Parkinson hastalığı beyinde yer alan bir grup sinir hücrelerinin sıklıkla yaşa bağlı olmak üzere dejenerasyonu olduğunu söyleyen Uzman Dr. Alpaslan, yaşın ilerlemesi görülme sıklığını arttırdığını belirterek, “En fazla ellili yaşlardan sonra görülür. Bununla birlikte 40 yaş altında ortaya çıkması durumunda, erken başlangıçlı Parkinson hastalığı adını alır. Nadiren 20 yaşın altında başlayan olgular da mevcuttur. Hastalıkta temel problem hareketin koordinasyon bozukluğudur. Buna bağlı, değişik oranda yavaşlama, katılık, çoğu olguda titreme, postür değişikliği ve dengenin kolay bozulması yakınmaları ortaya çıkar” dedi.

Terme’ye yeni endoskopi ünitesi: Hastalar ilçe dışına gitmek zorunda kalmayacak Terme’ye yeni endoskopi ünitesi: Hastalar ilçe dışına gitmek zorunda kalmayacak

Bu belirtilere dikkat
Uzman Dr. Alpaslan, hastalığın en büyük belirtisinin titreme olmasına rağmen tüm hastalarda görülmeyebildiğini söyleyerek, “Diğer yakınmalar ise katılık, hareketin yavaşlaması, öne eğilme ve dengenin kolay bozulmasıdır. Titreme var ise sıklıkla istirahatte ve bir taraf elden başlar. Aynı taraf bacak ve çeneyi de tutabilir. Yıllar içinde genellikle karşı tarafa yayılır. Katılık kol, bacak, boyun ve gövdede görülebilir. Bu katılık hali eklemleri hareket ettirme sırasında tüm yönlerde bir pasif harekete karşı direnç şeklinde ortaya çıkar. Hastalarda değişik oranda öne doğru eğilme dikkat çeken bir başka durumdur. Öne eğilme başlangıçta hafif derecede ve bel bölgesinde görülürken; zamanla bu durum daha da netleştiği gibi; dirsekte ve dizlerde de bükülme ortaya çıkar. Yavaşlamanın belirtisi yüzde mimiklerin azalmasından yürümenin yavaşlamasına kadar tüm kaslarda görülür. Bununla birlikte zaman zaman paradoksal olarak yürüme sırasında istemsiz ani hızlanma ve koşma görülebilir. Hastalarda değişik oranda terleme bozukluğu, ciltte yağlanma, ağrı, ağızdan salya akması, idrar problemi, cinsel fonksiyon bozukluğu, depresyon ve bunama da görülebilir” şeklinde konuştu.

“Beyinde eksik olan madde yerine konur”
Uzman Dr. Alpaslan günümüzde aktüel tedavi yönteminin beyinde eksik olan maddeyi yerine koyma stratejisine dayandığını söyleyerek, “İlaç uygulaması değişik grup ilaçların ağızdan alınması, cilt altına aralıklı ya da devamlı pompa uygulaması, bağırsaklara tüp takarak uygulama şeklinde olabilir. Motor keşifler dışında diğer yakınmalara yönelik semptomların tedavisi yaşam kalitesini artırmada oldukça önemlidir. Bu tedavilerin yeterli olmadığı uygun hastalarda derin beyin stimülasyonu denilen, sıklıkla beyne pil uygulaması olarak bilinen cerrahi uygulamalar da tedavide yer alır” ifadelerini kullandı.

İHA