Dönmez, yeni mezun inşaat mühendislerine deneyim kazanmaları tavsiyesinde bulunarak, "Öncelikle şantiye tozu yutmaları ve mesleki tecrübe kazanmaları gerekiyor" dedi.
Başkan Mustafa Dönmez, konut alırken veya kiraya verirken önceliğin binanın sağlamlığı olduğunu vurguladı. Dönmez, "İyi bir yapı sağlam zeminde olur. Sağlam bir yapı iyi bir mimarıyla, mimari projeyle, iyi bir statik projeyle ve iyi bir denetimle olur. Bunlar aksarsa yapıya zarar verir" ifadelerini kullandı.
İnşaat Mühendisleri Odası Tokat Şube Başkanı Mustafa Dönmez, inşaatlarda metrekare birim fiyatları gün geçtikçe üzerine koyarak artmaya devam ettiğini ifade ederek, "Ne yazık ki. İnşaat sektöründe yaşanan fiyat artışı için dünya çapında gündeme gelen krizleri de baz almamız lazım" dedi.
İnşaat Mühendisleri Odası Tokat Şube Başkanı Mustafa Dönmez son dönmelerde İnşat Sektöründe yaşanan fiyat dalgalanmaları, İnşaat Mühendislerinin sorunları, bir daire alırken yâda kiralarken nelere dikkat edilmesi gerektiğini söyledi. Başkan Mustafa Dönmez yeni mezun olmuş genç inşaat mühendisleri içinde önce şantiye tozu yutmaları ve mesleki tecrübe kanmaları gerektiğini belirtti.
Son dönemlerde İnşaat sektöründe yaşanan ciddi fiyat artışları, boş konut bulunamaması, inşaat sektöründe yaşanan durgunluk, konut alırken nelere dikkat etmemiz gerektiği gibi konuları değerlendiren İnşaat Mühendisleri Odası Tokat Şube Başkanı Mustafa Dönmez önce binanın sağlamlığına bakılıp sonra konforu düşünülerek konut alınması yâda kiralanması gerektiğini ve herkesin ihtiyacına göre konut alması gerektiğini belirtti. Başkan Mustafa Dönmez’’İyi bir yapı sağlam zeminde olur. Sağlam bir yapı iyi bir mimarıyla, mimari projeyle, iyi bir statik projeyle ve iyi bir denetimle olur. Bunlar da aksayan unsur her zaman yapıya zarar verir. Asimetrik olan yapılardan olduğunca kaçmak lazım. İyi mimari, iyi statik proje ve iyi denetim. Yani bu unsurları bizim bir araya getirmemiz lazım. İyi mimari, iyi statik ve iyi yapı demektir. Depremde yaşadığımız sıkıntılar nezdinde çok büyük bir acı yaşadık. Bundan da iyi bir ders çıkarmamız gerekiyor. Yapılarımızın güvenliğiyle ilgili kesinlikle vatandaşlarımız tedbirlerini alsınlar. Konutlarının yenilenmesi için ellerinden geleni yapsınlar. Bunu yaparken de kulaktan dolma bilgilerle değil, yetkin inşaat mühendislerinden, yetkin mimar arkadaşlardan yardım alsınlar. Piyasada herhangi bir evrakı bilgisi olmayan arkadaşlarımız açıklama yapıyorlar bunlara kanaat göstermesinler. Odamızın telefonları her zaman sürekli açık. Daire alırken de dediğimiz gibi biraz süslemesine değil de yapının güvenliğine de bakmalarında fayda var. Daire alacakları müteahhitlerin kimlik bilgilerini, serüvenlerine bakmalarında fayda var. Projesinin, yapı denetiminin incelenmesinde fayda var ve bununla beraber artık dünya gerçeklerini kabul ederek de ihtiyacımıza yönelik adım atmakta fayda var’’dedi.
