44. YILINDA ETKİNLİKLERLE ANILACAK

“Çorum Katliamı’nın 44’üncü yıldönümü nedeniyle Çorum Emek ve Demokrasi Platformu’nun bileşenleri olarak Çorum'da bir dizi etkinlik ve eylem gerçekleştireceğiz. 
Bildiğiniz gibi son yıllarda Sivas ve Çorum katliamlarının anması 2 Temmuz ve 3 Temmuz olarak anmaktayız. Çorum Katliamının anmasında daha önceden yaptığımız gibi yine olayların önemine ve içeriğine uygun etkinliklerimizi kamuoyu ile paylaşacağız. 
 2 Temmuz Salı günü Vakıf bahçesinde 1980 Çorum Katliamı döneminde ki gazete ve dergilerden çıkan haber ve fotoğrafların bulunduğu sergi açılışı yapacağız. Toplumsal hafızayı diri tutmak ve geçmişi hamasi nutuklarda değil resmi belgelerle göstermek için bu sergiyi açıyoruz.  Yine aynı akşam Çorum Katliamına dair çekilmiş belgeselin slayt gösterisini olarak katılımcılara izlettireceğiz. Bu iki etkinliğimiz tarihi bir belge niteliği taşımaktadır.
2 Temmuz akşamı HBV bahçesinde, Alevi-Bektaşi müziğinin öncülerinden Feyzullah Çınar'ın yakını olan Zeynep Karababa'nın katıldığı dinleti yapacağız. Yine yurt içinden ve yurt dışından gelen konukların konuşmalar yapacağı serbest kürsü etkinliğimizde ise Çorum Katliamı ve ülke gündemine dair tüm katılımcılar serbestçe görüşlerini ifade edecektir.  Bu konuşmalar esnasında yine yazar ve sanatçılarımız, katliama dair görüşlerini açıklayacaktır.
3 Temmuz günü ise sabah saatlerinde vakıf bahçesinde toplanarak, Kadeş Meydanına kadar yürüyüp orada basın açıklaması yapılacaktır. 


“UNUTMADIK, UNUTMAYACAĞIZ” 

Uzun yıllardır bu anmalarda temel slogan olarak “unutmadık, unutmayacağız” diyoruz. Bir kısım insanlar, siyasi partiler ise; ‘unutalım, eski yaraları kaşımayalım, olmamış gibi davranalım ve birlikte yaşamaya devam edelim’  demektedir. Biz ise unutmayalım, unutturmayalım çünkü toplumlar bazı olay ve olguları unutmamalıdır, unutmak bu olayların yeniden yaşanmasına neden olmaktadır. Tüm dünyada katliamı yapanlar planlayan, katliamların unutulmasını ister. 
Bugün Filistin'de, Gazze'de yaşananlar unutulursa, yeniden katliamlar yaşanır. Tüm dünyanın gözleri önünde yaşanan Gazze Katliamında kimlerin sorumluluğu var, kimler bu katliamı yapanlarla iş tutuyor, kimler ticaret yapıyor, kimler Birleşmiş Milletlerde katillere destek sunuyor, bunları görmek gerekir. 
Bugün ülkemizde yaşanan onlarca ekonomik sorunun yanında, en büyük sorunlarımızdan birisi mülteci sorunudur. Suriye'de ki, Irak'ta ki çatışmalar, İran rejiminin insanlık dışı uygulamaları, Afgaistan'da ki Taliban' ın uygulamaları dikkate alındığında katliamları unutmamanın ne kadar önemli olduğu bir daha ortaya çıkmaktadır.
Çorum Emek ve Demokrasi Platformu olarak iki temel talebimiz bulunmaktadır.  Bu iki temel talebimizi yerine gelene kadar her yıl tekrar edeceğiz. Bu taleplerden birincisi, Çorum katliamı insanlığa karşı suçtur ve zaman aşımı işlemez o nedenle tüm devlet arşivleri açılmalı ve gerçek sorumlular yargılanmalıdır. Çünkü “Çorum Katliamı” dava dosyalarının tamamı; basit adi bir olay olarak görülmüş, tetiği çekenler bulunmuş gibi yapılarak göstermelik yargılamalar yapılmıştır. Oysa bu yargılamalarla asıl ortaya çıkarılması gereken husus bu katliamı örgütleyen hangi güçler, odaklar ve sistem bunun tespiti ve yargılanması gerekir.  Aslında bu sorunun kısmen cevabı Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının 12 Eylül iddianamesinde açıkça belirtilmiştir. Türkiye'de darbe ortamının kim ya da kimlerce oluşturulduğu açıklanmıştır. 
Örneğin, Çorum’da katliam başlamadan önce, bir kısım polis şeflerinin Çorum ataması neden yapıldı? (Nail Bozkurt gibi) ya da Vali olarak Rafet Üçelli Çorum'a  neden atanmıştır? Ya da ABD elçilik temsilcilikleri neden Çorum’u ziyaret etmiştir? TRT’nin inşaat halinde olan ve hiçbir kimse tarafından yakılmamış olan caminin yakıldığını neden saatlerce haber yapmıştır?
Yargılamanın tekrar yapılmasını istemedeki temel amaç bu ve buna benzer soruların cevaplanması gerektiğidir. Tüm bu hususlar açıklığa kavuşturmadan, adalet yerini bulmaz ve kamu vicdanı tatmin olmaz.
Biz insanların aklında ve civanında olanın hukuki metinlerle tespitini talep ediyoruz. 

