Türkiye siyaset gündemi son günlerde farklı açıklamalar ve polemiklerle oldukça hareketli. Ancak bu defa tartışmaların merkezinde alışık olunmayan bir konu var: pamuk şeker. Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ın yaptığı bir açıklama, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kabine sonrası verdiği yanıt ve sosyal medyada yaşanan gelişmelerle birlikte “pamuk şeker olayı nedir?” sorusu, kamuoyunun merak ettiği en güncel başlık haline geldi.
Peki bu tartışma nasıl başladı? Pamuk şeker ne zaman siyasetin diline girdi? Emniyet güçlerinin tavrı neydi? Cumhurbaşkanı Erdoğan neden bu konuya dahil oldu? İşte tüm yönleriyle pamuk şeker olayının perde arkası, açıklamalar, tepkiler ve tartışmanın bugünkü boyutu…
Pamuk Şeker Olayı Nasıl Başladı?
“Pamuk şeker olayı” olarak anılmaya başlayan tartışmanın fitili, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ın 31 Mart yerel seçimleri öncesinde yaptığı bir konuşmayla ateşlendi. Yavaş, İstanbul Saraçhane’de gerçekleştirilen bir mitingde yaptığı konuşmada, Doğu’da yapılan bir etkinlikte polisin vatandaşlara gösterdiği yaklaşım ile Batı’da yapılan gösterilere karşı tutum arasında çelişki olduğunu dile getirdi.
Mansur Yavaş’ın Açıklaması Ne Oldu?
Saraçhane’de toplanan kalabalığa hitap eden Yavaş, şu sözleri kullandı:
“Dün Doğu'da bir yerde bana göre paçavra olan bayraklar sallanırken, o mitinge gidenlere polisler pamuk şekeri veriyordu. Buradaki müdahaleyi doğru bulmuyorum. Emniyet güçlerinden buradaki gençlere de pamuk şekeri ikram etmelerini bekliyoruz.”
Bu açıklamada geçen “pamuk şeker” ifadesi, hem siyasi hem de toplumsal çevrelerde oldukça sert ve geniş yankı uyandırdı. Özellikle “paçavra bayrak” benzetmesi, sosyal medya üzerinden tepkiyle karşılanırken, polisin halka yaklaşımı ve çifte standart iddiası farklı kesimlerden yorum aldı.
Pamuk Şeker Meselesinin Arka Planı Ne?
Tartışmanın odağındaki olay, Cizre’de gerçekleştirilen Nevruz kutlamalarında yaşandı. İddiaya göre bir polis memuru, etkinlik alanında engelli bir bireyin pamuk şekeri sattığını gördü. Engelli vatandaşın daha fazla yorulmaması için, görevli polis memuru kendi cebinden ücretini ödeyerek tüm pamuk şekerleri satın aldı ve oradaki çocuklara dağıttı.
Bu detaylar, Güneydoğu Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Felat Bozarslan’ın sosyal medya paylaşımıyla netlik kazandı. Bozarslan, olayın tamamen spontane geliştiğini, hiçbir şekilde bir organizasyon olmadığını ve polisin insani bir refleksle hareket ettiğini belirtti.
Felat Bozarslan’ın Açıklamaları
Bozarslan, X (Twitter) hesabı üzerinden şu açıklamayı yaptı:
“Mansur Yavaş’ın içine dert olan pamuk şekeri olayını anlatayım. Olay, emniyetin organizasyonu değil, tamamen kendiliğinden gelişen bir durum. Cizre’de Nevruz kutlamasında görevli polis, engelli bir pamuk şekeri satıcısını görüyor. Onu daha fazla yormamak için tüm şekerleri satın alıyor ve çevredeki çocuklara dağıtıyor. Engelli vatandaş mutlu, çocuklar mutlu, polis memuru mutlu. Tek mutsuz Mansur Yavaş. Çünkü bazıları hâlâ 90’ların karanlığını istiyor.”
