Yoğun bir katılımın gözlendiği basın açıklaması teşrik tekbirleri ile başladı.

Çorum İHH Yönetim Kurulu Üyesi Hafız Yusuf Demirel’in Kur’anı Kerim tilavetinin ardından, topluluk adına basın açıklamasını Çorum Genç İHH Başkanı Furkan Şentürk yaptı. Daha sonra TÜGVA Çorum Başkanı Bahadır Kıyıklık bir konuşma yaptı.

İHH Kudüs basın açıklamalarını Türkiye’de eş zamanlı olarak tüm illerde gerçekleştirdi.

Çorum Genç İHH Başkanı Furkan Şentürk şunları söyledi:

Mescid-i Aksa, bir Ramazan ayında daha İsrail tehlikesi altında. Kudüs’e saldırıyorlar, Müslümanları öldürüyorlar, kadın ve çocukları yaralıyorlar. Kudüs’ün sokaklarında ve Mescid-i Aksa’da kurşun sıkıp bomba atıyorlar.

İsrail’in Kudüs’ün Yahudileştirilmesi kapsamında Mescid-i Aksa’ya saldırması tamamen yasa dışıdır. İsrail sistematik şekilde Filistinlileri bölgeden uzaklaştırarak, burada bir Yahudi mabedi inşa etmek istemektedir. Sistematik saldırılar İsrail’in geçmiş politikalarının bir parçasıdır. Filistinliler hâlâ Nekbe’yi yaşamaya devam etmektedir. Bu felakete son verilmesi gerekmektedir.

 “MESCİD-İ AKSA’YA SALDIRI GERÇEKLEŞTİRİLİYOR”

İsrail, Mescid-i Aksa’ya baskın yapmasının ardından orada ibadet halinde bulunan Filistinli kadınlara yönelik büyük bir saldırı girişiminde bulundu. Bu hunharca saldırı, İsrail’in bölgeye uygulamış olduğu sistematik saldırıların bir neticesidir ve Filistinli her kesimin hedef alındığının göstergesidir. Kadın hakları konusunda sık sık dünya kamuoyuna mesaj veren İsrail; bu perdenin ardındaki iki yüzlü tavrı bir kez daha göstermiştir. İsrail; kadın, çocuk, yaşlı demeksizin herkesi hedef almaktadır.

İsrail, iç siyasetindeki sıkışmanın ve problemlerin neticelerinden biri olarak, Mescid-i Aksa’ya saldırı gerçekleştiriliyor. Saldırılardan dolayı Filistinlilerin ibadet ve yaşama hakları İsrail tarafından ellerinden alınmaktadır. İsrailli siyasetçiler, tapınak gruplarına destek vererek Mescid-i Aksa’ya yapılan saldırılara öncülük etmektedirler. İsrailin kendi içindeki anlaşmazlıklar ve çatışmaların son dönemde artması, Filistinlilere yönelik saldırıların da artmasına yol açmıştır. İsrail, bu saldırılar ile odak değiştirmek istemektedir. Tarihindeki en büyük protestoları yaşayan İsrail, Mescid-i Aksa’yı ve Müslümanları hedef alarak gündemi değiştirmek istemektedir.

24 Kasım 2024 son depremler: Tunceli, Hatay, Denizli sarsıntı detayları! Ne zaman nerede deprem oldu? 24 Kasım 2024 son depremler: Tunceli, Hatay, Denizli sarsıntı detayları! Ne zaman nerede deprem oldu?

6-12 Nisan tarihleri arasına denk gelen Pesah Bayramı dolayısıyla Tapınak grupları uzun zamandır hazırlıklarını gerçekleştirdiler. Kurban kesme faaliyetini de barındıran Pesah için Siyonist gruplar, kurban ile Kudüs sokaklarında dolaşan ya da Aksa’da kurban adayabilenlere para ödülü verecekler. Tapınak grupları, her sene Pesah döneminde kurban faaliyeti için Mescid-i Aksa’ya biraz daha yaklaşmaktadırlar. Bu durumun önüne geçilmezse, yakında Yahudi gruplar toplu olarak Mescid-i Aksa’da kurban girişiminde bulunacaktır.

