İktidar mensupları referandumdan ‘hayır’ çıkarsa neler olacağını sayıp döküyor.
Bir zamanlar iktidara “Harun geldiler, Karun oldular” suçlamasında bulunan Başbakan Yardımcısı;
“…Suikastlar, canlı bombalar devam edebilir. Referandumdan sonra evet çıkarsa sesleri kesilir. …Referandumda evet oyundan sonra bu terör örgütlerinin hiçbir sesi çıkmayacak hale gelirler”
Dolmabahçe mutabakatında PKK yandaşlarıyla aynı masada oturduğunu unutan Davutoğlu’ nun yardımcısı;
“…15 Temmuz’da darbe yapamayanlar, Nisan’daki referandumda ‘hayır’ çıkararak bir darbe vurmak isteyecekler. FETÖ’ cüler başta olmak üzere Erdoğan düşmanları ‘hayır’dan çok şey murad ediyorlar. ... PKK başta olmak üzere terör örgütlerinin ve siyasi yandaşlarının ‘hayır’ kampında saf tutması da bu anlayışın bir sonucu…”
Bunlar, referandumdan ‘hayır’ çıkarsa ülkede terör belasını bertaraf edemeyeceklerini, terör örgütlerine diz çöktüremeyeceklerini; ‘hayır’ diyecek olanların 15 Temmuz’da darbe yapamadıklarını, bu kez referandum da ‘hayır’ diyerek darbe yapacaklarını iddia ediyor.
Bir yer de durup düşünecek olursak bu cümleler adeta itiraf gibi. Yani, 15 yıllık iktidarları süresince teröre engel olamadıklarını itiraf ediyorlar. Ama referandum da ‘evet’ çıkar ve Cumhuriyet rejimi kaldırılıp yerine başkanlık sistemi getirilirse, terörü sona erdireceklerini iddia ederek, suçu parlamenter sisteme yani Cumhuriyet yönetimine yüklüyorlar. Tıpkı 7 Haziran seçimlerinden sonra yaptıkları gibi insanları yine terör korkusuyla yönlendirmeye çalışıyorlar.
En ağır ithamlar da ne yazık ki Başbakan’dan geliyor;
“Hayırcılara bakın ona göre karar verin. Bölücülüğe evet diyen, FETÖ’ ye evet diyenlere bu millet nisanda referandumda dersini verecek. Bölücülerden de, FETÖ' cülerden de, vesayetçilerden de hesabını soracaktır.”
1 Kasım seçimlerinde 48 milyon kişi oy kullandı ki referandumda bu sayı çok daha yükselecektir; buna göre CHP’ nin aldığı oy sayısı 12 milyon kişi. Oransal olarak yüzde 24,95… Bu durumda Başbakan, 12 milyon Türkiye Cumhuriyeti vatandaşını terörist ilan ediyor. (‘Hayır’ diyecek diğer partileri e MHP tabanını hesaba katmıyoruz.)
Başbakanı duyunca yandaş gazeteler de gaza geliyor ve hiç sıkılmadan CHP’ yi ve de seçmenlerini terör örgütleri ile birlikte yan yana gösteren haber başlıkları atıyorlar. ‘Hayır’ diyeceğini açıklayan Saadet Partisi ile Büyük Birlik Partisi ne hikmetse bu sıralama da yer almıyor… Bu sözlere ‘hayır’ diyecek 12 milyon kişinin cevap hakkı doğmuyor mu? Bu durumda;
“Oslo’ da, Habur’ da, Dolmabahçe’de PKK ve destekçileri ile masaya CHP’ mi oturdu? Peşmerge’ye hem de Cumhuriyet Bayramı’nda Kobani’ ye geçmesi için Türk topraklarını açan CHP’ miydi? “Öcalan’ın olayları okuma kabiliyeti var, düşünceli ve hassasiyet sahibi…” cümleleri CHP Genel Başkan Yardımcısına mı ait; Hal böyle olunca da ‘Hayır’ cephesinde yer alan milyonlarca kişinin; “Evetçilere bakın ona göre karar verin” demeye hakları yok mudur? Ya da; Yenikapı Mitingi’nde yanınızda yer alan CHP değil de HDP ve terör örgütü mensupları mıydı?
*
İsteyen ‘evet’ der, isteyen ‘hayır’ der… Herkes safını seçmekte serbesttir. Hiç kimse, tercihinden ötürü, “şucu” ya da “bucu” diye yaftalanamaz. Türkiye sadece AKP’ ye oy verenlerden oluşmuyor. Hiç kimse bu ülkeye yüzde 50 muamelesi yapamaz…12 milyon ‘hayır’ oyu verecek Türk vatandaşını terör örgütleri ile yan yana göstermeye çalışmak ne vicdana ne de insanlığa sığar… Bu kadar kul hakkı ile öteki tarafa nasıl gidecekler?
*
Sorun, bugünkü ya da gelecekteki kişi ya da kişilerin “başkan” olması ya da olmaması değildir. Burada oylanacak olan Türkiye Cumhuriyeti’nin geleceğidir. Türkiye Cumhuriyeti’ nin Laik, Demokratik ve Hukuk Devleti olarak ilelebet payidar kalması için;
Parlamenter Sistemin değiştirilmesine; Ülkenin tapusunun tek bir kişiye verilmesine yani Tek Adam Rejimi’ne dolayısıyla da Başkanlık sistemine, her türlü ayrımcılığa ve ötekileştirmeye, etnik, dini ve mezhepsel bölücülüğe ve elbette terörün her türlüsüne; HAYIR! diyoruz.
Bizleri terör örgütleriyle yan yana gösterenlere hakkımızı helal etmiyor; onları Yüce Allah’ a havale ediyoruz…