Yaklaşık 2 bin kişinin katıldığı Aşure organizasyonu, saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunması ile başladı. Ardından vakıf semah ekibi Kerbela Şehitleri anısına semahlar döndü.

Protokol konuşmalarının ardından Aşure gülbengi okundu ve konuklara aşure lokması ikram edildi.

Etkinliğe Vali Yardımcısı Dr. Hakan Kubalı, Belediye Başkan Yardımcısı Ünsal Yeter, İYİ Parti İl Başkanı Bekir Özsaçmacı ve Yönetim Kurulu Üyeleri, Güvenlik Şube Müdürü Erol Karasu, İstanbul’dan Aşur Nergis Dede, Tunceli’den Kul Ali Rıza Düzgün Dede, Aşık Ali Yusuf Baydan ve çok sayıda yurttaş katıldı.

Aşure etkinliğinde vakıf başkanı Erdal Doğan’ın kaleme aldığı eserlerin sunulduğu kitap standı yoğun ilgi gördü. Aşıkların sazları ile çalıp söylediği deyişler ilgiyle dinlendi. Vakıf başkanı Doğan’ın ‘Balım Sultan’ muhabbeti ile etkinlik sona erdi.

‘BÜTÜN ÖMRÜNÜZ AŞURE TADI GİBİ OLSUN’

Ehlibeyt Kudret Dağı Vakfı Genel Başkan Yardımcısı Nergis Baydan Doğan yaptığı selamlama konuşmasında şu ifadelere yer verdi: ‘Aşure’nin anlamı bizler için çok büyük. Birliği beraberliği, ham iken pişmeyi, pişince tek bir tadı lezzeti damağımıza kondurmayı bizlere öğreten bir tat. Huzurun,  mutluluğun, birliğin beraberliğin tadı aslında. Her ne kadar ilk peygamberler zamanında kutlu güzel günlere denk gelse de aşurenin anlamı Hazreti Yunus’un kurtuluşu, Hazreti Eyüb’ün yaralarının derman buluşu, Hazreti Yusuf’un kuyudan kurtuluşu gibi birçok peygamberin kurtuluş günü olsa da ne yazık ki tarihimizde kara bir leke olan Kerbelayı da bize anımsatır Aşure. Yine Kerbela’nın kurtuluşunu anımsatır. Bugün onları hala anıyor olabilmemiz o gün orada o insanların Hazreti Hüseyin’in ve ailesinin 72 canın göstermiş olduğu dirayet sebebiyledir. Bizlerde sabırla etkinliğimize daha çok canı katarak ne kadar dirayet gösterebilirsek onlardan öğrendiğimiz gibi inanıyorum ki her aşuremiz daha bir aşure tadında ve anlamlı olacaktır. Dilerim ki artarak, çoğalarak hem aşuremizin tadına tat katarız hem de kendimizi aşure gibi olma yolunda ilerletmiş oluruz. Nitekim bu yolda ilerlemek için biz canlar çok ciddi bir süre zarfından beri her zaman her hareketimizi eyleme dökme çabası içerisindeyiz. Sizlere bir araya gelerek, birçok aktiviteye imza atarak ve koşturarak. Bu koşturmanın en büyük imzasını atan ve canla başla başta kendinden fedakarlık yaparak birçok ipi göğüsleyen bizi amaçlarımıza ulaştırırken bir adım geriden giden değil de her zaman önümüzden giden bir önder yanımızda bir destekçi ve arkamızda bir güç bildiğimiz genel başkanımız Erdal Doğan’a sizlerin huzurunda teşekkür etmek isterim.  Bizim amacımız bir yerlere varmak değil. Çünkü bu hayattaki şey güzel olmak ya da o güzelliğe erişmek değildir. Hayıtınızın bir döneminde güzel olabilirsiniz. Bir güzelliğe erişebilirsiniz. Maneviyat içinde bir halde olabilirsiniz. Ya da erişebilirsiniz. Başarı olarak bir yerlere gelip erişebilirsiniz. Ama mühim olan oraya erişmek değil orada kalabilmeyi başarabilmektir. Nitekim Hazreti İsa’nın da dediği gibi yaratıcının cennetine sadece çocuk masumiyetinde olanlar girecektir diyor. Çocuk kalanları değil çocukluk halinden bu zamanına kadar o saflığı koruyabilenlerden bahsediyor aslında. Bizim amacımızda geldiğimiz noktayı bir yer bilip orada sabit kalmak değil hem orayı yaşatabilmek hem de hepinizle birlikte bir adım daha öne gidebilmektir. Hak’tan niyazım bunu birlikte başaracağız. Buna inanıyorum. Bütün ömrünüz aşure günü tadı gibi olsun isterim’.  