KONUT ALANLARI ARTARSA İNŞAAT FİYATLARINDA DÜŞÜŞ OLABİLİR
Mustafa Dönmez "İnşaat sektörü tabii ki ülkemizin lokomotifi. Aslında ana belirleyici unsur da diyebiliriz inşaat sektörüyle ilgili. Tabii fiyat pahalılığını nereden kaynaklanıyor? Şu anda devletimizin öngördüğü engelleyemeyen bir enflasyon var. Bu enflasyonda elbette inşaat sektörünün içerisinde derinden bir hissiyat veriyor. Burada demirinden, betonundan, işçilikten malzemeden her şey enflasyonla beraber maliyet olarak inşaat sektörüne yansıyor. Şimdi asgari maaşın artması, işçiliğin de artmasına sebep oluyor. Bu unsurların hepsi bir araya geldiği zaman ister istemez inşaatlarda metrekare birim fiyatları hem devlet nezdinde yayınlanan hem de özel sektördeki metrekare birim fiyatları gün geçtikçe üzerine koyarak artmaya devam ediyor ne yazık ki. İnşaat sektöründe yaşanan fiyat artışı için dünya çapında gündeme gelen krizleri de baz almamız lazım. Mesela altında artış var, ülke çapımızda döviz de artış var, ham madde eksiklikleri var. Bunlar gündeme geldikçe ister istemez arz talepten dolayı artış devam edecek gibi görünüyor. Ama nasıl bir iyileşme olur; çok daha fazla konut alanları gündeme gelir. Konut alanları arttıkça maliyet de geriye gelemezsek bile arsa fiyatında biraz azalma denk gelirse özel sektördeki inşaat satış fiyatlarında düşmede meydana gelebilir"ifadelerini kullandı.
DEPREMDEN SONRA BU AÇIĞIN HIZLI BİR ŞEKİLDE KAPANACAĞINA İNANIYORUM
Mustafa Dönmez "Asrın felaketini atlattı Türkiye! Tokat'ın da deprem bölgesine yakın olması o bölgeye yardım kısmında da Tokat'ımızın hem valilik nezdinde hem vatandaşlar olarak hem belediye nezdinde çok ciddi bir şekilde yardımlarımızı esirgemememizden dolayı o bölgeden Tokat'a da ciddi bir göç geldi. Bu vatandaşlarımızın göçleriyle tabii bir de mevcuttaki konutların da yetersiz sayısından dolayı hem kira artışına sebep verdi hem de daire bulamama durumuna doğru bir gidişat oldu. Ama neden bir daire bulamıyoruz? Son iki senede yaşadığımız hem pandemi hem küresel olarak yaşanan ekonomik krizin etkisiyle dairelerin yapım süresi uzadı ya da müteahhitler de parasını başka yerlerde kullanmak istedi, ya da inşaat yapmak isteyenler maliyetleri öngöremediklerinden bugün aldıklarını yarın aynı fiyata alamaz konuma geldiler. Bunlar da biraz inşaattan sektörün geri durmasına sebep oldu. Ama hem depremden sonra temel ihtiyaçtan hem de artık artış olmasa bile, fiyatların bir noktada gelmesi ticaretin dönmesine sebebiyet verdi. O yüzden hızlı bir şekilde bu açığın kapatılacağına inanıyorum ben"ifadelerine yer verdi.
SEÇİMDEN SONRA İNŞAAT SEKTÖRÜNDE CANLANMA OLACAKTIR
Mustafa Dönmez "Kentsel dönüşümü de ciddi anlamda özellikle Tokat nezdinde bir yola koymamız lazım. Çünkü hem imardaki olan arsalarımızın düzensizliğinden hem de mevcut yapıların şehrin merkezinde yer alması, herkesin şehrin merkezinde oturma isteği de çok fazla bizim halkımızda. O yüzden bizim merkezde olan kentsel dönüşümü hızlandırıp rezerv alanları oluşturarak konut ihtiyacını kısa zamanda giderebileceğimize inanıyoruz. Ama tabii ülke gerçeği Tokat'a da yansıyor. İnşaat sektöründeki pahalılıktan dolayı fiyatların da yukarıya çıkmasıyla beraber müteahhitlere sorduğumuz zaman da satış yapacak kişi bulamıyorlar. Vatandaşın da onu alabilecek kredi gücü olmadığı için aslında daireler var ama satışa düşen daire sayısında da bir azalma var. Sektörde daralma var ama bunun hani hem yaklaşık üç dört aydır yaşadığımız seçim süreci, hem büyük acı yaşadığımız depremden dolayı devletimiz de bu konulara biraz eğilemedi diyelim ama ben seçimler sona erdikten sonra nasıl sonuçlanacağı kenara koyarak bu hızın inşaat sektörünün tekrar canlanacağına inanıyorum"şeklinde konuştu.