 “BARIŞ ANITI DİKİLSİN”

İkinci temel talebimiz ise Kadeş Barış Meydanı’na bir barış anıtı dikilmesi talep ediyoruz. Eğer bu şehir barışın ve kardeşliğin şehri olacaksa geçmişi ile yüzleşmeli ve her zaman kardeşliğin ve birlikte yaşamın değer unutulmamalıdır, bu nedenle bir anıt dikilmesini talep ediyoruz. 
Bizler her şeyin iyi olmasını isteyen insanlarız. Kardeşlikten, sevgiden, eşitlikten, hoşgörüden başka gücü olmayan insanlarız. Kardeşliğin, barışın mahalleden, sokaktan başladığına inanan insanlarız. Bizler her şey güzel olacak diyen gençlere inanan insanlarız. Bu nedenle farklılıklarımızı kabul ederek eşitlik, özgürlük, kardeşlik ve insan hakları düzleminde birleşmeliyiz. Eşit, özgür, demokratik bir ülkede tüm hak ve özgürlüklere sahip bir vatandaş olarak barış içerisinde yaşamak istiyoruz. Bu nedenle barış ve kardeşlik diyoruz. Aynı duygularımızı bu yıl da tekrar ediyoruz.
Yıllar önce yaptığımız bir toplantı da rahmetli olan DYP milletvekillerinden Adnan Türkoğlu da barış anıtı yapılması fikrini destekleyenlerden birisidir, bunun da tekrar hatırlanmasını isteriz. 

“NEFRET BİR HASTALIKTIR”

Nazilerin elinden kurtulan Yahudi kökenli Eddie’nin ‘Naziler benden nefret etmemi istediler. Ama ben etmiyorum. Onlar bizden nefret ediyordu ama ben etmiyorum. Gençlere 'o kelimeyi kullanmayın' demek istiyorum. Birinden nefret etmek tehlikeli. Nefret bir hastalık’ sözlerinin tekrar hatırlanmasını istiyoruz. Bu gün Netanyahu nefretin simgeleşmiş şeklidir, tarihte Hitler, Mussolini de onun bir benzeridir. Bizler de ölümden kurtulan bu kişinin hissettikleri hissediyoruz. 
Bizler bu toplumda Yunus Emre’nin dilini kültürünü yerleştirmek istiyoruz. Yunus, barıştan-kardeşlikten-sevgiden yanadır. Nefret, kin, ikilik, ırk ve mezhep ayrımı Yunus’un dilinde yoktur. Kendinden olmayanı düşman görmek, kendisi gibi inanmayanı katli vacip olarak kabul etmek, Yunus’un, Hacıbektaş’ın, Ahmet Yesevi’nin dilinde, kültüründe yoktur. 
Bu nedenle Çorum Emek ve Demokrasi Platformunun bileşenleri olarak Kadeş Barış Meydanı’na bir barış ve kardeşlik heykelinin dikilmesini ve katliamın bir daha yaşanmaması için unutulmaması için bu etkinlikleri yapıyoruz.
Türkiye artık katliamlarla anılmamak, demokratik hukuk devleti olma yolunda ilerlemek, tüm inançların ve etnik kimliklerin bir arada eşit bir şekilde yaşayabileceği bir iç barışı tesis etmek istiyorsa, Çorum Katliamının gerçek sorumlularını bulmak, işlenen insanlık suçlarını aydınlatmak ve sorumlularını yargı önüne çıkarmak zorundadır.”

Çorum Olaylarının 44. yıldönümünde gerçekleştirilecek anma etkinlikleri, toplumsal hafızayı canlı tutma ve adalet arayışını sürdürme açısından büyük önem taşıyor. Çorum Emek ve Demokrasi Platformu'nun, bu etkinlikler ve taleplerle, toplumun barış ve kardeşlik içinde yaşama isteğini vurgulaması, gelecekte benzer trajedilerin yaşanmaması için önemli bir adım oluşturuyor. Platformun taleplerinin yerine getirilmesi, sadece Çorum için değil, tüm Türkiye için adalet ve barışın sağlanmasında kritik bir rol oynayacak. Unutmayarak ve unutturmayarak, daha adil ve barış dolu bir gelecek inşa etme çabası devam ediyor.

{ "vars": { "account": "UA-115444419-2" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }