Afacan mesajında, “1-7 Nisan Kanserle Savaş Haftası, yalnızca hastalığı hatırlamak için değil, aynı zamanda farkındalığı artırmak, bilimsel gelişmeleri topluma aktarmak ve önleyici sağlık hizmetlerinin önemini vurgulamak için bir fırsattır. Kanser, doğru stratejilerle önlenebilir ya da erken tanıyla hayat kurtarılabilir bir hastalıktır. Modern tıbbın ve ilaç teknolojilerinin gelişimi, kanserle savaşta yeni bir dönemi başlatmıştır. Özellikle geleneksel kemoterapilerin ciddi yan etkilerine kıyasla, hedefe yönelik akıllı ilaçlar, yalnızca tümör hücrelerini hedef alarak sağlıklı dokulara zarar vermeden etkili bir tedavi sunmaktadır. Bu ilaçlar sayesinde hem yaşam süresi uzamakta hem de yaşam kalitesi artmaktadır” dedi.
“YALNIZCA TEDAVİ DEĞİL, ÖNLEYİCİ KONTROLLER DE HAYATİ ÖNEM TAŞIMAKTADIR”
Afacan, “Bunun yanı sıra son yıllarda geliştirilen MRNA temelli aşı teknolojileri, kanserli hücreleri doğrudan hedef alarak hücre çekirdeğinde genetik düzeyde değişiklik yapabilmekte ve hastalıklı hücrelerin ortadan kaldırılmasını sağlayabilmektedir. Bu gelişmeler, kanserin gelecekte kronik ama kontrol edilebilir bir hastalık haline dönüşmesinin kapısını aralamaktadır. Ancak yalnızca tedavi değil, önleyici kontroller de hayati önem taşımaktadır. Tarama programları, erken tanı testleri ve tedavi sonrası kontrol muayeneleri sayesinde kanserle mücadelede büyük yol kat edilmiştir” ifadelerine yer verdi.
“Alanda başarıya ulaşmak, sadece tek bir meslek grubunun çabasıyla değil, multidisipliner bir anlayışla mümkündür” diyen Erol Afacan, “Bu kapsamda biz bu süreci “Onkolojik Yaşam Destek Ekibi” olarak tanımlıyoruz. Bu ekipte onkologlar, cerrahlar, radyologlar, hemşireler, psikologlar kadar eczacılar da birinci basamak sağlık hizmet sunucusu olarak çok kritik bir rol üstlenmektedir.Eczacılar; hastanın tedavi sürecinde ilacın doğru kullanımı, yan etkilerin takibi, etkileşimlerin önlenmesi, akılcı ilaç kullanımı konusunda danışmanlık verilmesi gibi hayati işlevler üstlenmektedir.
Dünyada ilk kanser tedavi girişimi 19. yüzyılda cerrahi yöntemlerle başlarken, 20. yüzyılda kemoterapi devreye girmiş, 21. yüzyıl ise hedefe yönelik tedaviler ve genetik düzeyde müdahalelerle yeni bir boyut kazanmıştır. Türkiye’de de kanser tedavisinde büyük ilerlemeler kaydedilmiş, yerli ilaç üretimi ve araştırma-geliştirme faaliyetleri desteklenmiştir. Ancak bazı alanlarda sistemsel sorunlar devam etmektedir” açıklamalarında bulundu.
“MAĞDURİYETLERİN ÖNÜNE GEÇİLMELİ”
Çorum Eczacı Odası Başkanı Ecz. Erol Afacan, “Özellikle akıllı kemoterapi ilaçlarının geri ödeme süreçleri, birçok hasta için önemli bir mağduriyet kaynağıdır. SGK tarafından ödeme listesinde yer almayan ilaçlara ulaşmak isteyen hastalar, mahkeme kararı ile ilaç ücretlerini geri alabilmekte, fakat daha sonra bu mahkeme kararları bozulduğunda hastalar yüksek faizlerle bu bedelleri SGK’ya geri ödemek zorunda bırakılmaktadır. Bu mağduriyetlerin önüne geçilmesi adına, geri ödeme sisteminin hasta merkezli, bilimsel temelli ve sürdürülebilir bir şekilde revize edilmesi gerekmektedir.
Kanserle mücadelede tüm bileşenlerin üzerine düşeni yapması şarttır. Eczacılar olarak bizler, hastalarımıza sadece ilaç temini değil; bilgi, moral ve yol arkadaşlığı da sunuyoruz. Bu kapsamda, erken tanı bilincinin yaygınlaştırılması, tedavi süreçlerinin hastaya özel planlanması ve tüm bu süreçlerde eczacının etkin katılımı, toplum sağlığının korunması adına vazgeçilmezdir. Kanserle savaşta yalnız değilsiniz. Bilim, akıl, bilinç ve birlikte hareketle bu savaşı kazanabiliriz” dedi.