DOĞAN : ‘DİNİMİZ İNSAN, MEZHEBİMİZ VİCDANDIR’

Ehlibeyt Kudret Dağı Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Erdal Doğan yaptığı konuşmada, “Canlar; bizim dinimiz insan, mezhebimiz vicdandır. Vicdanını kaybetmiş bir insanın inanıyorum ki; inandığı da fasıktır. Çünkü yaratıcı bizim gönlümüzde taht kurmuştur. Sizin gönlünüzde taht kurmuştur. Bunu içerimizden çıkarıp atamayız. O, bizimle beraberdir. Bizimle beraber yiyor, bizimle beraber geziyor, içiyor, uyuyor, yatıyor, kalkıyor ve her vaktini her anını etten kemikten bürünmüş insanla yaşıyor. İşte sanmayın ki yüce Allah yukarıda. Sanmayın ki yerin altında. O, sizlerin yüreklerinde. Cemallerinde gözlerinden bakıyor, kulaklarından duyuyor, vicdanınızda da adaletini sağlıyor. İşte bunun adı yaratıcı olan Allah’tır. Biz bu inanca, bu manaya ermek için.. Ben bu vazifeyi 7 yaşımda almıştım sevgili canlar. O zaman yaşım 7 idi. İlkokul 2’ye gidiyordum. Gördüğüm rüyalardan etkilenerek, ta ki o günden bugüne kadar Allah’ın vermiş olduğu nefesi, güzelliği taşıyıp kendimi hiçbir çıkar, menfaat, mevkii yeri görmeksizin sadece bir inandığım dava uğruna kendimi inandığım yola kurban etmişimdir. Ne kadar hizmet yapabilir Türkiye Cumhuriyeti bayrağı altında bu toplumu alevisiyle, sünnisiyle, kürdüyle, türküyle, lazıyla, çerkeziyle, almanıyla, fransızıyla, yahudisiyle.. kısacası üm dünyadaki 8 milyar kardeşimize birlik ve beraberlik çağrısı yaparak bir vücut olmaya aynı gönlü, aynı aşkı , aynı sevgiyi aynı bakışı bölüşmek paylaşmak için geldik. Onun için umut ediyorum ki u naçizane dillerimden bu sözler dökülürken beni dinleyen siz değil sizin içinizdeki ilahi Tanrı’dır. O dinleyen sizler değilsiniz. Söyleyen bizler değiliz. O içimizdeki ilahi muazzam güç bizi ayakta tutan izim yerde gökte aradığımız güç yaratmış olduğu düzenin içine gizlenmiş ve bizimle beraber doğayla beraber, mahlukatı ile beraber ve bütün evreni ile beraber iç içe sarmal olmuştur. Ondan dolayı sevgili canlar, davamız ilim ilim ilim ve Türkiye Cumhuriyeti bayrağı altında tek vücut olmak kardeş olmak aynı güzelliğin aynı aşkın aynı sevginin sevdanın peşinde yürümektir. Onun için hepinizin ayaklarının turabıyım. Çünkü benim mana da davam unvan sahibi olmak değil hakikaten Allah’ın yarattıklarına kul olmak hizmet yapmak içindir” dedi.

