Değirmenci açıklamasında, “Güneşin bu kavurucu sıcağında işine, ekmeğine sahip çıkmak için ter dökenler. Çocuklarına onurlu bir gelecek bırakmak için gecesini gündüzüne katanlar. Kapı kulu değil emekçi olduğunu haykıranlar. Grevsiz Toplu Sözleşme, Toplu Sözleşmesiz Sendika Olmaz diyenler. Türkiye kamu emekçileri mücadele tarihini “Haklar yasalardan önce gelir” “Hak Verilmez, mücadele ile alınır” diyerek ilmek ilmek yazanlar. Hak ve özgürlüklerine sahip çıkan kamu emekçileri olarak, KESK’liler olarak dün olduğu gibi bugünde Türkiye’nin dört bir yanında alanlarda, sokaklardayız” dedi.

Değirmenci açıklamasını şu şekilde sürdürdü:

“Ne yazık ki ülkemizde çok uzun süredir gecenin karanlığı hâkim.  Üstelik ülkeyi yönetenler attıkları her adımda üzerimize çöken karanlığı daha da zifiri hale getirmeye çalışıyor. Bugün yine böyle bir adım atıldı. Hükümet 6 milyonu aşkın kamu emekçisi ve emekliye, bizlere toplu sözleşme teklifini açıkladı. Buna göre hükümet bizlere altışar aylık dilimler halinde 2024 yılı için %15+ %10 maaş artışı, 2025 yılı için ise %6+ %5 maaş artışı teklif etmiştir.

Şaka gibi ama ne yazık ki gerçek.

İktidar Merkez Bankasının hedeflediği, ama her zamanki gibi tutmayacağı bugünden belli olan enflasyon oranlarının bile altındaki teklifi ile hepimizle açıkça alay etmiştir.

Üstelik hükümetin tırnak içinde teklifinde tüm kamu emekçilerinin ortak taleplerine ve 11 hizmet kolunun taleplerine dair tek cümle edilmemiştir. Tüm bunlar “müzakereler devam ediyor” denilip geçiştirilmiştir.

Günlerdir yapılan açıklamaları tüm kamuoyu takip ediyor.

Çalışma Bakanı haftalardır “müzakerelerimizin tüm tarafları memnun edecek şekilde hayırla sonuçlanacağını ümit ediyorum” açıklaması yapıyor.

Bizde buradan soruyoruz, bu teklifte 4 milyonu aşkın kamu emekçisini, 2 milyonu aşkın kamu emeklisini memnun edecek ne vardır?

İnsanca yaşamaya yetecek bir ücret artışı var mı? Yok.

Taban aylığımıza yansımayan 8.077 TL tutarındaki ilave seyyanen ödeneğe ilişkin bir adım var mı? Yok.

Barınma hakkı kapsamında konutu olmayan kamu emekçisine kira yardımı var mı? YOK.

Hangi ad altında olursa olsun emekli maaşlarımızı adeta kemiren, tüm ek ödemelerin taban aylığımıza, emekliliğimize yansıtılması var mı? Yok.

Büyümeden, refahtan pay var mı? Yok.

Yıllardır maaşlarımızı dilim dilim buharlaştıran Gelir Vergisi adaletsizliğine son verilmesi var mı? YOK

Ücretsiz servis, yemek, ulaşım taleplerine ilişkin bir adım var mı? Yok.

Vekil, ücretli, taşeron, sözleşmeli, İHS’li gibi farklı adlar altında sürdürülen güvencesiz istihdama son verilmesi, güvencesiz istihdam edilenlerin kadrolu-güvenceli istihdama geçirilmesi var mı? Yok

Kamu kurumlarında ücretsiz kreşler açılması, söz konusu kreşler açılıncaya kadar kreş yardımı verilmesi var mı? Yok.

Kayırmanın, torpilin kapısını sonuna kadar açtığını kabul ettiğiniz, seçim öncesi sözünü verdiğiniz mülakatın kaldırılması var mı? Yok.

