Demir Tavında Dövülür

Abone Ol
Okulların tatile girmesine ramak kaldı. Sömestrden sonraki sürecin ne zaman bittiğini çoğumuz fark edemiyoruz.
Genelde ikinci dönem öğrencilerimizin sınav maratonu başlıyor. Sınavlar için fotoğraf çekin, bankaya para yatır, başvuru yap.
Hazırlıklara son sürat devam ederken bunun yanında, deneme sınavları yapılmaktadır. Eksik konuları olan öğrencilerin konularını yetiştirme gibi meşgaleleri olmaktadır.
İkinci dönemin inkâr edilmez özel durumları var. Mevsimin getirmiş olduğu günlük hayatımızdaki gevşekliği kimse inkâr etmez gibi geliyor.
Bahar mevsiminin kendine has özelliğinden dolayı öğrenciler genelde rehavete girebiliyorlar. Arkadaşlarıyla çevreye gezmeye gitmeler başlamakta. Havanın sıcaklığından eve geç gelmeler olmakta.
Pikniğe gitmeler olur.
Ders çalışma bakımından kış aylarının daha verimli olduğunu biliyoruz. Gecelerin uzun olması, öğrencilerin evde ve okulda tutulmaları çok mesele olmuyor.
Uzun kış gecelerinde çocuklarımız bol bol okumalı, sınavın gerektirdiği şekilde hazırlanmalı ki, sınav dönemini rahat atlatsınlar.
Sömestrde öğrenciler, aile bireyleri, ebeveyn, neler yapmalı ki öğrenci kopması okuldan?  Okula gitmemeyi kendi adına öğrencinin avantaj haline getirmeli çevresi.
Maalesef bazı anneler ve babalar çocuklara yazık her gün ders çalışılır mı? Kitap okunur mu diye sızlanıyorlar? Öğrencisinin yanında bunu söyleyen veliler sınav dönemlerinde umdukları puana ulaşamazlar.
Kabahatlinin kim olduğunu da fark edemezler.
Bazı velilerin bu tür yaklaşımlarına kimimiz, haklı diyebilir. Hatta yerden göğe kadar bile haklılar da diyebilir.
Fakat ülkemizin gerçekleriyle yüzleşince gençlerimizin çok çalışmaları gerektiğini daha rahat anlıyoruz. Sistemin mecbur kıldığı aşikâr olan durum var.
İmtihana her öğrenci çalışırken, bizim çocuğumuz uyursa, aynı sorulara muhatap olunca cevap verebilir mi? Bu yüzden önümüzde ki sömestri çok iyi değerlendirmeli aileler ve öğrenciler.
Çocuğumuza iyilik yapmak isteriz. Onların çok uyumaları, gezmeleri, istedikleri gibi hareket etmeleri onlar için iyilik değildir.
Öğrenciler karneleri aldıktan sonra kendi durumlarını gözden geçirmeliler. Hangi ders ve konudan sıkıntısı varsa o açıkları kapatmalı.
Kitap okuyarak, derslerde ki konulardan hangi konuda eksiği varsa test çözerek, konuyu okuyarak konuları telafi etme yolunu tercih etmeli. Öğrenim çağında ki genç ne kadar çok çalışırsa beyni o kadar çok verimli olur.
Öğrenci geleceği için; saatlerce televizyon izlemek yerine, kendi iyiliği için kitap okumalı. Bilgisayar başında vakit geçireceğine onun yerine, zamanını anlamadığı konu üzerine yoğunlaşarak konuyu halletmelidir.
Okullar açıkken kitap, sömestr de kitap biz ne zaman eğleneceğiz?
Biz dünyaya ders çalışmak için mi geldik?
Gençliğimizi yaşamayacak mıyız?
Gibi sorulara elbette ebeveynler muhatap olacaktır. Öğrenim çağı geçtiğinde kimse kimseye kitap oku evladım diye söylemez. Belki kitap okuma diyen bile olabilir.
Kimselerde okul bittikten sonra ders çalış demez.
Hani atalarımızın sözü vardır. Demir tavında dövülür.
Demirin tavı geldiği halde işlem yapmaz isek iyi usta olamayız. Ama demiri tavında işleme alırsak ustalığımıza kimse laf edemez.
Bizde okul çağımızda okulun şartlarını yerine getirsek çevremiz de, bizde memnun oluruz. Başarılı oluruz.  Öğrenim çağındayken söylenilen sözlere kulak verenler güzel okullar kazanmışlardır.
Çevrenin ve yerleşim yerinin imrenilen öğrencileri olmuşlardır. Yıllarca da öğrencilere örnek gösterilirler. Okul çağında okulda ki kuralların gerektirdiği gibi çalışmayan istediği gibi hareket edenlerse mezun oldukları gün pişman olurlar.
Öğrenim çağımı heba etmişim der. İş işten geçmiştir. Elimizde ki fırsatı çok iyi değerlendirmeli, geleceğimiz bu günlerde saklı.
İleri de ki hayatımızın temelini sağlam atarak, okulların karne döneminde kendimizi seviyorsak öğrenmek için canla başla çalışmalıyız.
Son pişmanlık fayda vermez.
{ "vars": { "account": "UA-115444419-2" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }