Erol Afacan, “10 Kasım, Türk milletinin büyük lideri, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü anma ve onun bizlere miras bıraktığı değerleri yeniden hatırlama günüdür. Atatürk, yalnızca bir lider değil, vizyoner bir önder, gelecek nesillere yol gösteren eşsiz bir kılavuzdur. Onun liderliği, zekâsı ve çağının ötesine uzanan ileri görüşlülüğü, yalnızca Türkiye için değil, tüm dünya için saygı uyandıran bir örnektir” dedi.
“Atatürk, Türk milletini bağımsızlık mücadelesine yönlendirirken, yalnızca askeri bir zafer değil, aynı zamanda Türk milletinin hürriyet ve onur mücadelesini kazanmasını sağlamıştır” diyen Afacan, “Bu mücadele, Mete Han döneminde başlayan, asırlar boyunca süren Türk devlet geleneğinin bir mirası olarak, Atatürk ile Türkiye Cumhuriyeti’ne hayat bulmuştur. Atatürk, Osmanlı İmparatorluğu’nun sahip olduğu derin mirası, modern devletin temelleriyle harmanlayarak Türkiye Cumhuriyeti’ni kurmuş; bağımsız, çağdaş ve demokratik bir devlet yapısının kapısını aralamıştır. Onun ileri görüşlü yapısı, dünyada eşi benzeri az rastlanır bir vizyon ve kararlılıkla şekillenmiştir. Henüz Cumhuriyet’in ilk yıllarında sanayiden eğitime, ekonomiden kültüre kadar geniş bir reform hareketi başlatan Atatürk, Türkiye’yi çağdaş uygarlık seviyesine taşımayı amaçlamıştır. Bilim ve teknolojiye olan ilgisi ve geleceğe dair öngörüleri, Atatürk’ün ne kadar futuristik bir lider olduğunu göstermektedir. Türkiye’nin bilimde, sanayide ve ekonomide güçlenmesi gerektiğine inanan Atatürk, modernleşme yolunda atılacak adımları belirleyerek Türk milletinin yolunu aydınlatmıştır. Bu çerçevede “Hayatta en hakiki mürşit ilimdir” diyerek bilimin rehberliğine vurgu yapmış, gelecek nesillerin yolunu açmıştır” ifadelerine yer verdi.
Afacan, “Atatürk’ün Türk dünyasına kattığı en büyük değer, bağımsızlık ve egemenlik mücadelesinde gösterdiği cesur duruş olmuştur. O, yalnızca Türkiye’nin değil, tüm Türk dünyasının ortak bir kültür ve tarih mirası etrafında birleşebileceği inancını taşımıştır. Türk milletine duyduğu sonsuz güven ve bağlılık, Türkiye Cumhuriyeti’ni güçlü bir ulus-devlet yapısına kavuşturmuştur. Atatürk, ulusal egemenlik ilkesini esas alarak halkın iradesine dayalı bir yönetim oluşturmuş, bu doğrultuda geleceğe güçlü bir temel atmıştır. Bugün Türkiye Cumhuriyeti, Atatürk’ün gösterdiği ışıkla yoluna devam ederken, onun bizlere bıraktığı vizyonu koruma ve geliştirme sorumluluğuna sahibiz. Atatürk, bir ulusun yeniden doğuşuna liderlik etmiş, özgürlüğün, eşitliğin, akıl ve bilimin temelleri üzerine kurulu bir ülke yaratmıştır. Türk milletinin kalbinde sonsuza dek yaşayacak olan Atatürk, dünü bugüne, bugünü yarına bağlayan bir köprü olmuştur. Atatürk’ün çizdiği yolda, onun gösterdiği hedeflere ulaşmak için çalışmak, Türk milletinin en büyük vazifesidir” diyerek sözlerini şöyle sürdürdü:
Atatürk’ün “Yurtta sulh, cihanda sulh” ilkesine olan bağlılığı, sadece Türk milletine değil, tüm dünyaya barış ve dostluk mesajı vermiştir. Onun izinden gitmek, sadece Türkiye için değil, dünya barışı için de bir sorumluluktur. Türk devletleri arasında birlik, dayanışma ve karşılıklı saygının gelişmesi, Atatürk’ün arzuladığı ve öngördüğü bir hedef olarak bugün Türk dünyasında daha büyük bir anlam kazanmaktadır.
10 Kasım’da, Atatürk’ün aziz hatırası önünde saygıyla eğiliyor, onun bıraktığı mirası geleceğe taşıma konusundaki kararlılığımızı bir kez daha yineliyoruz. Gazi Mustafa Kemal Atatürk, yalnızca bir lider değil; bağımsızlık, ilerleme ve aydınlanma ışığını yakan bir rehber olarak sonsuza dek milletimizin kalbinde yaşayacaktır. Ata’mızın aziz hatırasına bağlılığımızı bir kez daha ifade ederken, onun gösterdiği yolda ilerleme sözüyle saygıyla anıyoruz.Ruhun şad olsun, Büyük Atatürk.”