Çorum Haber

Çorum'da kadınlar 25 Kasım'da alanlarda!

Çorum'da 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü kapsamında kadınlar, şiddetin son bulmasını talep etmek ve İstanbul Sözleşmesi'nin feshinin geri çekilmesini istemek için meşaleli bir yürüyüş düzenledi. Yürüyüş, Özdoğanlar Kavşağı'ndan Kadeş Barış Meydanı'na kadar sürdü.

Abone Ol

Çorum'da da kadınlar, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü nedeniyle alanlara inerek, kadına yönelik şiddetin son bulmasını, İstanbul Sözleşmesi'nin feshinin geri çekilmesini ve 6284 sayılı yasanın etkin uygulanmasını talep ettiler.
Çorum Kadın Platformu ve Kadın Meclisleri tarafından 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü nedeniyle düzenlenen eylem, Özdoğanlar Kavşağı'ndan Kadeş Barış Meydanı'na meşaleli yürüyüş ile başladı. 

KADEŞ Barış Meydanı’nda düzenlenen kitlesel basın açıklamasına, Çorum Kadın Platformu ve Çorum Kadın Meclisleri üyeleri ile CHP Kadın Kolları Başkanı Özlem Güngör, KESK'e bağlı Eğitim Sen Şube yöneticileri ile çok sayıda yurttaş katıldı.

Çorum Kadın Platformu adına basın açıklamasını okuyan Eğitim Sen Şube Kadın Sekreteri Eylem Kandemir, 25 Kasım Kadına yönelik şiddetle uluslararası mücadele gününde hakları ve hayatları için mücadele ettiklerini belirterek; “Bu ülkede her gün en az 4 kadın katlediliyor. Sadece Ekim ayında ölen 48 kadının yaklaşık yüzde 90’ı iktidarın kutsadığı ailenin üyesi olan erkekler tarafından katledildi” ifadesinde bulundu.

İstanbul Sözleşmesi’nin fesh edilmesi ve 6284’ün etkin uygulanmaması nedeniyle kadınların güvenli ve güvenceli bir yaşam sürdüremediklerine dikkat çeken Kandemir, “Bizler dünyanın dört bir yanındaki kadınlar; emeğimiz, bedenimiz, kimliğimiz için işyerlerimizde, evlerimizde, sokaklarda ve yaşamın her alanında savaşa, şiddete, yoksulluğa karşı haklarımız ve hayatlarımız için mücadelede birleşeceğiz! Taleplerimizde ısrarcı ve omuz omuza olduğumuz bu mücadeleden vazgeçmeyeceğiz!” dedi.
Eylem Kandemir, açıklamasında şu ifadelere yer verdi:

MÜCADELEMİZ, YAŞAMAZ VE ÖZGÜRLEŞMEK İÇİN

“Bundan 64 yıl önce, 25 Kasım 1960 tarihinde Patria, Minerva ve Maria Mirabel kardeşler faşist diktatörlüğe karşı verdileri özgürlük mücadelesi sebebiyle rejim güçleri tarafından tecavüze uğrayarak katledildi. Bugün dünyanın dört bir yanında kadınlar Mirabel kardeşlerden aldıkları güçle ve öfkeyle hakları ve hayatları için alanlara çıkıyor. Biz de bugün Çorum’da Mirabel kardeşlerin öfkesine, savaşlarda, göç yollarında, evlerde, okullarda, işyerlerinde, sokaklarda şiddete, tecavüz ve tacize uğrayan kız kardeşlerimizin öfkesini katarak bir araya geldik. 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Uluslararası Mücadele Gününde haklarımız ve hayatlarımız için mücadele ediyoruz.

Tüm dünyada iktidarda bulunan otoriter, faşist ve muhafazakâr yönetimler, yıllardır kanla, canla elde ettiğimiz haklara ve bedenimize hükmetmeye çalışıyor. Filistin’de kız kardeşlerimiz savaş suçlarının mağduru olurken, Afganistan, İran, Hindistan ve Türkiye’de kadınların bedeni üzerinde kurulmaya çalışan tahakküm her geçen gün artıyor. Sadece Orta doğu ülkelerinde değil medeniyetin simgesi gibi görülen emperyalist ülkelerde yönetime gelen sağ yönetimler ilk kadın haklarına saldırıyor. Kadın bedeni üzerinden yürüttükleri kadın kazanımlarına dönük saldırılar arttıkça kadınların mücadeleleri de artıyor. Bugün buradan dünyanın neresinde direnen bir kadın varsa selamlıyoruz. Filistin’de savaş suçlarının mağduru kadınlar ve çocuklar için adalet talep ediyoruz. İran da vücudu üzerinde tahakküm kurmak isteyen eril devlete karşı, ölümü göze alan Ahou Daryaei ile dimdik yan yana duruyoruz. Yaşamak için, özgürleşmek için inatla birbirimizin kolundan çıkmıyoruz ve birleşiyoruz.

