Mülk Suresi, hem okunuşu hem de anlamıyla İslam aleminde sıkça incelenen ve okunan surelerden biridir. Peki, bu surenin içeriği ve faziletleri nelerdir? İşte detaylar...
Mülk Suresi, adını ilk ayette yer alan "El-Mülk" ifadesinden almıştır. Allah-u Teala'nın (C.C.) Malikü'l-Mülk esmasının yerine kullanılan bu ifade "mülkün gerçek sahibi" anlamına gelir. Barındırdığı bin bir mana ve değerli bilgi dolayısıyla Mülk Suresi okunuşu kişiye pek çok faydayı ve fazileti beraberinde getirir.
Yüce Allah'ın kainatın mutlak hakimi olduğunu, her kulun O'na yönelerek O'na şükretmesi gerektiği vurgulanır. Tebareke Suresi olarak da adlandırılan ve Kur'an-ı Kerim'in 67'nci suresi olan bu duanın kabir azabından koruyacağı yönünde bir hadis-i şerif buyrulmuştur. İşte Mülk Suresi Arapça yazılışı, okunuşu, Türkçe anlamı ve meali. Mülk Suresi, Tebareke Suresi olarak da geçen; Münciye, Nunciye, Vakiye ve Himayike gibi adlandırılmalarla da bilinen bir duadır. Kur'an-ı Kerim'in 67'nci suresi olan bu dua, Mülk Suresi okunuşu ve Türkçe anlamı yönünden sıklıkla incelenmektedir. Tefsiri, meali ve faziletleri ile ayrıntılı olarak bilinmesi gereken bu sure, Peygamber Efendimiz (s.a.v.) tarafından da fazileti bildirilen dualardandır. İşte Mülk Suresi Arapça yazılışı, okunuşu, Türkçe meali, tefsiri ve anlamı!
Mülk Suresi Okunuşu
Bismillahirrahmanirrahim
Tebarakellezî bi yedihil mulku ve huve ala kulli şey'in kadîr(kadîrun).
Ellezî halakal mevte vel hayate li yebluvekum eyyukum ahsenu amela(amelen), ve huvel azî zul gafûr(gafûru).
Ellezî halaka seb'a semavatin tibaka(tibakan), ma tera fî halkır rahmani min tefavut(tefavutin), ferciıl basara hel tera min futûr(futûrin).
Summerciıl basara kerrateyni yenkalib ileykel basaru hasien ve huve hasîr(hasîrun).
Ve lekad zeyyennas semaed dunya bi mesabîha ve cealnaha rucûmen liş şeyatîni ve a'tedna lehum azabes saîr(saîri).
Ve lillezîne keferû bi rabbihim azabu cehennem(cehenneme), ve bi'sel masîr(masîru).
İza ulkû fîha semiû leha şehîkan ve hiye tefûr(tefûru).
Tekadu temeyyezu minel gayz(gayzi), kullema ulkıye fîha fevcun seelehum hazenetuha e lem ye'tikum nezîr(nezîrun).
Kalû bela kad caena nezîrun fe kezzebna ve kulna ma nezzelallahu min şey'in entum illa fî dalalin kebîr(kebîrin).
Ve kalû lev kunna nesmeu ev na'kılu ma kunna fî ashabis saîr(saîri).
Fa'terefû bi zenbihim, fe suhkan li ashabis saîr(saîri).
İnnellezîne yahşevne rabbehum bil gaybi lehum magfiratun ve ecrun kebîr(kebîrun).
Ve esirrû kavlekum evicherû bihî, innehu alîmun bi zatis sudûr(sudûri).
E la ya'lemu men halaka, ve huvel latîful habîr(habîru).
Huvellezî ceale lekumul arda zelûlen femşû fî menakibiha ve kulû min rızkıhî, ve ileyhin nuşûr(nuşûru).
E emintum men fîs semai en yahsife bikumul arda fe iza hiye temûr(temûru).
Em emintum men fîs semai en yursile aleykum hasıba(hasiben) fe se ta'lemûne keyfe nezîr(nezîri).