HERKES İHTİYACINA GÖRE KONUT ALMALI
Mustafa Dönmez" İnşaat sektörü nüfusla oranltılı bir sektördür. Ülkemiz büyümeye devam eden bir ülke. Yani nüfus artışımız çoğu Avrupa ülkelerinden oldukça üst düzeyde. Ve aile yapımız da gittikçe artık insanlar iç içe oturmayı istemiyorlar, evden ayrılmalar da gündeme geliyor. Bundan dolayı da daire ihtiyacı hiçbir şekilde azalmıyor. Gün geçtikçe daire ihtiyacı gündeme geliyor. O yüzden inşaat sektöründe duraksamalar olabilir, yavaşlamalar olabilir ama ihtiyaç hiçbir zaman geride kalmaz. Yani ihtiyaç sürekli vardır, faaliyeti sürekli devam eder. Hepimiz büyük daire, küçük daire, bir artı bir, iki artı bir, üç artı bir. Biraz bunun aslında hem inşaat sektöründe yer alan firmaların hem de ev ihtiyacı olan ihtiyacı olan kişilerin de bu yönelimlerini doğru belirlemesi lazım. Karı koca yaşayan bir aile 2+1'i tercih etmeleri ya da iki artı sıfır diye tercih etmeleri lazım. Ki o konutlardan araziye daha fazla daire yapabiliyoruz. Ama büyük daire yaptığımız zaman arazilere daha az konut yapıyoruz. Yani buradan biraz daha ihtiyaca yönelik artık inşaat firmalarımızın ve vatandaşlarınız da ihtiyaca yönelik doğru konut almalı. Karı kocanın dört artı bir daire alması lüks. Yani hem fiyat anlamında lüks hem yaşam anlamında lüks ama işte bu meraklılar, bu istekleri de doğru revize etmek lazım. Hem vatandaşın nasıl bir daire almasını kafasında iyi oturtturması, ihtiyacını belirlemesi hem de müteahhit sektörünün de bu ihtiyaçlara karşılık verecek şekilde olması gerekiyor"ifadelerini kullandı.
VATANDAŞLARIMIZ HIZLI BİR ŞEKİLDE YAPI STOĞUNU KONTROL ETTİRMELİDİR
Mustafa Dönmez"Tokat'ta ve Türkiye genelinde de kriterimiz 2000 öncesi yapılar. Yani 1970,1980,1990. 1990'larda yapılan yapılar zaten ister istemez revize oluyor da burada esas önemli olan nokta 2000 yılından önceki yapıların öyle ya da bu şekilde bir raporlanması gerekiyor bu şart yani çoğu İstanbul'da devam ediyor, Ankara'da devam ediyor. Büyük şehirlerin tamamında devam ediyor. 2000 yılı öncesi yapılarımızı kesinlikle bir değerlendirmemiz lazım. Yani bu şu anlama da gelmiyor. Iki bin yılı öncesi yapıların tamamı yıkılmalıdır anlamına da gelmiyor ama kesinlikle raporlanması durumuna bakılması gerekiyor. Yani bunun bölgesel olarak değil de yapı olarak incelemekte her zaman fayda var. Türkiye'de 2002 yılından itibaren yapı denetim sistemi geldi. Ama bu pilot bölgelere ayrıldı. Yani ilk önce on tane büyükşehirde yapıldı. 2011 itibariyle de 81 ilde yapı denetim sistemi gündeme geldi. Yani faaliyete başladı 1 Ocak 2011 yılında itibaren. Şimdi denetim bir proje ofisinde, projeler çiziliyor. Yapı denetim firmalarında da bu projelerin öncelikle kontrolleri yapılıyor. Proje de çok önemli faktör. Yani şu şekilde değil yapının sadece düzgün yapılması yetmiyor. Betonunun zeminin düzgün yapılması önemli ama projesinin de çok iyi yapılması gerekmekte. Müteahhitlerimizin ya da kendisi özel bina yaptıracak arkadaşlar ama her zaman öncelikle tecrübeli mühendis ve mimar arkadaşlarını seçmeleri gerek yani kaliteli proje üretilmesinden başlanıyor esas olan. Kaliteli projenin üretimini aşamasında yapı denetimlerini kontrolü geliyor. Yapı denetimler artık hem projeleri kontrol ediyor, hem de uygulamayı kontrol ediyor. Bir depremde oluyor, ya da bir teknoloji