AK Parti Çorum Belediye Meclis Üyesi Erdoğan Cengiz, bir zamanlar Sungurlu’ya yapılacak barut fabrikasına karşı çıkan zihniyetin, şimdi de Çorum’a gelecek hızlı tren projesine karşı çıktığını bildirdi.

Edoğan Cengiz, CHP Genel Başkan Yardımcısı Deniz Yavuzyılmaz’ın konuyu yargıya taşıyacaklarını açıklaması üzerine Çorum halkının hayal kırıklığına uğratıldığını savundu.

'Çorum'un geleceği parlak': MHP Grup Başkanı Kaynar'dan iddialı açıklamalar 'Çorum'un geleceği parlak': MHP Grup Başkanı Kaynar'dan iddialı açıklamalar

Ocak ayı Belediye Meclisi Toplantısında konuşan Cengiz, “Bu yapılan büyük projeyi hazmedemeyenler bu hızlı trene binmesinler kara treni beklesinler belki gelir” dedi. 

Erdoğan Cengiz’in konuşmaları CHP Grubunu öfkelendirirken, konuşma sırasında sert tartışmalar yaşandı, toplantı salonunda gerginlik oluştu.

Erdoğan Cengiz’in konuşması şu şekilde:

“Geçen ay içerisinde basınımız ve halkımızın da gündeminde olan hızlı tren ihalesi gerçekleştirilmiştir.
İnşallah ihalesi yapılan hızlı tren projesinin süresi içerisinde bitirilip halkımızın hizmetine sunulacağına inanıyorum. 
Hızlı tren demiryolu projesinin uygun olmadığı, daha acil yatırımlar varken buna ne gerek var, işçi ve memurun hakları verilmeyip neden böyle bir projeye para aktarıldığı gibi, ulusal ve yerel basında haber yaptırarak Çorumlu hemşehrilerimizi umutsuzluğa ve mutsuzluğa sevk ederek üzdünüz.
Sayın cumhurbaşkanımız hızlı tren demiryolu projesinden asla geri adım atmayacaklarını, ana muhalefetin tüm engellemelerine rağmen yatırımı mutlaka hayata geçirecekleri garantisini vermiştir. 
Başta sayın cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere ulaştırma ve altyapı bakanımıza milletvekillerimize ve emeği geçen herkese teşekkür ediyorum, milletimize ve şehrimize hayırlı olsun inşallah.
Hızlı tren ile ilgili muhalefetlik yapanlara sesleniyorum:

Ağustos 2022'de de Sungurlu barut fabrikasının yatırımına başlanacağı zaman da aynı şeyleri yaşamıştık. Aynı zihniyet o gün de oraya karşı çıkmıştı. 
CHP Genel Başkan Yardımcısı Deniz Yavuzyılmaz’ın konuyu yargıya taşıyacaklarını açıklaması üzerine Çorum halkını hayal kırıklığına uğratmıştır. 
Büyük yatırımlarda, benzer yöntemlerle ihale edildiğine göre Çorum'a yatırım gelince mi şeffaflık diye bağırıyorsunuz.
Bu yapılan büyük projeyi hazmedemeyenler bu hızlı trene binmesinler kara treni beklesinler belki gelir. 
Muhalefetin de geçmişte de Türkiye'nin en büyük projelerine nasıl karşı çıktıklarını unutmamak gerekiyor. Bunlar memleketin hayrına olan bütün projelere karşılar.
-Türkiye Birleşmiş Milletler ambargosunu deliyor,  ne işimiz var Libya'da, 

-PYD bize mi saldıracak 
 -Irak ve Suriye'den askerlerimizi çekelim 
 -Maalesef Azerbaycan'a yardım gönderiyoruz diyen bir zihniyetle Somali tezkeresini hayır diyenlere geleceği inşa etmek gerçekten zor. 
 Evet bunlar Türkiye’miz egemenliği ve güvenliği için bu tür projelere de karşılar.
2025 yılında muhalefetin de artık düşünme biçimini değiştirmesi gerekiyor. 
Artık ana muhalefet yoktur muhalefet var. Bu parti giderek ittifak ortaklarının rengini alıyor. Bu benzerlik siyaset diline ve üslubuna da yansımıştır. 
Yani atalarımız ne demiş üzüm üzüme baka baka kararıyor. 

2025'te de Türkiye dış siyasette olduğu gibi iç siyasette de kaostan beslenenlerle mücadele edecek. 
Sayın cumhurbaşkanımız sırtını batı başkentlerine, terör örgütü PKK'ya, YPG'ye yaslayanlara inat her zaman olduğu gibi sırtını millete yaslayarak yol yürümeye devam edecektir. 
Diğer bir husus ise geçen ay içerisinde Türkiye Büyük Millet Meclisi genel kurulunda yaptığı konuşmada başörtüsü sorununa dikkat çeken AK Parti İstanbul Milletvekili Nihal Ayan’ın, konuşmasının bir bölümünde Türkiye'deki başörtüsü sorununa dikkat çekmesinden rahatsız olan, vekili olduğu milleti hala anlayamayan, ilimiz milletvekili sayın Mehmet Tahtasız, kürsüde konuşan sayın hatibe "senin de mi başörtünü çıkardılar" diyerek yakışıksız ve art niyetli sözler sarf etmiştir. 
Sayın Tahtasız’ı bu nefret ve düşmanca tavrından dolayı kınıyorum. 
Sizlerin laiklik anlayışı bu mu? 
-40'lı 50'li yılları hatırlayın 
-camilerin kapısına kilit vurmak 
-camileri ahıra çevirmek, 
vatandaşın Kur'an-ı Kerim öğrenmesini yasaklamak, 
-28 Şubat artığı olan ve sırf başörtüsünden dolayı eğitim ve öğretim hakları ellerinden almak, 
Siz bunları yaparken laikliğin gereği olarak yaptınız. 
Bizler laiklikten bütün vatandaşların hangi dine inanırsa inansınlar, dini inanç ve ibadet hürriyetlerinin devlet garantisi altına alınmasını anlıyoruz. 
Sizler ne anlıyorsunuz 
Müslümanların inanç özgürlüğünü prangalar altına alınmasını anlıyorsunuz. 
Bizler evrensel laiklikten yanayız. 
Siz de Türkiye'ye özgü kendi icat ettiğiniz bir laiklik kavramını bizlere dayatıyorsunuz. 
Değerlerimizin aşağılanmasına asla izin vermeyeceğiz. 
Bu topraklara ait olmayan kavramları kutsayanların bu millete reva gördükleri zulümleri hiçbirimiz unutmuş değiliz. 
Çağdaşlaşma, layikleşme, batılılaşma, medenileşme adına, ezanlar susturuldu Kur'an eğitimi yasaklandı medreseler kapatıldı, itiraz edenler dara çekildi. 
Halka rağmen halk için hareket edenler milletin değerlerine düşmanlığı, milleti aşağılamayı ilericilik diye yutturmaya kalktılar. 
Bu tür eylem ve söylemler aziz milletimizin iradesine, inançlarına kültür ve tarihine düşmanlıktır. 
Merhum Abdurrahim Karakoç şöyle der,
-bizim laikçilere terk edilse şu dünya, 
-ne toprakta ot biter ne gökten yağmur yağar,
-zincirlenir tüm hayat yasaklanır her rüya, 
-karanlık koyulaşır, ne güneş ne ay doğar. 
Vefatının seneyi devriyesinde İstiklal şairimiz Mehmet Akif Ersoy'u rahmet ve minnetle anıyorum mekanı cennet olsun. 
Merhum Akif de şöyle der 
Bacımın örtüsü batmakta rezilin gözüne 
Acırım tükürüğe billahi tükürsem yüzüne 
Medeni olmak eğer açmaksa bedeni 
Desenize hayvanlar insanlardan daha medeni.”