Doğan, “Her insan bir şeye inanır. İşte bende İsa’nın inandığı gibi yüce Muhammed’in inandığı gibi Şah ı Merdan Ali’nin inandığı gibi vakfımız önünde bayrağı sallanan yüce hünkarımızın inandığı gibi bende bir dava ya inandım. Davam, ‘dinim insan, mezhebim vicdandır. Hepinizin gönlüne yüreğine aşkına muhabbetine sağlık diyorum. Hepinizi bağrıma basıyorum. Benim küçüğüm büyüğüm birdir. Küçüklerimin gözlerinden büyüklerimin ellerinden öpüyorum. Bacılarımın ayaklarından öpüyorum. Çünkü bacılar başımın tacıdır. Beni bir bacı doğurmuştur. Hazreti Muhammed’i de bir bacı doğurmuş, Mustafa Kemal Atatürk’ü de bir bacı doğurmuştur. Ve bizleri 9 ay 10 gün karnında gezdirip son nefesine kadar evlatları için anne kendini parçalar. Ondan dolayı yüce peygamberimiz diyor ki; ‘ Cennet, annelerin ayağı altındadır’ . Bizim vakfımızın kurucuları tamamen bacılardan oluşmuştur. Ve bu vakfımıza hizmet yapan canlarımızın yüzde 98’i de bacılardan oluşmuştur. Ne mutlu sizlere evlat sahibi olup ta onlara annelik yapıp şefkati ile bütün insanları bağrına basan bacılarımıza” şeklinde konuştu. 

     

ÜLKEMİZİN ÇIKIŞ YOLU; AKIL VE BİLİMDİR

İyi Parti Çorum İl Başkanı Bekir Özsaçmacı yaptığı konuşmada şu görüşlere yer verdi:‘Doğada hiçbir şey kendisi için yaşamaz. Nehirler kendi suyunu içemez. Ağaçlar kendi meyvelerini yiyemezler. Güneş kendisini ısıtamaz. Ay kendisini aydınlatmaz.Çiçekler kendileri için kokmazlar. Toprak kendisi için doğurmaz. Rüzgar kendisi için esmez. Bulutlar kendi yağmurlarında ıslanmaz. Doğa’nın anayasası budur. Bunun özü 2 cümle ile özetlenebilir. Ben biz olduğumuz zaman ben olurum. Ben ben olduğum için sensin. İnsan merkezli düşünen bir sistematiğin coğrafyasında yaşıyoruz. İnanç sistematiğimiz de bu doğrultuda. Pir i Türkistan Hoca Ahmet Yesevi’nin Anadolu’ya, Balkanlara diğer coğrafyalara göndermiş olduğu erenler Sarı Saltuk, Taptuk Emre, Hacı Bektaş Veli bu felsefe’nin Anadolu’da yaşamasını ve insan merkezli bir inancın oluşmasını sağlamıştır. Bugün içerisinde bulunmuş olduğumuz sıkıntılarımızın çözümü vardır. Bu çözümde bu kurallara 4 kapı 40 makama riayet ettiğimiz sürece bunların çözüleceği kanaatindeyim. Ortaçağ’da batı medeniyeti bunu düzeltmiş. Teologlarla, filozoflarla. Bizim çıkış yolumuz ilim insanlarında bilim insanlarında. Bu coğrafyada teologlar çalıştığında filozoflar çalıştığında biz bu cendereden bu zorluklardan çıkabilecek durumdayız.