gelişiyor. Buradaki eksiklikler fark ediliyor. Güncelleme geliyor. Biz mesela 2002 deprem yönetmeliğinden beş yıl sonra 2007 ve 2018 deprem yönetmeliği yayınlandı. Şu anda çizilen projeler yani 2018 yılından sonra çizilen projeler ve yapılan binaların hepsi en son Deprem Yönetmeliği'ne uygun şekilde yapılıyor. Şimdi deprem bölgesinde de yıkılan yapılara bakıyoruz. Yani can kaybı olan yapıları söyleyeyim yüzde iki oranında denetime tabii yapılarda yıkılma var. Aslında biz denetim demek ki düzgün yapıyoruz. Burada en önemli sıkıntı yapı stoğu. Yapı stoğunun kesinlikle belediyelerimizin, devletimizin ya da vatandaşlarımızın kendi imkanlarıyla Yapı stoklarını hızlı bir şekilde kontrol ettirmeleri ve bunlarla ilgili önlemler alınmaya kendilerini teşvik etmeleri gerekiyor. Şimdi teşvikte neler var mesela yenilemede? Bir yapının tecrübeli bir inşaat mühendisliğinin odamıza kayıtlı bir inşaat mühendisi incelenmesi sonucu projesine uygun yapılmış mı? Projesine uygun yapıldıysa betonun gerekli kalitede dökülmüş mü dökülmemiş mi? Bunlar basit usulden kontrol edilebilecek bir şeyler.Basit usulde kontrolü de şayet bakıldı ciddi bir şey görüldüyse bu sefer yapıyı hemen yıkmanıza da gerek yok. Basit bir şekilde güçlendirmeyle de bu kurtulabilir bu yapı. Güçlendirmeyle kurtarılmayacak yapıda artık yıkım mevzuya geliyor"ifadelerine yer verdi.
ÖNCE SAĞLAM BİR BİNA OLMALI SONRA KONFORU DÜŞÜNÜLMELİ
Mustafa Dönmez, "Mühendislik ilkesi yapının ayakta kalmasıyla ilgilidir. Yapının süsü bizimle ilgili bir konu değildir. Biz önce yapının ayakta kalabilmesi, gerçekten projesine uygun beton ve demir kullanılmış mı? Bu beton ve demir kontrol edilmiş mi? Yerinde imalat düzgün yapılmış mı? Birinci aşama bu. İkinci aşama artık konfora giriyor konforda tercih meselesidir. Yani akıllı evleri tercih eden olabilir, işte panjurundan tutun da, elektronik sistemine kadar da, klima sistemiydi, aklınıza geliyorsa bunlar aslında yapının tamamen konforuyla ilgili unsurlardır. Yani mühendislikte de zaten şu vardır. Üç E kanun denilen basit bir kanun vardır yani Emniyet, ekonomi estetik. Bir mühendis için estetik en son gelen kalemdir. Biz önce emniyeti, emniyeti de en ekonomik şekilde nasıl yapabileceğimizi, ondan sonra da yapının estetiğine bakarız. Ama ülkemizi son yıllarda daire alanlar da vatandaşlar da kullanılan seramiğinin cinsine, dairenin yüksekliğine, penceresinin büyüklüğüne, küçüklüğüne bakarak daire alma yoluna gitti. Türkiye gelişti geliştiği için de tabii ki hepimiz konforlu, güzel bir evlerde oturalım, pencerelerimiz büyük olsun, işte panjur sistemlerimiz olsun, akıllı evlerimiz olsun, klima sistemleri, ısıtma sistemleri, her şey dört dörtlük hava ama bizim için esas önemli olan yapının ayakta kalabilmesi. Yani vatandaşımız artık daire alırken hangi deprem yönetmeliğine göre yapılmış, yapı denetim kontrolleri yerinde yapılmış mı, yapılmamış mı? daha sonrasında acaba inşaat uzun süreli mi sürmüş? Yani karkas haliyle beklemiş mi? Beklememiş mi? Bu noktalar araştırması lazım. Yapının en temelden sağlam çıkması, vatandaşımız artık demirini, betonunu, yapısını sorgulasın öncelikle. Daha sonra tabii ki konforuna baksın. Aslında sağlamlığına ekstra para versin. Konforu zaten bir türlü evin içine girdikten sonra da düzeltebilirsiniz’’şeklinde konuştu.