“SUSMUYOR, KORKMUYOR, SİZE İTAAT ETMİYORUZ”

Bu ülkede her gün en az 4 kadın katlediliyor. Sadece Ekim ayında ölen 48 kadının yaklaşık yüzde 90’ı iktidarın kutsadığı ailenin üyesi olan erkekler tarafından katledildi. Bu ülkenin evleri işyerleri, sokakları, caddeleri, kampüsleri yani yaşamın her alanı biz kadınlar ve çocuklar için adeta suç mahalline dönüştü. İstanbul Sözleşmesi’ni feshederek, 6284’ü etkin uygulamayarak, kadınların güvenli ve güvenceli yaşamasına dönük politikalar geliştirmediğiniz gibi var olanlara saldırıyorsunuz. Yetmiyor! Gerçek adalet değil erkek adaleti işleterek, kadına yönelik şiddet faillerini iyi halden, kanıt yetersizliğinden serbest bırakarak bir cezasızlık zırhıyla koruyor, hayatta kalmak için kendini savunmak zorunda kalan kadınlara ise verebileceği en ağır cezaları veriyorsunuz. Sizin bu politikalarını sadece kadınların değil çocukların da hayatlarını ellerinden alıyor.  Sıla, Narin ve daha nice çocuğumuzun mezarı da yine en güvendikleri “kutsal aileleri” oluyor. Sesini asla duyuramayan engelli çocuklar, devletin korumasında olması gereken kimsesiz çocuklar, yurtlarda, tarikat kıskacında cinsel istismarın, şiddetin hedefi oluyor. Kapitalizmin doymayan iştahı yeni doğan bebeklerin kanından besleniyor. Sadece birbirimizin hayatı için değil çocuklarında güven içinde yaşayabileceği bir dünya için; susmuyor, korkmuyor, size itaat etmiyoruz.

“KADINLAR, UCUZ İŞGÜCÜ OLARAK GÖRÜLÜYOR”

Erkek egemen kapitalist sistem ve bitmeyen kutsal aile söyleminiz kadınları istihdamdan uzaklaştırılarak yoksullaştırıyor, kadını ucuz iş gücü olarak görüyor, sendikasız güvencesi çalışmaya mecbur bırakıyorsunuz. Ekonomik ve sosyal güvenceden yoksun bırakılmayı, yoksullaşmayı, güvencesiz- kayıt dışı çalıştırılarak sömürülmeyi, tüm bakım yüklerini karşılıksız olarak yüklenmek zorunda görülmeyi, şiddet ve istismar tehdidi altında yaşamayı reddediyor, haklarımıza ve hayatlarımıza sahip çıkıyor, emeğimiz, bedenimiz ve kimliğimiz üzerindeki binlerce yıllık erkek egemen sömürü düzenine karşı mücadeleyi büyütüyoruz. Her kadına güvenceli iş, her iş yerine kreş istiyoruz. Eşit işe eşit ücret ve sendikal haklarımıza saygı istiyoruz.

“MÜCADELEDEN VAZGEÇMEYECEĞİZ”

Erkek devlet şiddetine karşı her alanda yürüttüğümüz mücadeleyi emek, barış ve demokrasi mücadelesinden ayrı düşünmüyoruz. Halkları düşmanlaştıran, kutuplaştırıcı, ayrımcı politikalarla, militarist söylemlerle, seçme seçilme hakkını gasp edenlere karşı Hakkarili, Esenyurtlu, Batmanlı, Mardinli, Halfetili, Dersimli, Ovacıklı kadınlarla yan yanayız. Kayyım uygulamaları ile kadın iradesinin en çok hayat bulduğu belediyelere kayyım atayarak irademizi gasp etmenize, kadın taleplerini içeren toplu sözleşmelerin feshedilmesine hem belediye çalışanı kadınların hem de belediyelerden hizmet alan kadınların yararına düzenlemeleri iptal etmenize karşı mücadele etmekten vazgeçmeyeceğiz. 

Ne giyeceğimizi, nasıl doğuracağımızı, nasıl yaşayacağımızı, erkeğe biat ve itaat etmemizi dayatarak bize sınır çizenlere karşı mücadelede Birleşiyoruz! İstanbul Sözleşmesi’nin fesih kararının geri çekilmesi 6284 Sayılı Yasa’nın etkin uygulanması için
Çocuklara yönelik şiddeti önlemeye yönelik Lanzarote Sözleşmesi’nin gereğinin yerine getirilmesi için 

Çalışma yaşamında şiddet ve tacizin önlenmesine dönük ILO’nun 190Sayılı Sözleşmesi’ne taraf olunsun ve sözleşme yürürlüğe girmesi için

Ölüme karşı yaşamı, savaşa karşı barışı savunmak için 

Hayatı hiçe sayarak hayvan katlini yasalaştıran, rant uğruna doğayı talan etmeye devam edenlere tepki göstermek için mücadelede birleşiyoruz! 

Bizler dünyanın dört bir yanındaki kadınlar; emeğimiz, bedenimiz, kimliğimiz için işyerlerimizde, evlerimizde, sokaklarda ve yaşamın her alanında savaşa, şiddete, yoksulluğa karşı haklarımız ve hayatlarımız için mücadelede birleşeceğiz! Taleplerimizde ısrarcı ve omuz omuza olduğumuz bu mücadeleden vazgeçmeyeceğiz!”

Daha sonra Çorum Kadın Meclisi tarafından da bir basın açıklaması yapıldı.

{ "vars": { "account": "UA-115444419-2" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }