Muhalefetin Göremediği: Tünelin Sonundaki Işık / Muhalefet Yandaşı TV Kanalları

Ruhun tekamülü yürüdüğünüz yol, yaşadığınız tecrübe, okuduğunuz kitap, aldığınız eğitimle gerçekleşir. Kaskatı bir siyaset, ruhsuz bir yaşam tarzı, durağan alışkanlıklar bir toplumu ne kadar geliştirebilir?

Abone Ol

Türk toplumu son 20 yılını cahil, liyakatsiz kadroların devletin bütün birimlerini nasıl kemirdiğini görerek geçirdi. Cahil cesaretiyle azan bağnaz kadrolar, dini kullanarak tarikatlar yoluyla insanların önce ruhunu çalıp etkisiz hale getirdi; sonra cebindeki parasına uzanıp halkı gittikçe fakirleştirdi, sonunda da yumruğunu indirip etkisiz hale getirdi.

Kolay değil… Cebinde parası olmayan ve devletin vermesi gereken eğitimi alamamış insanlar, her suça itilebilir. Oturdukları yerden ahkam kesen ve hayata şanslı başlayan insanların dünyasında değil onlar… Onlar, birebir hayatın içindeler ama ne yöne gideceklerini bilemiyorlar. Zira 20 yılın sonunda ülkeyi yöneten AKP iktidarı, kendi küçük azınlığını zengin ettikten sonra kimseye acımadı…

Onlar, küçük ve zengin azınlığın dışarıda kalan büyük, çaresiz halk yığınları… Onlar dağınık ve parçalı yapılar halinde bekliyorlar… Ve onlar milyonlarca insan; atanamayan öğretmen, gelecekten umudunu kesen öğrenci, yurtdışına iltica eden doktor, bilim insanı, düşük ücretli işçi ve en önemlisi de işsizler ordusu…

Muhalefet nasıl olur da bu büyük çoğunluğu toparlayamaz?

Türkiye’de siyaset büyük ölçüde kirlendi ve yozlaştı. AKP öncesinde de yolsuzluklar vardı ancak o dönem özgür basın-yayın kuruluşlarının sayısı çoğunluktaydı ve yasama, yürütme, yargının ardından 4. kuvvet olarak kabul ediliyordu. Basın-yayın organlarında çıkan bir haber neticesinde savcılık derhal harekete geçerek resen soruşturma başlatırdı.

AKP iktidarının 20 yılı sonrasında, Yasama ve Yürütmenin hükmünün neredeyse kalmadığı, Yargının tek adama bağlandığı gerçeği bir yana, basın/yayın/medya kuruluşları da büyük ölçüde AKP’ye bağlandı.

Gitgide fakirleşen milyonlarca insan var. Halk neredeyse hayattan ve gelecekten ümidini kesmek üzere… Beyin göçü yaşıyor Türkiye; gençler kendi ülkesinde bir gelecek göremiyorlar…

Muhalefet nasıl olur da umudun sesi olamaz? Muhalefet nasıl olur da AKP’nin yakıp yıktığı tarlalardan, fabrikalardan, dağlardan, bahçelerden, derelerden bir umudu yeşertemez?

Nasıl olur da tarımı, hayvancılığı neredeyse bitirilmiş, ekonomisi çökmüş ve Türk Lirası tarihin en büyük değer kaybına uğramış olan bir ülkede, muhalefet cephesi % 60-70 bandını aşamaz?

Muhalefetin Yandaşı: Muhalif TV Kanalları

AKP iktidarının önündeki en büyük engellerden biri, hiç şüphesi medya kanallarıydı. Yasama, Yürütme, Yargıyı büyük ölçüde konsolide ettikten ve TSK’yı denetim altına aldıktan sonra medya kuruluşlarını da büyük ölçüde ele geçirdi. Ancak bu kanalları işletecek ”özgür beyin” olmadığından, izlenme oranları da giderek düştü.

Gelelim Muhalif Kanallar gerçeğine…

Muhalif kanallar, özellikle FETÖ’nün devleti ele geçirdiği Ergenekon/Balyoz Operasyonları ve Silivri davaları sürecinde öne çıkmaya başladılar. Dönemin İşçi Partisi (Vatan Vartisi)’nin kanalı Ulusal Kanal, ardından Halk TV, KRT ve Tele 1 kanalları ise CHP’nin arkasında olduğu kanallar olarak öne çıktı.

Hemen soruyorum: CHP’li Kuşadası Belediyesi’ndeki yolsuzluklara ve gazeteci/yazar Ergün POYRAZ’ın vurulmasına neden yeterince yer vermediniz? CHP’li Menemen Belediye Başkanı Serdar AKSOY ise iftirayla tutuklandığı zaman neden yeterince haber yapılmadı?