FİLİSTİNLİLER SALDIRIYA UĞRUYOR

İşgal, ribatın Mescid-i Aksa'daki köklerini kazımak ve böylece Yahudileştirme gündemini orada kararlı bir şekilde empoze etmek için tüm gücüyle ilerliyor. İtikâfta bulunan Filistinliler saldırıya uğruyor, tutuklanıyor ve ibadet etmesi engelleniyor. İsrail’in gece Mescid-i Aksa’ya yaptığı saldırılar neticesinde, yüzlerce murabıt İsrail tarafından gözaltına alındı. Yirmili yaşlardan yetmiş yaşlarına kadar olan bu insanlar; her gün Mescid-i Aksa'ya geliyor, Kubbe-i Sahra'nın avlusunda buluşuyor, dua ediyor ve okumalar yapıyor. Murabıtlar, yer yer İsrail şiddetine maruz kalmakta, tutuklanmakta ve Mescid-i Aksa'dan uzaklaştırılmaktadır.

İsrail, murabıtları yıldırmak amacıyla gözaltı, uzaklaştırma kararı, Batı Şeria veya Batı Kudüs'e giriş yasağı gibi uygulamalarda bulunmaktadır. Bu baskılar yalnızca murabıtlarla sınırlı kalmayıp, onların ailesini de etkilemektedir. Kudüs’ü savunanlar uzaklaştırılıyor. Kudüs’ü hem maddi hem de manevi olarak asla yalnızlığına terk edemeyiz ve etmeyeceğiz.

Kudüs sehrinin 14 asırdan bu yana Müslümanların gönlünde büyük bir yeri vardır. İlk kıble ve üçüncü Harem-i Şerif olmasının yanı sıra, Peygamber Efendimiz'in bir gece Mescid-i Haram'dan kendisine yürütüldüğü, peygamberlere imamet ettiği ve miraca yükseldiği yerdir.

Bu hadiseler, tarihin seyrinde büyük bir tesiri olan mübarek toprakların bir parçası olması hasebiyle Mescid-i Aksa'nın kutsiyetini ve Kudūs'ün ehemmiyetini vurgulamaya yeterlidir.

HEP BERABER İSRAİL’E DERS VERELİM

 Kudüs, “dönemsel ve konjonktürel heyecanlar"a kurban edilemeyecek kadar önemli ve özel bir yerdir. Sadece saldırı ve ihlaller söz konusu olduğunda onu hatırlamak, diğer zamanlardaysa yeniden kendi haline terk etmek, Müslümanlara yakışacak bir hâl değildir. Kudüs'e olan ilgimizi hayatımızın bir parçası haline getirmeliyiz.

İşgali asla ve asla normalleştirmemeliyiz. İşgalin bütün ağırlığına rağmen yapılabilecek çok fazla şeyimiz var. İslam dünyasının birlik ve beraberlik içinde hareket etmesi, yapılacakların en başında geliyor. Türkiye, Kudüs ve Filistin'le ilgili inisiyatif alma noktasında en önemli ülkelerden biri. Resmi ya da sivil yollardan gayretlerin verildiği bu topraklarda, Filistin artık toplum ve siyaset üstü bir konu haline gelmiştir. Ancak problemin büyüklüğü nedeniyle, yapılan çalışmalarda ve izlenilen güzergahta gayreti arttırmalıyız. İsrail’in Türkiye üzerindeki planlarını geçmişten dersler çıkararak düşünmeli ve İsrail ile normalleşmenin, bu Ramazan yeniden görüldüğü üzere faydadan çok zarar getirdiğini idrak etmeliyiz.

Kudüs her zaman "temel meselemiz" olarak kalacak. Tarihin de coğrafyanın da kilidi Kudüs. Konunun ihmale gelir tarafı yok. Yaşananlardan dersler çıkarmalı ve Kudüs’ün yarınında da Müslüman kimliğinin kalması adına tüm dünyayı harekete geçirmeliyiz.

Bugün Kudüs gençliği İsrail'e karşı büyük bir varoluş mücadelesi veriyor. Her türlü engellemeler ve baskılamalara rağmen, gençler akın akın Mescid-i Aksa’ya doğru gitmekte. Bu mücadele sadece Kudüs gençlerinin mücadelesi değil; bizlerin de mücadelesidir. Filistinli gençlerin direnişini ve mücadelesini bizler de burada sürdürmeliyiz.

Mescid-i Aksa’nın muhafazası ve Kudüs’ün geleceği için İsrail’e karşı olmalıyız. Mescid-i Aksa saldırı altında. Çok geç kalmadan bütün Müslümanlar birleşmeli ve harekete geçmeliyiz.