Ülkemizde her türlü sıkıntılar olabilir. Bizler siyasiyiz. Siyaset gelip geçicidir. Siyaset için tarafınızı bir tarafta belirlemeyiniz. Siyaset 10 dakika sonra değişir. Ama inanç, sizler ve bizler bu coğrafyada sürekli yaşıyoruz. Bizim düşünce sistemimizde siyasi fikirlerden dolayı birbirlerine düşman olmak değil tahammül etmek vardır. O nedenden dolayı da filozoflara ihtiyaç vardır. Evelden  bu filozofların adına erenler, babalar, veliler diyorduk. Bugün filozof diyoruz. Bugün durum değişmiş durumda. Bugünü ilime ve bilime dayalı bir şekilde değerlendireceğiz. O nedenle bizim çıkış yollarımız vardır. Ülke, insanlar bir şekilde krizler olur. Ekonomik sıkıntılar olur. Bunların hepsinin üstesinden geliriz. Sizlerin reyi ile milletin reyi ile bunlar değişir. Kim kime oy veriyorsa o gelip düzeltir sıkıntı yok. Ancak insanın içerisinde bulunan vicdansızlık, namussuzluk düzeltmemiz gereken üzerinde durmamız gereken problemdir. Bunu düzeltmenin yolu ve yöntemi de bu felsefeyi iyi anlamaktır. Aklı önceliğe getirmektir. Bununla alakalı öğretiler oldukça çoktur. Yüzyılımızda da Ehlibeyt Kudret Dağı Vakfı gibi sivil toplum kuruluşlarımıza güç ve destek vermek bunların önünü açacaktır. Düzenlenen aşure lokması etkinliğinin Hak katında kabul olmasını niyaz ediyorum.”

BURASI ŞİFA’NIN,AHLAKIN VE ERDEM’İN OLDUĞU YER

Ehlibeyt Kudret Dağı Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi Av. Ali Haydar Akkollu konuşmasında şu ifadelere yer verdi: “ Bizim vakfımızda anayasada olduğu gibi renk dil din cins gözetmeksizin, anayasanın kurucu değerlerine değiştirilmesi teklif dahi edilmeyecek ilk 3 maddesine sadık kalan Muhammed Mustafa efendimiz ve Hazreti Ali efendimizle birlikte Anadolu erenlerinin insanlığa ve güzel ahlaka dair sözlerini inceleyip gençlerimize iletmek başlıca çabalarımız arasındadır. Bununla ilgili başta büyük şehirlerdeki ve Çorumda ki belediyelerimiz olmak üzere genişledikçe büyüdükçe insana yarar sağlayan ilkokul çocuklarımızın er türlü kırtasiye ve okuma ihtiyaçlarından ve devam eden çalışmalarımız sürmektedir.   Vakfımızın en büyük özelliği şudur. Bizim süs bitkisi olarak kabul ettiğimiz bayanlarımız var ya. Biz bunları öyle yapmadık. Bayanlarımızı kararın içine koyduk. Sorumluluk verdik. Yetki verdik. Ve gelin dedik. Burası ahlakın özgürlüğün olduğu yerdir. Siz kadınlarımızın kendi yürüttüğü faaliyetleri ile Osmanlı da Selçuklu da faaliyetlerin yüzde 15 – 20’si hep vakıflar kanalıyla yönetilirdi. Maalesef devlette birçok yardım alarak kendi çıkarları için kullanan yerlerden değil burası. Burası ahlakın ve erdemin olduğu yer. Burası 10 binlerce hastanın şifa bulduğu yer. Ve iddia ediyorum ki dünyada alternatifi olmayan bir yer. Bunu şu yüzden anlatıyorum. Nüfusumuzun yüzde 51’i kadın. Ama çalışma hayatının içinde yüzde 25. Ağırlaşan çalışma koşullarına gittikçe daha alt kademelere düşmektedirler. Ve zorlanmaktadırlar. Osmanlı da bir söz vardır. ‘Vakıf insan olmak’ diye. Vakıf insanı vakıfta doğar büyür, evlenir ve vakıfta ölürdü. Başta gençlerimiz ve kızlarımız kadınlarımız başta olmak üzere hepinizi vakıf insanı olmaya davet ediyor saygılar sunuyorum.

