Pek çok okul, Sayın Bakanımızın direktifleri ile bu misafir öğrencilere kapılarını açtı.
Okula başlamalarından çok önce bu öğrencilerin psikososyal durumu hakkında okullarda tüm personel bilgilendirildi. Okulların açıldığı ilk hafta, tüm Türkiye’de her düzeydeki okulda zorunlu psikososyal eğitimler gerçekleştirildi.
Deprem bölgesinde bu psikososyal destek etkinlikleri halen devam etmekte…
Bu tedbirlere rağmen, depremzede çocukların bir kısmı, misafir oldukları okullarda maalesef akran zorbalığının hedefi oldu… Alınan tüm tedbirlere rağmen…
Akran zorbalığının temelinde öğrenciler arasında adaleti göz etmemek, öğrenci kayırmak ve bunun sonucunda da çocuklar arasında kıskançlığın derinleşmesi yatıyor.
Deprem nedeniyle büyük bir travma yaşayan öğrencilerimizi özenle rutin hayatın içine katmamız gerekiyor. Bunu yaparken, yerleşik öğrencilerin de ötelenmişlik hissi yaşamaması için tedbir almamız gerekiyor. Aksi taktirde, akran zorbalığı kaçınılmaz…
Bu bağlamda yapılabilecek en güzel çalışma, her yaşa uygun şekilde tasarlanacak etkinlikler. Okul öncesi ve ilköğretimde oyun tabanlı, ortaöğretimde fiziki ve zihinsel performans gerektiren etkinlikler, üniversitelerde de ekip çalışmasını baz alan projeler…
Her kademedeki öğrencilerin bu travmadan birincil veya ikincil derecede etkilendiğini unutmadan bu tasarımlarımızı gerçekleştirmek zorundayız. Mevcut travmalarını tetiklemeden, derinleştirmeden ama kontrollü deşarj olmalarını sağlayarak…
Bu çalışmalar birkaç haftayla sınırlı olmamalı. Zira eğitim dediğimiz alan zaten uzun soluklu bir süreç. Dolayısıyla bir yıllık, iki yıllık, beş yıllık ve geleceğe yönelik on yıllık planlarımız olmalı…
Akran zorbalığının bir diğer panzehiri, öğrencilerde empati mekanizmasını çalıştırıp geliştirmelerini sağlamak. Bu nedenle sivil toplum kuruluşlarının desteği ile saha çalışmalarına öğrencilerin katılması da bir çözüm olabilir.
Afet eğitimi kadar, afet sonrası psikososyal destek eğitimleri de kritik öneme sahip. Değerler eğitimi kapsamında bu eğitimler de programlara entegre edilebilir.