Kadın kamu emekçilerine; çalışma yaşamında uygulanan, cinsiyetçiliğin, ayrımcılığın, mobbingin son bulması var mı? Yok

OHAL KHK’leri ile sorgusuz-sualsiz işinden ekmeğinden edilen kamu emekçilerinin görevine iadesi, 7 yıldır yaşadıkları zulme son verilmesi var mı? YOK.Bizim için en önemlisi Grev Hakkı İle Tamamlanmış Gerçek Toplu Sözleşme Sistemi, Demokratik Bir Çalışma Yasasına ilişkin tek bir cümle var mı? yine yok.

Çünkü aslında ortada bir toplu sözleşme teklifi yok.

Peki, ne var?

4 milyonu aşkın kamu emekçisini çalışırken daha fazla yoksullukla,

2,5 milyon emekliyi ise daha fazla sefaletle tehdit var.

Biz KESK olarak en başından beri kamu işvereni olan hükümetin, geçtiğimiz 6 dönem boyunca yaptığı gibi bu dönem de masaya, tutmayan enflasyon hedeflerini, TÜİK sahte enflasyon rakamlarını temel alan bir maaş artışı teklifi ile gelmesi durumunda üretimden gelen gücümüzü kullanacağımızı ilan ettik. 

Ne yazık ki hükümet bu kez bizi yanılttı.

Açıkçası biz bile bu kadarını tahmin etmiyorduk.

Enflasyon hedeflerinin bile altında artışları teklif diye sundu.

Biliyorsunuz, daha 18 gün önce Merkez Bankası %8,8 olan 2024 yılı enflasyon hedefini yaklaşık dört kat artırarak %33’e çıkardığını açıkladı.

Ama AKP manidar bir şekilde 23. yaşına girdiği 14 Ağustos’ta bize 2024 yılı için taban aylığımıza yansıtılmayan ilave seyyanen ödenek dahil toplamda %23 maaş artışı teklif ediyor.

Merkez Bankası 2025 yılı hedefini şimdiden %15’e çıkardı. Ama iktidar bize 2025 yılı için %11 artış teklif ediyor.

İktidarın enflasyon hedeflerini her sene revize adı altında artırdığı bir ülkede yaşıyoruz.

Çünkü orta vadeli planlarla, bütçelerle açıklanan enflasyon hedefleri hiç tutmuyor. İktidar her defasında “bu yıl enflasyon hedefimiz %5” diyor. Ama daha birkaç iyi içinde bu hedef ikiye, üçe katlanıyor.

Dört kişilik bir ailenin yoksulluk sınırı Temmuz 2023 itibari ile 38 bin TL’ye ulaşmıştır. Buna rağmen kamu işvereni 2 gün önce açıkladığı teklifi ile mevcutta 22 bin TL olan eşi çalışmayan, iki çocuklu en düşük kamu emekçisi maaşının (15/1 hizmetli) tam iki yıl sonra 30 bin 425 TL olmasını vaat ediyor. Yine bugün 20 bin 350 TL olan bekar, en düşük kamu emekçisi maaşının ise iki yıl sonra 28 bin 145 TL olmasını vaat ediyor.

Üstelik iki yıl sonrasına havale edilen bu rakamların içinde taban aylığımıza yansıtılmayan, dolayısıyla emekli aylıklarımıza yansıtılmayan ilave seyyanen ödenek tutarlarının olduğunu açıklıyor.

Birileri ise çıkmış hala “hükümetin teklifini revize etmesini bekliyoruz” diye dem vuruyor.

Bizleri bu kadar aşağılayan bir teklifi üç beş puan artırarak revize etmek mümkün değildir.

İktidarın kendi enflasyon hedeflerinin bile altında kalan, TÜİK’in sanal rakamlarına dayalı bu teklif bizim için yok hükmündedir.

Sevgili kamu emekçileri, sevgili emekliler

Kamu işvereni olan iktidarın toplu sözleşmeye ilişkin ilk teklifini hepiniz duydunuz, öğrendiniz. 

