Polatlı wants to become province, and you?
Bir dokuz şubat günü kaleme aldığımız ve okumakta olduğunuz yazımız; bugün ile, yani “9 Şubat Dünya Sigarayı Bırakma Günü” ile ilgili. Bu nedenle bir dokuz şubatta daha tekrar sizlerle buluşuyor. Okuyanlar için tekrar olabilir, ancak okumayanların da okumasının gerekli olduğunu düşünüyorum ve bu nedenle tekrar paylaşmak istedim. Yine tütün bağımlılığının, özgürlüğüne düşkün olan özellikle “gençliğin bir bakıma gönüllü olarak özgürlüğünden vazgeçmesi yada özgürlüğünün sınırlamasına izin vermesi “anlamına geldiğine vurgu yapmak olduğunu hatırlatmak istedim. İşte yazımız, bakalım neler yazmış, neler anlatmak istemişiz!
Bu yazıyı okumayın!
Polatlı'yı bilirsiniz! Ankara'nın güzel ve en büyük ilçesi ve Türkiye'nin 40 ilinden daha fazla nüfusa sahip.
Ne zaman Polatlı'dan geçsem bir pano karşılar ve ilgimi çeker. "Hoşgeldiniz" ifadesinin hemen altında ingilizce "We want to become province", yani "İl olmak istiyoruz."
Önce bu mesaj anlamsız gibi gelir, ama devamı var ve açıklaması ilginç: "Türkçe Söyledik! Kimse Anlamadı, Bir de Böyle Deneyelim".
Bu pano Polatlı’yı ikiye bölen E90 karayolunun kenarında yer alıyor. Bu nokta ise özellikle devlet protokolünün ve milletvekillerinin geçiş güzergahı. Yani Polatlı’dan geçen her politikacı bu mesajla karşı karşıya geliyor. Durum böyle olunca verilmek istenen mesaj daha anlamlı hale geliyor.
Mesajın, dönemin Başbakan'ı Tansu Çiller'e yönelik yazılması da olayın başka bir ilginç yönü ve dönemin özelliklerine uygun görünüyor. Hatta kampanyanın başlatıcısı Polatlı Genç İşadamları Derneği üyesi Mahir Yavaş’ın dönemin Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Bill Clinton’a yazdığı bilinen mektup. Söz konusu mektup fıkra gibi hatta trajikomik ve şöyle: "Türkçe söyledik anlatamadık, İngilizce de anlamadılar sizin ingilizceniz çok iyidir. Başbakanımız Tansu Çiller'i de tanıyorsunuz, telefon edin ve bizi il yapsınlar.", tabii mektubu okuyan nasıl bir anlam yüklemiştir bilinmez ama söze konu mektup ulusal medyada da haber konusu olmuştu. Ayrıca yine pek çok kez ulusal basında yer almasının yanında “İl olamadın Polatlı!” gibi şarkılar da yazılmıştı. Tüm bunlara rağmen o dönemlerde ilgililerden ilgilenen de olmamış.
Hala farklı ifadelerle aynı mesaj 10 yıldan fazla bir süredir kente gelenleri ingilizce olarak selamlıyor. Konu, tabi ki bilimsel veriler ve güncel ihtiyaçlar ışığında değerlendirilmeli ve değerli Polatlıların taleplerine ve gelecekteki beklentilerine uygun şekilde çalışmalar yürütülmelidir.
Polatlı inisiyatifi bir Nasrettin Hoca fıkrası gibi gülümsetmiş olsa da; esasen girişim takdire değer ve “Polatlılılar bu girişimleriyle kendi geleceklerine sahip çıkıyorlar.”
Neden anlattık, bu hikayeyi?
Yine yeni bir eğitim öğretim yılının ortasındayız. Çocuklarımız ve gençlerimiz yeni bir yıla, sigara bağımlılığı gibi çok önemli bir tehdidin gölgesinde başladılar ve bu tehdit devam edecek görünüyor.
Ülkenin geleceği, Milletimizin ümidi olan bu kesimin potansiyelini ve üretkenliğini, dolayısıyla sağlığını tehdit eden bir unsur olarak tütün ve türevleri bağımlılığı ve sigara alışkanlığı konusu üzerinde önemle durmak gerekiyor.
Günümüzde küresel olarak tüm dünyada sigaraya karşı bir mücadele veriliyor ve konu "9 Şubat Dünya Sigarayı Bırakma Günü" ve "31 Mayıs Dünya Sigarasız Günü” olarak her yıl aynı günlerde gündeme taşınıyor.
Ancak sigarayla mücadelenin sürekliliğin sağlanmasında konuya duyarlı ve görevi sigarayla mücadele olan Yeşilay gibi değerli kuruluşların görevli olduğu yönünde bir genel algının varlığı, toplumun diğer kesimlerini pasif bırakıyor. Dolayısıyla esasen bu görevin toplumun bütününe verilmiş bir görev olduğu üzerinde durulmalı ve konuyu toplumun sahiplenmesi sağlanmalıdır. Bu gerçek her halükarda dikkatten uzak tutulmamalı ve bunun toplumum tüm kesimleri tarafından böyle algılanması için çalışmalar yapılmalıdır.
Buna göre ailelere, Milli Eğitim Bakanlığı’na, Üniversitelere, STK’lara ve ülkenin geleceğine duyarlı tüm kişi ve kuruluşlara önemli görevler düşüyor. Bu kapsamda esasen Sağlık Bakanlığı’nın son yıllarda ortaya koyduğu kayda değer inisiyatif önemli gelişmelerin ortaya çıkmasına yol açıyor. Sağlık Bakanlığı ve kamu dışında da sağlıklı bir toplumun oluşturulmasına yönelik olarak toplumun tüm kesimlerinin ve tüm paydaşların görev üstlenmesi gerekiyor.
Ülkemizde Üniversite gençliği ne yazık ki, yüksek oranda çok erken dönemlerde, ortaöğretim çağında, yani üniversite öncesinde tütünle tanışıyor. Korkuteli Meslek Yüksekokulu’nda yaptığımız bir çalışmada sigara içenlerin oranı yüzde 40 kadardı ve bu öğrencilerin yaklaşık %90'ının orta öğretimde bu alışkanlığı edindiği ortaya konulmuştu. Her ne kadar bu verileri Türkiye'ye genelleyemiyorsak da, bu veriler durumun ne kadar vahim ve konunun ne kadar önemli olduğunu da açıkça gözler önüne seriyor.
Üniversitelerimizde de konuyla ilgili önemli çalışmalar yürütülüyor. Örneğin Akdeniz Üniversitesi Sigara Mücadele Kurulu eski Başkanı Prof.Dr. Gülay Şadan "Dumansız Üniversite’yi gerçekleştirmek” üzere kurul üyeleriyle birlikte bu yönde yıllarca çalıştılar. Ayrıca yine Akdeniz gibi farklı üniversitelerin Tıp Fakültelerinde ve Sağlık Bakanlığı Hastanelerinde de tıbbi yöntemlerin uygulandığı “Sigara Bırakma Merkezleri” kurulmaya devam ediyor. Sigara ve Sağlık Ulusal Komitesi ve Sigarayla Savaşanlar Vakfı gibi gönüllü kuruluşlar da kamuoyunu bilgilendirmeye, kamuoyu oluşturmaya yönelik çalışıyorlar. Bunlar isimlendirmesi her ne olursa olsun olması gereken ve önemli gelişmeler...
Gelişmiş ülkelerde sigara içme oranı düşüyor!
Gelişmiş ülkelerde sigara içme oranının düşmesinde, uygulanan orta ve uzun vadeli politikaların etkili olduğu biliniyor. Bu alanda pek çok ülkeden örnekler verilebilir. Örneğin İrlanda’da 2004 yılında, bar çalışanlarının sağlığının korunmasından yola çıkılarak hazırlanan ve kapalı alanlarda sigara içilmesini yasaklayan yasal düzenleme büyük bir başarı ile uygulanmaktadır. Cezaevi, ruh ve sinir hastalıkları hastaneleri ve otel odaları haricinde hiç bir kapalı alanda sigara içilmemektedir.