İşgalci İsrail, Kudüs'e, Mescid-i Aksa’ya ve kutsallarımıza bu Ramazan da vahşice saldırmaya devam ediyor. Mescid-i Aksa'nın, Kudüs'ün ve Filistin'in özgürlüğü, Siyonist zulmün ve işgalin sona ermesi için yapılan tüm eylemleri desteklemek hepimizin görevidir.

Buradan kanaat önderleri, sivil toplum kuruluşları, islam liderleri, vicdan sahiplerine çağrıda bulunuyoruz. Bir araya gelin ve İsrail’in planlarını hep beraber bozalım! Bütün tabelaları bırakalım. Onlar sadece kimlik. Tabelamız Mescid-i Aksa’dır, tabelamız Kabe’dir, tabelamız insandır, tabelamız adalettir, tabelamız mazlumdur. Haydi seferber olalım. Teyakkuzda olalım. Meydanlara inelim. Hep beraber İsrail’e ders verelim.

MÜSLÜMANLARIN HARİM-İ NAMUSUNA EL UZATILMIŞTIR

Tügva Çorum Başkanı Bahadır Kıyıklık ise, Kudüs ve Mescid-i Aksa sahipsiz değildir! Rahmet iklimiyle yoğrulduğumuz bu günlerde; terör devleti İsrail, her Ramazan ayında yaptığı gibi yine kutlu beldemiz Kudüs ve kutsal mabedimiz Mescid-i Aksa’ya alçakça saldırmıştır. Kudüs 1917 yılından beri Siyonizm işgali altında. 21. yüzyılda modernizm adı altında yaşadığımız bir çağda; temel hak ve hürriyetlerimiz, inancımız ve manevi değerlerimiz kısıtlanmaya çalışılmaktadır. Kısacası “İnsan Hakları” açıkça ihlal edilmektedir. İsrail polisi işgal altındaki Doğu Kudüs'te, Mescid-i Aksa'ya düzenlediği baskında Kıble Mescidi'ne sığınanlara ses bombası ve kauçuk kaplı mermilerle müdahale etmiştir. Buradaki Müslümanları coplarla vahşice darbetmiş, bazı Filistinlileri gözaltına almıştır” dedi

Kıyılklık, “Ramazan-ı Şeriften günler önce aşkla ve şevkle hazırlanan, bu ayın maneviyatıyla Mescid-i Aksanın maneviyatının buluşturulduğu bu mübarek günlerde, Duaların yükseldiği, tekbirlerin göklere ulaştığı, ayet-i kerimelerin okunduğu, kalplerin zikirlerle aydınlandığı saatlerde, zalimler durmamış, kirli planlarını devreye sokarak Müslümanların harim-i namusuna el uzatmıştır. Kuranı kerimler yerlere atılmış, Müslüman kadınların örtüleri kana bulanmış, kendini savunan erkekler yerlerde tekmelenerek tutuklanmıştır. Kardeşlerimizin bu baskın anına dair paylaştıkları video ve fotoğrafları içimiz yanarak gördük, seyrettik. Buna karşı da dünya medyası susmakta, Müslümanların sesi kesilmeye çalışılmaktadır. Hangi vicdan böyle bir zulüm karşısında susabilir? Hangi ahlak bu şiddeti meşru görebilir? Ancak bizler bu zulme, bu şiddete, bu korkutma ve sindirme girişimine karşı susmayacağız. İsrail bir terör devletidir. Müslüman kardeşlerimize ve kutsal değerlerimize karşı yapılan bu vahşice saldırılar ancak İsrail gibi alçak, elindeki silahtan güç alarak kendini devlet sanan korkak bir topluluk tarafından sergilenebilecek bir tutumdur. Kudüs; Müslümanlar için bir varoluş meselesi, istiklal ve istikbal mücadelesidir! Filistin yalnız değildir! Türkiye Gençlik Vakfı 81 il’deki bütün teşkilatlarıyla Kudüs’teki kardeşlerinin yanındadır. Her daim kalbimiz Mescid-i Aksa ile birlikte atmaktadır. Kudüs kırmızı çizgimizdir. Mescidi Aksa özgürlüğüne kavuşacaktır. Bugün buradan Ayasofya’da yakılan diriliş ateşinin, Mescid-i Aksa’nın da özgürlüğe kavuşmasının habercisi olduğunu tekrar haykırıyoruz!  Dokundurtmayız! Dokundurtmayacağız!” ifadelerine yer verdi.

Hafız Yusuf Demirel’in yaptığı dua ile program sona erdi.

Haber Merkezi