İlk yapacağınız şey, çocuğunuza saygı duymaktır.
Ne demek çocuğa saygı duymak?
Çocuğunuzun olduğu her ortamda onun sınırlarına ve sorumluluklarına saygılı olun. Onun yerine karar vermeyin. O konuştuğu zaman dinleyin. Onun düşünce ve duygularını yargılamayın, anlattığı olayları onun gözüyle görmeye çalışın.
Böyle davrandığınızda, ‘Destekleyen Aile’ ortamı yaratmış olursunuz. ‘Köstekleyen Aile’ ortamında ise çocuğun sınırlarına ve sorumluluklarına saygı duyulmaz, çünkü çocuğun sınırları ve sorumlulukları olduğunun dahi farkına varılmaz.
“Öğretmen düşük not vermiş,” diyen anne baba, bir süre sonra bir başka dersten çocuğunun “yüksek not aldığını,” söyleyebilir. Böyle konuşan anne ve babanın düşünüş tarzını incelediğinizde karşınıza dengesini yitirmiş, sağlıksız, hakkaniyet ve güven ilişkisini kaybetmiş bir değerlendirme sistemi çıkar.
Çocuğun karnesinde görülen not “ekibin” sağlıklı bir ekip olup olmadığının göstergecidir.
Hangi ekipten söz ediyorum?
Evet, karne çocuğun karnesi, ama ana baba (aile), çocuk (öğrenci), öğretmen ve okul yönetimi karnede görünen o notu, o skoru etkileyen takım oyuncularıdır. Ana baba ailede değerler bilincini canlı tutuyor mu? Bu değerler arasında sınırlar ve sorumluluk bilinci bir değer olarak ailede yaşatılıyor mu? Yaşamın bir gereği olarak oyunda, günlük yaşamda ‘keyifle çalışmak’ ve ‘zaman kullanımı,’ ‘planlama’ ve ‘verimlilik,’ ‘geribildirim’ aile sohbetinde yer alıyor mu? Evet, yer alıyor, diyorsanız, sizi kutlarım.
Öğretmen, ‘öğretmenlik yapmak’la, ‘öğretmen olmak’ arasındaki farkı biliyor mu? İlgi olmadan sürdürülebilir bilgi kazanılamayacağını anlamış durumda mı? Çocuklarla ve onların ana babalarıyla aynı ekip içinde yer aldığını biliyor ve ona göre davranıyor mu? Çocuğun bilgisine mi önem veriyor, yoksa çocuğun niyetinin saflığı içinde içten gayretine mi? Biliyorum, okurlarımın hepsi öğretmen değil, ama tanıdığınız bir öğretmen bu konuyu işlediğim, Öğretmen Olmak, Bir Can’a Dokunmak kitabından yararlanabilir.
Okul yönetimi öğrencilerini seven, şevkle elinden gelenin en iyisini yapan öğretmen ile elinden gelenin en iyisini yapmayan öğretmeni ayırt etmeyi önemsiyor mu? ‘Öğretmenin şevkini besliyor mu?
Evet, yeniden söyleyelim: Çocuğun karnesinde aldığı not, aslında, bir basket takımının skoru gibi, bir takım skorudur. Çocuğun karnesinde görülen not bir ekibin sağlıklı bir ekip olup olmadığının göstergecidir. İster evde, ister okulda, ister işte olsun yaşam bir takım, bir ekip içinde oluşur ve gelişir.
Doğan Cüceloğlu- 13.06.2015
Bugün karne günü! Ebeveynlerden sıklıkla duyduğumuz cümleler.. “Onun için her fedakarlığı yapıyoruz, bir dediğini iki etmiyoruz ama o bunun karşılığında hiç bir şey yapmıyor”, “Yine zayıflarla dolu bir karne getirdi, buna nasıl yaklaşmalıyız?”, "Yeter artık, bu çocuktan bir şey olmayacak"..
Karne gününü krize dönüşmeden atlatabilmek için göz önünde bulundurmanız gerekenler var;
-Çocuğunuza karşı anlayışla ve empatiyle yaklaşın. Aldığı düşük notlar onda da stres yaratıyor olabilir, kıyaslamalardan ve eleştiriden kaçının.
-Sadece başarısızlıklarına odaklanmayın, her çocuğun yetenek alanları birbirinden farklı olabilir. Onu sadece başarısız olduğu alanlarla değerlendirmek kendine güvenini zedeleyecektir.
-Ön yargılı olmadan başarısızlığın nedenlerini birlikte keşfetmeye çalışın ve bir sonraki akademik dönem için gerçekçi çözüm yolları araştırın. Önemli olan çocuğun getirdiği sonuca dair sorumluluk üstlenmesi, hataları öğrenme fırsatına çevirebilmesi ve çözüm üretebilme becerisinin gelişmesidir.
-Çocuğunuza karşı olan sevginizi ve güveninizi başarı gibi bir kritere bağlı tutmanız, onu suçlayıcı, tehdit edici davranımlara maruz bırakmanız, tembellikle etiketlemeniz veya şiddet uygulamanız motivasyonunu düşürecek ve öz benliğiyle ilgili olumsuz düşüncelerin gelişmesine sebep olacaktır.