Ve lekad kezzebellezîne min kablihim fe keyfe kane nekîr(nekîri).
E ve lem yerav ilat tayri fevkahum saffatin ve yakbıdne, ma yumsikuhunne illar rahman(rahmanu), innehu bi kulli şey'in basîr(basîrun).
Em men hazallezî huve cundun lekum yansurukum min dûnir rahman(rahmani), inil kafirûne illa fî gurûr(gurûrın).
Em men hazallezî yerzukukum in emseke rızkahu, bel leccû fî utuvvin ve nufûr(nufûrın).
E fe men yemşî mukibben ala vechihî ehda em men yemşî seviyyen ala sıratın mustakîm(mustakîmin).
Kul huvellezî enşeekum ve ceale lekumus sem'a vel ebsara vel ef'idete, kalîlen ma teşkurûn(teşkurûne).
Kul huvellezî zeraekum fîl ardı ve ileyhi tuhşerûn(tuhşerûne).
Ve yekûlûne meta hazal va'du in kuntum sadikîn(sadikîne).
Kul innemal ilmu indallahi ve innema ene nezîrun mubîn(mubînun).
Fe lemma raevhu zulfeten sîet vucûhullezîne keferû ve kîle hazallezî kuntum bihî teddeûn(teddeûne).
Kul e raeytum in ehlekeniyallahu ve men maıye ev rahımena fe men yucîrul kafirîne min azabin elîm(elîmin).
Kul huver rahmanu amenna bihî ve aleyhi tevekkelna, fe se ta'lemûne men huve fî dalalin mubîn(mubînin).
Kul e raeytum in asbaha maukum gavran fe men ye'tîkum bi main maîn(maînin).
Mülk Suresi Türkçe Meali
Rahman ve Rahîm Allah'ın adıyla
1. Kainatın mutlak mülkiyeti ve hakimiyeti elinde bulunan Allah yüceler yücesi, bütün iyilik ve bereketlerin kaynağıdır. O'nun her şeye gücü yeter.
2. O ki, hanginizin daha güzel işler yapacağını denemek için ölümü ve hayatı yarattı. Kudreti daima üstün gelen ve günahları çok bağışlayan yalnız O'dur.
3. Yedi kat göğü birbiriyle uyum içinde tabaka tabaka yaratan O'dur. Rahman'ın yaratmasında hiçbir düzensizlik göremezsin. Haydi, çevir gözünü de bak, bir kusur, bir çatlaklık görebilecek misin?
4. Sonra gözünü tekrar tekrar çevir de bak. Göz, aradığı kusuru bulamamanın ezikliği ve bitkinliği içinde sana geri dönecektir.
5. Biz yere en yakın olan göğü kandillerle süsledik. O kandilleri şeytanlara atılan birer mermi yaptık; onlara bir de alevli ateş azabı hazırladık.
6. Rablerini inkar edenler için cehennem azabı vardır. Gidilecek ne kötü bir yerdir orası!
7. Oraya atıldıklarında, cehennemin onları yutmak için homurtularla nasıl içine doğru nefes alıp, uğuldaya uğuldaya kaynadığını işitirler.
8. Kafirlere öfkesinden neredeyse çatlayacak! Her bir bölük oraya atıldıkça cehennem bekçileri onlara: "Allah'ın azabından sakındıran bir uyarıcı size gelmemiş miydi?" diye sorarlar.
9. Şöyle cevap verirler: "Evet, bize bir uyarıcı geldi. Fakat biz onu yalanladık ve onlara: «Allah'ın bir şey indirdiği falan yok; siz ancak büyük bir sapıklık ve şaşkınlık içindesiniz» dedik."
10. Sonra şöyle hayıflanırlar: "Eğer uyarılara kulak vermiş veya aklımızı kullanıp gerçekler üzerinde düşünmüş olsaydık, şimdi şu çılgın alevli ateşin yoldaşları arasında bulunmazdık!"