En doğrusu hiç başlamamak!
Yukarda dile getirilen gerçekler dikkate alındığında; sigara bağımlılığından kurtarmaya yönelik faaliyetler kadar, hatta bundan daha çok sigaraya hiç başlamak yönündeki faaliyetler önemlidir. Hiç sigara içmeyenlerin oranının artırılmasına yönelik önlemler son derece önemlidir ve hayatidir. Bu bakımdan sigarayla tanışmamak toplum sağlığının korunması bakımından en önemli konuyu oluşturmaktadır. Özellikle “tıbbi desteklerle dahi sigarayı bırakmanın ne kadar zor olduğu dikkate alındığında”, insanımızın, gençlerimizin “sigarayla hiç tanışmamasını sağlamak” yönünde etkili önlemlerin alınması önemli bir çalışma alanı olarak karşımızda duruyor.
Bu durum tütün mamüllerinin tüketiminin azaltılması konusunun, ülkemizin özellikle toplum sağlığı bakımından mutlaka gündeminde öncelikli olarak yer almasını ve Devlet ile toplumun diğer dinamiklerinin bunu destekleyici yönde çalışmasını zorunlu kıldığı söylenebilir.
Bu kapsamda çıkarılan Yasa'ların (4207 sayılı yasa) çok önemli olduğu bir gerçek, ancak yasaların uygulanmasına toplumun sahip çıkması ve bu yöndeki yöndeki kararlılık çok daha önemli ve bunu göz ardı etmemek gerekiyor.
Yukarda da belirtildiği gibi özellikle 2009 yılında çıkarılan ve bu alanda yapılan en önemli bir hamle olan 4207 Sayılı Tütün Ürünlerinin Zararlarının Önlenmesi ve Kontrolü Hakkında Kanun ve düzenlemeler Türkiye’nin sigara bağımlılığına karşı mücadele veren gelişmiş ülkeler arasında yer almasına yol açmış ve büyük prestij ve avantajlı hale gelmesini sağlamıştır.
Bu girişimlerin devam ettirilmesi yanında konunun ekonomik boyutu ve aile ile öğrenci bütçesi üzerindeki etkisi üzerinde durmakta da yarar olacaktır. Buna göre yine gelişmiş ülkelerdeki tütün ve mamülleri ile ilgili fiyat politikalarını da dikkate alarak, tütün mamüllerinin fiyatlarının da AB standarlarına(!) yükseltilmesi üzerinde durulabilir.
Bu durum sigara bağımlılarını kısa vade de üzebilir. Ancak bu mala olan talebi özellikle yeni sigaraya başlayacak olanları caydırmak bakımından yararlı olacaktır.
Geleceğine sahip çıkan gençlik!
Bu yazıdaki mesajların dikkate alınacağına inanarak, Polatlı örneğinde olduğu gibi yazımıza başlarken, İngilizce mesajlarla başlamadık ve tamamlarken de (sonsöz hariç) yine güzel Türkçemiz ile tamamladık.
Ümit ediyoruz ki, gençlerimiz tütün bağımlığına karşı tavır alarak kendilerini ve sevdiklerini korurlar ve “çocuklarımız ve gençlerimiz Polatlılılar gibi geleceklerine ve özgürlüklerine sahip çıkarlar.” Bizde benzer içerikli bir yazıyı "İngilizce" olarak tekrar kaleme almak durumunda kalmayız.
Tabii yine de Nasrettin Hoca örneğini dikkate alarak “sonsözü” söylerken “testiyi kırma” olasılığı bulunan ülkemizin geleceği olan sevgili gençlerimize, bu yazıyı okumuşlarken bir kez daha mesajımızı yineleyelim: “Sigarasız yaşam özgürlüktür. Özgürlüğüne sahip çık ! (Non smoking life is freedom. Claim to freedom !)