Bu açıklama ile birlikte, olayın özünde insani bir dayanışma ve sosyal sorumluluk davranışı olduğu yönünde bir kanaat oluşmaya başladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan Pamuk Şeker Olayına Nasıl Dahil Oldu?
Tartışmanın büyümesiyle birlikte konu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da gündemine geldi. 18 Mart 2025 tarihinde gerçekleştirilen kabine toplantısı sonrası yaptığı açıklamada, isim vermeden Mansur Yavaş’a tepki gösterdi.
Erdoğan’ın Açıklaması:
“Emniyet güçlerimize baltayla, taşla saldıranlar, polisimizin çocuğa pamuk şekeri vermesinden rahatsız oluyor. Bir polisimizin ücretini kendi cebinden ödeyerek engelli vatandaşımızdan satın aldığı pamuk şekeri çocuğa vermesi, ana muhalefet tarafından konu yapılıyor. Molotofla, taşla saldıranları savunanlar, polisimizin bu güzel davranışını istismar ediyor. Utanmadan pamuk şeker üzerinden hamaset yapıyorlar.”
Erdoğan’ın bu sözleri, hem kamuoyuna hem de siyasetçilere sert bir mesaj niteliği taşıdı. Aynı zamanda polis teşkilatının toplumla kurduğu sosyal ilişki biçiminin savunulduğu bir açıklama olarak değerlendirildi.
Sosyal Medyada “Pamuk Şeker” Gündemi
Olayın ardından sosyal medya kullanıcıları arasında “#PamukŞeker” etiketiyle binlerce paylaşım yapıldı. Kullanıcıların büyük bir bölümü, polis memurunun yaptığı hareketi “vicdani ve insani bir refleks” olarak değerlendirirken, bazı kullanıcılar ise bu hareketin siyasi malzeme hâline getirilmesinden duydukları rahatsızlığı dile getirdi.
Paylaşımlardan bazıları şöyle:
“Polis memuru engelli satıcıdan tüm pamuk şekerleri alıp çocuklara dağıttı. Bu nasıl kötü olabilir?”
“90’larda çocuklara korku saçan figürlerden, bugün pamuk şekeri dağıtan polislere… Aradaki farkı görmek istemeyenler var.”
“Pamuk şeker üzerinden siyaset yapmak yerine, bu empatik davranışı desteklemek gerekmez mi?”
Pamuk Şeker Olayı Ne Anlatıyor?
Bu olay, Türkiye’de siyasetin bazen ne kadar semboller ve algılar üzerinden yürütüldüğünü de gözler önüne serdi. Normal şartlarda gündelik bir iyilik hareketi olarak kalabilecek bir olay, siyasi açıklamalarla birlikte kutupsallaşmış bir tartışma hâline dönüştü.
Burada asıl sorulması gereken şu:
Toplumda güvenlik görevlileriyle vatandaş arasındaki bağın güçlenmesi mi istenir, yoksa her adım bir politik argüman hâline mi getirilir?
Pamuk Şeker Tartışması Ne Anlama Geliyor?
“Pamuk şeker olayı” bir yönüyle basit, bir yönüyle sembolik. Bir polis memurunun bir engelli satıcıdan tüm ürünleri satın alıp çocuklara dağıtması, her toplumda takdirle karşılanması gereken insani bir refleks olarak yorumlanabilir.
Ancak Türkiye’de siyasi dilin ne kadar gerilimli olduğunun bir yansıması olarak, bu eylem siyasi bir polemiğe dönüştü. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu konuya doğrudan dahil olması, olayın siyaseten ne denli önemsendiğini de gösteriyor.
Olayın merkezinde ne bir polisi övmek, ne bir belediye başkanını yermek var. Aslında merkezde, bu ülkenin çocuklarına, vatandaşına nasıl davranılması gerektiği meselesi var. Bu yüzden “pamuk şeker” sadece pamuk şeker değil; aynı zamanda toplumla empati kurabilmenin, “devletin sıcak yüzü”nü gösterip göstermemenin metaforuna dönüştü.