11. Böylece günahlarını itiraf ederler. Artık Allah'ın rahmetinden uzak olsun o çılgın ateş mahkûmları!
12. Buna karşılık, duyu ve idrak sınırlarının ötesinde bulunan Rablerine karşı kalpleri saygı ve ürpertiyle dolu olanlara gelince, onlar için bir bağışlanma ve büyük bir mükafat vardır.
13. Söylemek istediğinizi ister içinizde gizleyin, ister açığa vurun hiç fark etmez. Çünkü O, göğüslerde saklanan en gizli düşünceleri bile tam olarak bilir.
14. Yaratan yarattığını bilmez olur mu hiç? İlmi her şeyin bütün inceliklerine kadar nüfûz eden ve her şeyden hakkiyle haberdar olan yalnız O'dur.
15. O Allah ki, yeryüzünü sizin için uysal bir binek haline getirmiştir. Öyleyse onun omuzları üzerinde rahatça dolaşın ve Allah'ın sizin için hazırladığı nimetlerden faydalanın. Ama sonunda O'nun huzurunda toplanacağınız unutmayın!
16. Gökte olan zatın, sizi yerin dibine geçirmeyeceğinden emin mi oldunuz? Bir de bakarsınız, yer çalkalanıp duruyor!
17. Yahut gökte olanın, üzerinize taş yağdıran bir kasırga göndermeyeceğinden emin mi oldunuz? Siz, benim tehdidimin nasıl bir şey olduğunu yakında bileceksiniz!
18. Gerçek şu ki, bunlardan öncekiler de ayetlerimi ve peygamberlerimi yalanlamışlardı. Fakat beni inkar etmenin akibeti neymiş, gördüler!
19. Üzerlerinde kanatlarını aça kapaya uçan kuşları görmüyorlar mı? Onları havada tutan Rahman'dan başkası değildir. Şüphesiz O, her şeyi hakkiyle görmektedir.
20. Size Rahman'dan başka yardım edip sizi O'nun azabından kurtaracak ordunuz hangisi? Doğrusu kafirler, büyük bir yanılgı ve tam bir aldanmışlık içindeler.
21. Eğer Rahman size verdiği rızkı kesiverecek olsa, o zaman sizi rızıklandıracak olan hani kim? Gerçek şu ki onlar azgınlık içinde ve haktan uzaklaşmakta direnip duruyorlar.
22. Düşünün bakalım; yüzüstü kapanarak sürünen mi emniyet içinde ve sapmadan yol alıp hedefine ulaşır, yoksa doğrudan hedefe götüren dümdüz bir yol üzerinde hiç sapmadan dimdik yürüyen mi?
23. De ki: "Sizi yaratan, size kulaklar, gözler ve kalpler veren O'dur. Ne de az şükrediyorsunuz?"
24. De ki: "Sizi yeryüzünde çoğaltıp yayan da O'dur. En sonunda diriltilip yine O'nun huzurunda toplanacaksınız!"
25. Buna rağmen hala: "Eğer doğru söylüyorsanız, bizi tehdit edip durduğunuz kıyamet ne zaman gerçekleşecek?" diye alay ediyorlar.
26. De ki: "Onun bilgisi, sadece Allah katındadır. Ben ise apaçık bir uyarıcıyım!"
27. Nihayet kıyameti yakından gördüklerinde inkar edenlerin yüzleri korku ve kederden simsiyah kesilir. Onlara: "Alay ederek küstahça isteyip durduğunuz şey işte bu!" denilir.
28. De ki: "Allah beni ve beraberimdeki mü'minleri helak etse veya bize merhamet etse, bu O'nun bileceği bir iştir. Peki, söyler misiniz bana, ya kafirleri can yakıcı azaptan kim kurtaracak?
29. De ki: "O Rahman'dır; O'na inandık ve yalnız O'na güvenip dayandık. Bu sebeple, kimin apaçık bir sapıklık içinde olduğunu yakında siz de öğreneceksiniz!"
30. De ki: "Söyleyin bana: Eğer suyunuz yerin dibine çekiliverse, size kaynağından akıp duran yeni ve tatlı bir suyu kim getirebilir?"