Merdan YANARDAĞ / Muharren İNCE Tartışması

Muharrem İnce’yi siyasi açıdan eleştirdiğim olmuştur. Ancak bir süredir devam eden bir tartışma var. Tele 1 programcısı ve gazeteci olarak saygı duyduğum Merdan Yanardağ’ın ve Memleket Partisi Genel Başkanı Muharrem İnce’nin karşılıklı atışmaları…

Merdan Yanardağ’ın takındığı tavır ve konuşma dili, tarafsız gazetecilik ilkesine uymamasının yanında, Muharrem İnce’nin ortaya attığı “muhalif partilerden para/reklam alma” söylemini kapatmıyor. Zaten Merdan Yanardağ da hizmet üretildiğini/reklam karşılığı fatura kesildiğini söyledi. Ben bilmiyordum mesela; Para karşılığında bir siyasi partinin Kongresinin yayınlandığını… Neden? Bir siyasi partiden seçim döneminde reklam alırsınız ancak REKLAM olduğu belli olur. Kongrelerin reklama girdiğini gerçekten bilmiyordum ve olmaması gerekir; oluyorsa da altında “reklam” ibaresi bulunmalıdır.  Şayet bir siyasi partinin kongresini para karşılığında yayınlarsanız, elbette o siyasi parti sesini daha çok duyuracaktır. O takdirde Tele 1’in yaptığı, YASAL olsa bile DOĞRU mu oluyor?

Ayrıca kongre reklamını veya belediye çalışmalarının reklamını aldığınız bir siyasi partiyi ne kadar eleştirebilirsiniz?..

Merdan Yanardağ, 5’li çeteden reklam almadığını söylemişti, güzel… Bence siyasi partilerden de almasınlar ve küçük/büyük ayırt etmeden hepsine eşit yaklaşsınlar, onlara da seslerini duyuracakları bir ortam sağlasınlar. Bu sayede eminim, sesi yeterince duyulmayan ama siyasi birikimi çok yüksek muhalefetteki bazı isimlerin daha güçlü olmasını sağlayacaklardır. Doğru Parti Genel Başkanı Rifat Serdaroğlu’nu her gün Tele 1’e çıkarsan, emin ol Reting rekoru kırarsın… AP Genel Başkanı Vecdet Öz’ü her gün Tele 1’e çıkarsan, emin ol izlenme oranını katlarsın. Bu insanların Babacan veya Davutoğlu kadar değeri yok mu? Her gün haber kanallarınızda AKP’nin bu çürümüş isimlerine yer veriyor ve değirmenlerine su taşıyorsunuz.

Oysa Rifat Serdaroğlu gibi deneyimli devlet insanları AKP’den uzaklaşan kişileri olduğu kadar, Atatürkçü tabanı da konsolide edecek ve kafa karışıklığına son verecek yapıdalar. Her ne kadar geçmişte Muharrem İnce’yi eleştirdiğim olsa da dürüstlüğünü, Atatürkçülüğünü tartışamam. Neden Tele 1 ve Halk TV gibi kanalların, başta CHP olmak üzere 6’lı ittifakın yayın organı olma algısını kıramadıkları, alınan FATURALI-REKLAMLARDAN anlaşıldı…

Soruyorum; Ali Babacan’ın Deva Partisi’nin konuşmayı bilmeyen yöneticilerinin halkta ne karşılığı var? Ahmet Davutoğlu’nun Gelecek Partisi’nin halkta ne karşılığı var? Ne karşılığı var ki Tele 1 veya Halk TV’de sürekli yer alıyorlar? HDP’ye de yer veriliyor; onlar ise her fırsatta araya etnik ayrımcılığı sokarak konuşuyorlar. Ayrıca, her tartışma programında birkaç iyi konuşmacının yanına "halkta hiçbir karşılığı olmayan" insanları neden sıkıştırıyorsunuz?

Benzer parti yöneticilerini ve halkta karşılığı olmayan sıkıcı konuşmaları dinlemekten bıktığım için, önce kanal-kanal dolaşan aynı parti temsilcilerini görünce kanal değiştirmeye başladım; sonrasında ise tamamen “muhalefet yandaşı kanalları” izlemeyi bıraktım. İnternetten izlemeyi istediğim programları veya konusunda yetkin kişileri takip ediyorum.

İnternet TV Kanalları: Mucizevi Bir Kurtuluş

21. Yüzyılda hesap edilemeyen bir olgu, haber alma özgürlüğümüzü kurtardı. Ne iktidar yandaş TV kanallarına, ne de muhalefet yandaşı TV kanallarına muhtaç değiliz.

Bu amaçla bizler de YouTube üzerinden gazetemiz SÖNSÖZ’ün TV Kanalı’nı kurma kararını aldık ve başladık. Birkaç aydır yaptığımız başlangıç çalışmalarına siyasi, toplumcu bir anlayışla devam ediyoruz. Bilimsel gelişmeler ve aydınlanma tek ümidimizdir.

https://www.youtube.com/watch?v=fDu3X-2KI_8&t=21s

{ "vars": { "account": "UA-115444419-2" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }