Dünyayı takip etme imkanı olan, değişik kaynaklara başvuracak kadar lisan, bilgi ve donanıma sahip kimselerde bile ne yazık ki dezenformasyondan etkilenme ihtimali yüksek…
Bu günlerde çok fena örneklerini peş peşe, sıklıkla görüyoruz.
Bu kadar dezenformasyona açık olmak neden?
İlk önce ideolojik konumlanmayı belirtebiliriz. Çünkü ideolojiler çoğu zaman peşin inançları, kesin yargıları besler ve kitlesel körlüklere neden olur.
New York’un göbeğinde, Manhattan’da Türkevi yapıldı. Daha doğrusu var olan bina yıkıldı, yeniden ve çok fonksiyonlu bir şekilde yeniden yapıldı.
Alınış süreci Adalet Partisi’ne, İhsan Sabri Çağlayangil’in Dışişleri Bakanı, Süleyman Demirel’in Başbakanlığı dönemine nasip olmuştu, yeniden inşası ve hizmete açılması da AK Parti’ye, Dısişleri Bakanı olarak Mevlüt Çavuşoğlu’na ve Cumhurbaşkanı olarak da Recep Tayyip Erdoğan’a nasip oldu…
Devlette devam esas. Kişiler de, partiler de, hükümetler de gelir gider ama Türkiye Cumhuriyeti devleti kalıcıdır. Önemli olan, görevde olanların bu devlete ve millete eser bırakmasıdır.
ABD’de biraz yaşayanlar bilir ki, lobiler çok şeydir.
Yıllardır, Ermeni lobisi, Yunan-Rum lobisi, Yahudi lobisi gibi oluşumlardan ve bunların ilişkide olduğu siyasetçilerden, işadamlarından bahsederiz…
Türkiye’nin de ABD’de yerleşik bu kadar vatandaşının ve soydaşının olduğu göz önüne alındığı zaman bu lobileri dengeleyebilecek bir güce erişebilmesinin önemi üzerinde de hep dururuz.
Peki bu nasıl olacak? Elbette bahsettiğimiz diğer lobilerin yaptığı gibi, ABD vatandaşı olan soydaşlarımız siyaseten, ekonomik olarak güçlü olacaklar, toplumsal konularda inisiyatif alacaklar, iki ülke arasında yapıcı ilişkiler için çalışacaklar, ülkeler arası ilişkileri geliştirmek için ABD vatandaşı siyasetçilerle iyi münasebetler tesis edecekler, Türkiye’yi anlatacaklar ve sevdirecekler…
Peki ne yapılmış? Eric Adams, Brooklyn’de belediye başkanı… Türk dostu… Her konuda Türklere yardımcı oluyor. Siyasetçi elbette olacak. Belediye Başkanı olduğu bölgede Türk kökenli seçmenleri çok.
Türkiye’yi ve Türkleri sevdiği için Türk toplumu tarafından desteklenmiş, oy verilmiş, New York belediye başkanı seçilmiş…
Brooklyn Belediye Başkanı iken de, New York Belediye Başkanı iken de Türkiye’ye davet edilmiş, konuşmalar yapmış, iş dünyası ile buluşmuş, konaklaması karşılanmış, gelirken de giderken de THY ile seyahat etmiş, sonrasında kalitesinden ötürü de pek çok yere küresel bir şirket olan THY ile seyahati tercih etmiş… Bu seyahatlerde de ekonomi sınıfı bileti business classa upgrade edilmiş… New York Belediye başkanı hangi havayolunu seçse yapılacak bir şey…
Fakat, Eric Adams, Biden'ın göçmen politikasını eleştirdiği için hedef tahtasına oturtulmuş. Adams’ın THY ile seyahati ve biletinin upgrade edilmesi de bu kavgada malzeme yapılmış. Ama bu durum herkesten çok bizim ülkemizde birilerinin diline dolanmış…
Adams ile ilgili iddianame 57 sayfa içinde tırıvırı şeyler var. Neymiş, hediye THY biletleri, business upgradeleri, ABD’de ve Türkiye’de üniversitesi olan bir işadamının davetiyle organize edilmiş toplantıya katılmış ve iyi bir otelde konaklatılmış ve tekne gezisi` gibi etkinlikler düzenlenmiş… Bu ülkeye gelen her önemli yabancıya yapılan işler… Toplam miktar ne imiş: 125 bin dolar…
Olaya inanılmaz gizemler, komplo teorileri sokuyorlar…
Yok, bir siyasetçi işin içinde, yok bir diplomat için içinde, yok işadamları işin içinde…
Dezenformasyonda hızlarını alamayanlar, ABD’ye giden bir spor adamının da bu dosya kapsamında gözaltına alındığını yazdılar. Saniyeler içinde o isim de açıklama yaptı, gözaltına alınmadım, sadece havaalanında bağış yapıp yapmadığım soruldu, diye…
New York Başkonsolosumuz, Türkevi binasının açılışının Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın New York ziyaretine yetişmesi için o zaman Brooklyn Belediye Başkanı olan Adams’dan yardım almış, o da itfaiye müdürünü arayarak yangın merdiveni, yangın güvenliği işlemlerini hızlandırmış.
İddianamede “Adams müdahale etti ve gökdelen Türk yetkilinin istediği gibi açıldı" deniliyor.
Ne olsaydı, bürokrasiye mi kurban gitseydi, yıllarca da birilerinin keyfi gelsin de işini yapsın diye mi beklenseydi… Yangın tertibatı, üniteleri yine yapılmış, her şey mevzuata uygun şekilde gerçekleştirilmiş, olan sadece denetimin hızlandırılması…
Başkonsolos, Adams’dan sözde ‘Ermeni Soykırımını Anma Günü’nde bir açıklama yayımlanmaması` için güvence istemiş; kötü mü etmiş?
Bir gazeteci aracılığı ile New York Belediye Başkanı ile SBK arasında da görüşme ayarlanmış, Başkonsolos, Belediye başkan yardımcısını bu kişi ile ilgili olarak uyarıyor ve diyor ki: ‘hem ABD’de hem de Türkiye’de başı hukuken dertte biri’.
Bunlar Başkonsolosun görevleri değil mi? Başka ne yapacaktı… İddianamede yazılı olanlar bunlar…
Amerikan siyasetinde lobicilik vardır. Para vardır, destek vardır. Hep olmuştur, yine olacaktır.
Bu mevzu çok büyük bir suç olduğu için değil, Türkiye kabuğunu kırdığı için, Erdoğan ‘Dünya beşten büyüktür’ dediği için, dünya liderlerini New York’un göbeğinde Türkevi’ne getirdiği için, ancak özellikle de Adams partisi ile ters düştüğü için büyütülüyor…
Senatör Bob Menendez vardı, Ermeni, Rum ve Yunan lobilerinin kontrolünde, Türk –Amerikan ilişkilerini torpillemek için her şeyi yapan… Ülke içinde bu meseleyi köpürtenler keşke hassasiyetlerini Bob Menendez denen rezil, tescilli rüşvetçi, Türk düşmanı için de gösterselerdi.