Yıllardır önümüze konulan bu tutmayan hedeflerin, suni TÜİK rakamlarına dayalı bir elin parmak sayısını geçmeyen yüzdelik artışların faturasını hepimiz maaşlarımızda her yıl daha fazla erime, daha fazla yoksullaşma, daha fazla güvencesiz hale getirilme ile ödedik. Ödemeye de devam ediyoruz.

Seçimden önce “en düşük memur maaşı 22 bin TL olacak, artışlar emekli maaşlarına da yansıtılacak” sözü verdiler.

Ancak verdikleri sözü arkadan dolanma yöntemleri ile tutmadılar. İlave seyyanen ödenek adı altında hepimizin yıllardır yaşadığı kayıpları daha da artıracak yeni bir maaş-ücrete rejimi getirdiler.

Bugün için ortalama 13 bin TL’lik bir tutarı emekli aylığı bağlama tutarımızdan düştüler.

Böylece emekli maaşlarımızın kısa vadede çalışırken aldığımız maaşın üçte birine uzun vade de ise beşte birine kadar düşeceği bir tuzak kurdular.

Ne yazık bizim dışımızda, KESK dışında diğer konfederasyonlar bu tuzağa dikkat çekmedi. Görmezden geldiler. Hala görmezden gelmeye devam ediyorlar.

Son bir ayda akaryakıt ve doğalgazda ÖTV artışı, hemen her şeyin KDV oranlarının artırılması, TL’nin döviz karşısında değer yitirmesi ile hızlanan zam kasırgası zincirleme bir şekilde iğneden ipliğe tüm ürünlere yansımaya devam ediyor. Bu durumda 2023 yılı için %58 olarak “güncellenen” enflasyon hedefi daha şimdiden kağıt üzerinde kalmıştır. Temmuz’da aldığımız maaş artışları bir ay geçmeden eridi.

Hepimize dayatılan bu yoksulluğa dur deme vakti gelmedi mi?

Temmuz maaş artışlarında en büyük darbe sizlere vuruldu. 12 milyon emekli gözlerinin içine baka baka aldatıldı.  Milyonlarca emekli kök aylığı 6 bin TL’nin altında kaldığı için %25’lik artıştan bile yararlanamadı, aylıkları bir kuruş bile artmadı.

Bu sefalete dur deme vakti gelmedi mi?

Bugün ya bizleri yok sayan bu yoksulluk, sefalet, güvencesizlik teklifine boyun eğeceğiz. Ya da hangi sendikaya üye olursak olalım kamu emekçisi ile emeklisi ile “hak verilmez mücadele ile alınır” diyerek ortak sorunlarımız, taleplerimiz için mücadeleyi yükselteceğiz.

Bizler sustukça, yetkimizi başkalarına teslim ettikçe başımıza nelerin geldiğini geçtiğimiz 6 toplu sözleşmede gördük.  Kamu işvereni olan hükümetin sesimize kulaklarını kapatamaması, üzerinde pazarlık yapılabilecek yeni ve gerçek bir teklif sunması bizlere bağlı. Bunun için KESK olarak hükümetin hepimize sefalet-yoksulluk ve güvencesizlik dayatan ilk teklifine karşı ilk uyarımızı yapıyoruz. Üretimden gelen gücümüzü kullanıyoruz. Bu daha başlangıç, mücadeleye devam diyoruz. Unutmayalım ki, mücadele edenler her zaman kazanamasa da kazananlar hep mücadele edenlerdir.

Türkiye’nin en büyük Fişek Fabrikası Çorum'da Türkiye’nin en büyük Fişek Fabrikası Çorum'da

Bizleri yıllardır siyasi iktidarın ve yine bu iktidarın Hakem Kurulunun iki dudağı arasından çıkacak kararlara mahkûm eden bu garabet sisteme karşı hangi sendikanın üyesi olursa olsun tüm kamu emekçilerini Yoksulluk Sınırı Üzerinde İnsanca Yaşamaya Yetecek Bir Ücret, Güvenceli İstihdam Demokratik Bir Çalışma Yaşamı, Grev Hakkı İle Tamamlanmış Gerçek Toplu Sözleşme Sistemi için her adımda omuz omuza vermeye davet ediyoruz. “