Tarihin en acımasız karakteri Kazıklı Voyvoda hakkında yıllar sonra şaşırtan gerçek ortaya çıktı

Posta'nın internet sitesinde yer alan habere göre;  Kazıklı Voyvoda lakabıyla bilinen III. Vlad, özellikle düşmanı olan Osmanlı askerlerini ve Bulgar topraklarının Türk sakinlerini kazığa oturtmasıyla akıllarda yer edindi. Kazıklı Vovyoda hakkında yapılan yeni bir çalışmada, III. Vlad'ın beslenme tarzı hakkında ilginç bir kanıya varıldı.

Yeni bir çalışma, dünyanın en kana susamış vampiri Kont Drakula’ya ilham veren Eflak prensi Kazıklı Voyvoda'nın vegan olduğunu gösterdi. Düşmanlarını kazığa oturtmakla ünlü olan Vlad Tepes'in 500 yıl önce yazdığı bir mektuptan kan, ter ve tükürük izi toplayan araştırmacılar, alınan örneklerde hayvansal gıda proteinin rastlamadığını belirtti.

İrlandalı yazar Bram Stoker'ın kurgusal karakterinin 15. yüzyılda yaşamış Kazıklı Voyvoda olarak da bilinen Vlad Tepes adlı Romen imparatordan esinlenildiğine inanılıyor.

Ortaçağ prensi, düşmanlarını tahta kazıklara oturtmaktan hoşlanıyordu. 500 yıl sonra Kazıklı Voyvoda’nın el yazısıyla yazdığı bazı mektupların bilimsel analizi, onun sadece bitki bazlı yemekler yemiş olabileceğini gösterdi.

Vlad Drakula olarak da bilinen Vlad Tepes, 1448'den 1477'deki ölümüne kadar üç kez Eflak'ın hükümdarlığını yaptı. Daha sonra İStoker'ın 1897 tarihli Drakula romanındaki ünlü vampir kontuna ilham kaynağı oldu.

İspanya’da yer alan Katalanya Üniversitesi’nden bilim insanları, yapılan çalışma kapsamında Vlad Tepes’in yazdığı mektuplardan “tarihi biyomoleküller” aldı. Ekip, Stoker'ın Drakula'sının yayınlanmasından tam 125 yıl sonra, bu yılın Mayıs ayında bir mektuptan kan, ter, parmak izi ve tükürük örnekleri çıkardı.

Araştırmacılar, 4 Ağustos 1475 tarihli olan mektupta şu ifadelerin yer aldığını açıkladı:

Ben Transalpine bölgelerinin Prensi’yim. Yakında Siburia’ya geleceğim.

Vlad Drakula.”

Araştırmacılar, Drakula’nın biyolojik izlerinde hayvansal gıda proteinlerinin bulunmadığını keşfetti. 
Analytical Chemistry adlı bilimsel dergide yayımlanan çalışmanın yazarlarından Gleb Zilberstein, "Mektuplardaki gıda proteinleri yalnızca bitkisel gıdalarda bulunuyor. Ancak, Dracukula’nın bitkisel temelli olma beslenme kararının arzudan ziyade imkanlarından kaynaklanmış olabilir. " dedi.

"15. yüzyılda Avrupa çok soğuk bir iklime sahipti ve çok az yiyecek vardı.Biyoarkeologlara göre, Avrupa'daki aristokratlar çok yetersiz bir diyete sahipti ve et genellikle yenmiyordu.” diye konuştu.

Kızılcık Şerbeti Nursema öldü mü? Ceren Karakoç Kızılcık Şerbeti'nden ayrılıyor mu? Kızılcık Şerbeti Nursema öldü mü? Ceren Karakoç Kızılcık Şerbeti'nden ayrılıyor mu?

Öte yandan, bilim insanları ayrıca mektupların, Vlad Tepes’in, hastaların kanlı gözyaşları dökmesine neden olan bir durum olan hemolakriadan muzdarip olduğunu gösteren ipuçları içerdiğini keşfetti.

Çalışmayı yöneten Profesör Vincenzo Cunsolo, “Muhtemelen, en azından hayatının son yıllarında, hemolakria adı verilen patolojik bir durumdan muzdaripti, yani kanla karışık gözyaşı döküyordu.” dedi.

Daha önce de Kütahya'nın Emet ilçesine bağlı Eğrigöz köyünde bulunan bir kalenin, Eflak Prensi Vlad Tepes'in hapsedildiğ kale olduğu ileri sürülmüştü.

'Kont Drakula' olarak bilinen Eflak prensi Kazıklı Voyvoda Tokat Kalesinde Zindanda Tutuldu 

 Tokat'ta, 'Kont Drakula' olarak bilinen Romanya Prensi ve Eflak Voyvodası 3'üncü Vlad Dracul'un 15'inci yüzyılda 4 yıl boyunca esir tutulduğu ileri sürülen tarihi Tokat Kalesi, gizemli yönleri ile dikkat çekiyor. Turizmciler, merak uyandıran kaleye turlar düzenlemek için restorasyonun tamamlanmasını bekliyor. Romanya Prensi ve Eflak Voyvodası 3'üncü Vlad'ın, Tokat'ta 4 yıl boyunca sürgün olarak yaşadığı öne sürülen kale, hala gizemini koruyor.