Zaman zaman duyduğumuz, mahkûmlar için kullanılan, adına türküler, şarkılar, şiirler söylenen ‘kader mahkûmları’ deyimi vardır. Ancak bu deyim, suç işlenmediği halde yanlışlık sonucu ceza çekmek zorunda kalan insanlar için kullanıldığında gerçek anlamını bulur. Bunun da örneklerini ara sıra çevremizde görürüz. Şöyle ki, kavga eden iki kişiyi insaniyet adına ayırmaya çalışırken veya trafikte hiç akılda yokken üzerine saldıran magandalardan kurtulayım derken vb. kendini cinayetin içinde bulabilir. Özgürlük varsa adil savunma mutlaka olmalıdır. Yoksa cennet dünya, mazlumlara cehennem olur. Hesap ahirete kalır. Anadolu tabiri ile ‘’boynuzsuz koyun boynuzlu koyundan hakkını alır’’
Kader: Ezelden ebede iyi – kötü meydana gelecek bütün olayların Allah katında bilinmesidir. Teşbihte hata olmasın, iki kişi sınamada film seyrederken, rolü gereği kaleden aşağı atlayan oyuncuya, filmi ilk seyreden ‘’Eyvah adam ölecek!’’ derken, daha önceden seyretmiş arkadaşı ‘’Hayır ölmeyecek’’ diyerek sahnenin yorumunu yapar. Kaderi bu şekilde tasavvur edebiliriz.
Kaza: Allah’ın ezelde takdir ettiği şeylerin zamanı gelince bu takdire uygun olarak yaratmasıdır. İnsan bu irade ile iyilik etmeyi seçer ve emeğini bu noktaya sarf ederse Allah iyiliği yaratır. Yok, eğer tersi noktasında çaba sarf ederse kötülüğü yaratır. ‘’Hayır ve şer Allah’tandır’’ sözünün esprisi burada yatar. Yani şey insanda biter.
Mesela kaderi olduğu için cinayet işlediğini iddia eden bir insan, aynı suçu çocuğu için bir başkası işlediğinde hiç kaderi aklına getirir mi? Arkadaş sen kader mahkûmusun ve dolaysıyla masumsun diyebilir mi? Elbette diyemez.
‘’Dün önemlidir ama bugün, yarın daha önemlidir’’ sırrınca bilerek veya bilmeyerek suç işleyen ve bedelini hapishane de ödemek zorunda kalanlar dünden gerekli dersi almalı, bugünü en iyi şekilde yaşamalı, bir daha aynı hataya düşmemelidir. Dolayısıyla yarın gıpta ile bakılan insanların arasında olabilmelidir. Bir taraftan başına gelenlerden gerekli dersi alıp düzene girenleri görürken, diğer taraftan hiç ders almayıp aynı karanlık işlere devam edenlere ve cezaevi duvarına toslayanlara şahit oluruz. Hâlbuki devlet şefkatli elini her daim gösterir. İş noktasında bile öncelik sağlar. (35 sene önce köyde görev yaparken, cezaevinde yatan genç birine faydam dokunsun diye bu noktada duygusal bir mektup yazmıştım. Lakin hiç ders almadı ve daha büyükleri başına geldi)
Vesselam Allah korktuklarımızdan emin, umduklarımıza ise nail eylesin.
KADER MAHKÛMU
Öfkesi sabrına galip geldi
Allah’ta ecelini eline verdi
Hiç hesapta yok iken hapse girdi
Artık aklını başına al, kader mahkûmu
Hapisten çıkınca, sakın unutma bunu!
Bak, dost dediklerin bir bir ayrıldılar
Arada bir akrabaların hal hatır sorar
Eşin ağlar, çocukların mahzun durar
Artık aklını başına al, kader mahkûmu
Hapisten çıkınca, sakın unutma bunu!
Ödenmeyen senetlerin icrada durar
Her gün bir alacaklı kapını çalar
Annen – baban da kahrından ağlar
Artık aklını başına al, kader mahkûmu
Hapisten çıkınca, sakın unutma bunu!
Herhalde şimdi ‘Keşke! Keşke!’ dersin
Ama keşkeler fayda vermez ki, bilirsin
Orada arkadaşlarının da halini görürsün
Artık aklını başına al, kader mahkûmu
Hapisten çıkınca, sakın unutma bunu!
ODABAŞI her zaman doğruyu söyler
Söz dinlemediğinden, başına gelenler
Yedi sülalene ıstırap çektirme, yeter!
Artık aklını başına al, kader mahkûmu
Hapisten çıkınca, sakın unutma bunu!