İNŞAAT MÜHENDİSLERİ ÖNCE ŞANTİYE TOZU YUTMALIDIR
Mustafa Dönmez ‘’İnşaat mühendisleri en aktif olan meslek grubu. Bu aktifliğin içerisinde de bir depremden sonra da bu arkadaşlarımız bu kadar sorun yaşıyorsa demek ki bizim mesleğimiz aslında inşaat sektöründeki en önemli meslek, en önemli grup. En önemli mühendislik yani inşaat mühendisliği. Deprem açısından baktığımız zaman en önemli tabii biz diğer mühendislik ve mimarlıkla da iç içe olmak zorundayız. Yani şu şekilde bir yapı sadece işlem mühendisi iyi mimari projeye entegre yapılmış inşaat statik projeyle gündeme gelebiliyor. Yani burada da şimdi bizim sektörümüzde sıkıntılarımız nedir? Bir mesela odamızın başlattığı biz programımız var bizim. Her şantiye bir inşaat mühendisi şeklinde. Şu anda bir inşaat mühendisi beş tane inşaata bakabiliyor kanun hükmünde. Ama bir inşaat biri bitip biri başlamıyor. Ya da birinde beton varken sen dur beton dökmeden diğer inşaata gidebileceğim deme şansın da yok. O yüzden biz yıllardır her şantiyeye bir tane inşaat mühendisi olmasını tam zamanlı bir inşaat mühendisinin burada olması hem yapının daha güvenli hale gelmesini hem de mesleki açıdan gerekli. Şimdi bir de geçim şimdi bizim yaklaşık üç yüz tane üyemiz var Tokat'ta. Bu üç yüz üyenin kamuda çalışanlar var özel sektörde maaşlı olarak çalışan ama serbest olarak çalışan arkadaşlar sayımız da çok fazla kendi ofisi olanlar. Şimdi her şantiyede bir inşaat mühendisi olsun. Yani kadrolu olmuş anlamına geliyor. Hem de kendi ofisinde de takip edebileceği anlamayı. Bu maddi olarak da arkadaşlarımıza atacak. Şimdi maddi ihtiyacı olmayan bir kişi, inşaatı daha iyi kontrol edecek. Daha da vaktini geçirecek. O yüzden yani şu anda biz En zor görevi yapmamıza rağmen en eskiden sektör kısmındayız. Şu anda. Yani yapı denetimlerde on tane iş yapmayan siz çalışıyorsa üç tane elektrik mühendisi çalışıyor mesela. Bu konuları da gündeme aldığımız zaman İnşaat Mühendisleri çok çalışan, az kazanan ve en çok sorumluluğu alan kısımda yer alıyor. Teknolojiyi yakalamak zorundayız. Hem sorumluluğumuz çok fazla. Hem kendimizi yenilemek zorundayız ve hani can güvenliğinin nezdinde çalışan bir sektörüz. O yüzden yani mühendislik okumak çok zevklidir ama mühendislik okumakla mühendis oldum dememesi lazım arkadaşlar. Yani sektörde beş yılını geçirmeyen bir arkadaşımız gerçekten mühendis olduğunu düşünmeli. Şantiye tozunu yutsun önce bir. Meslek erbaplarıyla bir arada olsun. Çalışmaktan, kendilerini geriye almamaları lazım. Belli bir çizgide kalarak bu sektörde tutunamazsınız. Mezun olan arkadaşlarımız da ha deyince ben bu işi yapacağım kafasında da olmaması lazım. Onların da kendilerini geliştirmesi, kendilerini geliştirmek yolunda tecrübe kazanabilecekleri işlerde çalışması ya da ona tecrübe sağlayacak büyüklerimizi tanımaları lazım. Çok zeki bir öğrenci olabilirsin kafan çok iyi çalışıyor olabilir kaba tabirle ama tecrübeyi kazanmadıktan sonra geri durmalarında fayda var. Çünkü sorumluluk çok fazla. Sorumluluğu çok fazla olan bir sektörde tecrüben olmadığı zaman yaptığın hata senin önce mal sonra can kaybına sebep oluyor. Yani o yüzden çok temkinli olması lazım. Mezun arkadaşlarımızın da çok temkinli olması lazım. Her arkadaşımızın da ben mühendisim ben inşaat mühendisiyim derken düşünmeleri lazım. Ya da bir proje çizerken bir projenin altına imza atarken, bir şantiyenin denetimine imza atarken düşünmeleri lazım. Her şeyini yani kendi canını düşünmüyorsa oradaki oturan vatandaşlarımızın canını düşünmesi lazım. Buradaki sadece can değil yani milli serveti düşünmeleri lazım. Daire alanlarının hakkını düşünmeleri lazım’’ifadelerine yer verdi.
Haber Merkezi