Milliyet gazetesi genel yayın yönetmeni Abdi İpekçi 1 Şubat 1979’da aracında suikasta uğradı… İpekçi’nin katili olan Mehmet Ali Ağca yakalanarak suçunu itiraf etmiş, ona yardım etmekle suçlanan Oral Çelik ise cinayetin ardından Avrupa’ya kaçmıştı. Cinayetten 16 yıl sonra ortaya çıkan sürpriz tanık Abdullah Yavuz gördüklerini detaylandırarak ifade verdi. Ancak devletten tam koruma talep etmesine rağmen bu gerçekleşmeyince mahkemede sanığı teşhis edemediğini söyledi. Beraat eden Oral Çelik, yaşamına devam etti. Evlendi, hatta kitap bile yazdı. Ve Abdi İpekçi cinayeti tam olarak aydınlatılamadan tarihteki yerini aldı.
Eski özel harekat polisi Ayhan Çarkın, 1996 yılındaki Susurluk kazasının ardından yaptığı itirafta yaklaşık 1000 kişiyi öldürdüğünü söyledi. Öldürülen eski özel harekat polisi Oğuz Yorulmaz’ın annesi Nurhan Yorulmaz, oğlunun kendisine 100’e yakın kişiyi öldürdüğünü anlattığını söyledi. Hem Ayhan Çarkın hem de Oğuz Yorulmaz kullanıldıklarını düşündüklerini söylemişlerdi. Her ikisi de tetikçiydiler ve kendilerine söylenenle gerçek örtüşmüyordu. Devletin menfaati için yaptıklarını düşündükleri şeyin, bir grup insanın güç ve zenginliğine hizmet ettiğine kanaat getirmişlerdi.
Susurluk kazasının ardından geriye kirli ilişkiler, tam olarak aydınlatılamayan dosyalar kaldı. Dokunulamayan siyasetçilerin, devletin içine sızan suç örgütleriyle temasının neticesinde elde ettikleri güç ve zenginlik ülkenin kaderini belirledi.
Yıllar sonra geldiğimiz nokta yine siyasetçi, mafya, tarikat ilişkilerinin neticesinde ortaya dökülen pislikler…
Sedat Peker’in internet ortamında yaptığı ifşalar Türkiye’yi sarsmakla kalmadı, tüm dünyada ses getirdi. Çürümüş yargı, satılık gazeteciler, kirli siyasetçilerin suç örgütleriyle nasıl iş birliği yaptığını anlatan Peker, sığındığı ülkeden sosyal medya hesabını kullanarak suçlamalarına devam ediyor. Kıbrıs’ta Kutlu Adalı cinayeti, Mersin Limanı’na gemilerle sokulan uyuşturucu, yasadışı olarak zenginlerin mallarına çökülmesi, FETÖ borsası, kara para aklama, şantaj, dolandırıcılık…
O bir itirafçı… Sedat Peker geçmişte gazete basmak, toplumda kaos yaratmak için tehditte bulunmak gibi kendisinin karıştığı bir takım suçları itiraf ederken, ilişkide olduğunu iddia ettiği kişileri de ifşa ediyor. Ortaya attığı iddialar toplumun dinamiklerini derinden etkiliyor: Zengin-yandaş iş adamlarının “çökme” yoluyla elde ettikleri servetleri ortaya dökülüyor. İddia o ki; sonradan görme zenginler, hem yalaka basını yemlemiş, hem de kimi siyasetçileri kafa-kola alarak tam bir saadet zinciri kurmuşlardı.
Bu da yetmezmiş gibi kepazeliğin boyutu muhalefete kadar uzanıyordu… Konu artık özel yaşamı aşıyor, siyasetçilere kadın pazarlamaya kadar geliyordu…
Tüm bunlar göz önüne alındığında, ülkemizde topyekun bir temiz eller operasyonuna başlanması şart görünüyor. Mevcut siyesi kadrolar tümüyle el değiştirilmeli, siyasetçi yaşı düşmeli ve Cumhuriyet tarihimizde yepyeni bir sayfa açılmalıdır.
Pandemiyle beraber derinleşen ekonomik kriz nedeniyle Türkiye’de onlarca kişi intihar ederken, zenginlerin dudak uçuklatan lüks yaşamına tanık oluyoruz. Dini kullanarak zenginleşen kitlenin, fakir halka ne olduğuna aldırmadan ve adaleti ezerek her yerde söz sahibi olduklarını görüyoruz. Ne adalet kaldı, ne dürüstlük, ne vicdan… Bu boyutta bir yozlaşmayı, bu toplumdan temizlemek için çok uzun zaman gerekecek. Ve daha başlamadık bile…