KUBALI : ANADOLU AYDINLANMASININ KUTSAL MİMARLARINA TEŞEKKÜR BORÇLUYUZ

Vali Yardımcısı Dr. Hakan Kubalı konuşmasında şu görüşlere yer verdi: ” Ehlibeyt Kudret Dağı Vakfının düzenlediği Aşure etkinliğini tebrik ediyorum. Hayırlı olmasını diliyorum. Aynı şekilde burada bir Cemevi açılmış bulunuyor. Cemevinin de hayırlı olmasını diliyorum. Değerli arkadaşlar; Türk ulusunun birliği bütünlüğü, kardeşliği dayanışması her şeyin önündedir. Türkiye’nin ulusal çıkarları hepimizin bir arada yaşadığı bu kutsal vatanın bağımsızlığı hepimizin birlik ve bütünlüğüne bağlıdır. Ehlibeyt Kudret Dağı Vakfı’nın bu amaca hizmet etmesinden dolayı gönülden bu vakfa üye olan herkesi kutluyoruz. Değerli arkadaşlar Anadolu coğrafyası tarih boyunca kendine özgü bir anlayış ve inançların yatağı olmuştur. Bunların en önemlisi Anadolu Müslümanlığı dediğimiz hümanizma Anadolu hümanizması. Kökü Hacı Bektaş Veli lere Yunus Emrelere dayanan ve insan sevgisini temel alan vicdana merhamete kardeşliğe özgürlüğe bir olmaya ve aydınlanmaya dayanan inanın en yüce değer olduğu anlayışına dayanan bir felsefe. Bu coğrafyada bu anlayış tarih boyunca bu yurdun bu vatanın kendi öz anlayışı olmuştur. Anadolu coğrafyasının ürettiği bu Anadolu aydınlanması öylesine güçlüdür ve Anadolu halkı tarafından Türk ulusu tarafından o şekilde benimsenmiştir ki hiçbir güç bu birliği bu kardeşliği bozamaz. Bu anlayış Kurtuluş Savaşında Atatürk ün en büyük yardımcısı olmuştur. Yurdumuzu işgal eden güçlere karşı Atatürk bu topraklara koşmuştur. Türk halkı Atatürk’ü kucaklamıştır. Atatürk’e destek vermiştir erenler. Ve sayesinde Türk ulusunun kucağında bağrında Kurtuluş Savaşımız başarıyla sonuçlanmıştır. Biz bugün bunun sonucu olarak huzur ve barış içerisinde birlik içerisinde bu güzel coğrafyada kutsal vatanımızda bir arada bulunmanın onurunu coşkusunu ve mutluluğunu taşıyoruz. Bize bugünleri bırakan Atatürk başta olmak üzere bütün arkadaşlarına ve emek veren herkese Anadolu aydınlanmasının kutsal mimarlarına teşekkür borçluyuz. Hepsinin ruhları şad olsun. Birlik kardeşlik aydınlanma özgürlük ve bağımsızlık içerisinde barış içerisinde yaşamaktan başka bir şey istemiyoruz. Türk ulusu bunu hak etmektedir. Sevgili canlar; hepimiz Türk ulusunun çimentosuyuz. Hepimiz bu birliği bu bütünlüğü yaşatmak için bir arada olacağız. Ehlibeyt Kudret Dağı Vakfı buna katkı vermektedir. Bizi bir araya getirmekte bu kutsal değerleri hatırlatmaktadır. Paylaştıkça değerler artar. Gönüller paylaştıkça bir olur. Bu nedenle etkinlik son derece önem taşımaktadır.

CEMEVLERİNE TÜRKİYE CUMHURİYETİ DESTEK VERMEKTEDİR

Cemevlerine Türkiye Cumhuriyeti devleti destek vermektedir. Devlet dediğimiz varlık kişilerden ötedir. Değişmez. Türkiye Cumhuriyeti devleti sonsuza dek yaşar. Büyük önder söylüyor ya.  ‘ Benim naçiz vücudum bir gün fani olacaktır. Ama Türkiye Cumhuriyeti ilelebet yaşayacaktır’ diye. Demek istediğim şudur arkadaşlar. Bizler. Hepimiz faniyiz. Fakat Türkiye Cumhuriyeti devleti devletin temel ilkelerini oluşturan Atatürk ilkeleriyle, aydınlanma bilinci ile ve insanı en yüce değer olarak kabul eden Anadolu felsefesi ile Türk ulusunu bir araya getiren bütün değerlerle sonsuza dek yaşayacaktır. Bunun temelinde bizi bir araya getiren bu toplantılar bu kurumlar bu coşkular bulunmaktadır. Bu heyecanlar. Hepinize destek verdiğiniz için teşekkür ediyorum.”