ÖZGÜN İRADE, KORKULARI AŞMAK VE BİREY OLMAK
Genelde, bireyin irade kullanımında hasbi davranması ile iradeyi özgünleştiren faktörler arasında doğrusal bir ilişkinin olduğuna inanılır. Yani; bireyin içinde yaşadığı ortamın korku ve tehdit içermemesi, karakter yapısının mücadeleci bir özellik göstermesi, entelektüel ( düşünme ve düşünce üretme ) kapasitesinin yüksekliği ve Allaha kulluk noktasında mütevekkil tavır sergilemesi ya da hesap merci olarak Allah’ın dışında bir gücü kabul etmemesi, onun iradesinin kendisine ait olmasını sağlar. Bir diğer ifade ile bu özellikler, onun iradesini özgünleştirir.
Birey ya da bireylerin iradelerini, özgün ve bağımsız bir şekilde kullanabilmeleri, korkularla mücadelede onları daha dirençli ve güçlü bir noktaya taşır. Korku insani bir duygudur. Korku; baskı, tehdit ve şiddet eylemlerinin birey veya bireylerin iç dünyasında oluşturduğu ve kişisel irade kullanımını olumsuz etkileyen duygusal kökenli oluşumlar bütünüdür. Hayatta baskı ve tehdit gibi normal ve insani olmayan şiddet merkezli tavır ve yaklaşımlar, korku ya da korkuları besler. Korkunun bir diğer özelliği de öğrenilebilir olmasıdır. Bireylerin herhangi bir yönlendirmeye maruz kalmadan ve zaman içinde korkuyu öğrenmeleri, korkuyu aşmada onlara avantaj sağlayabilir. Korkularla yüzleşme ve korkuların üstüne gitme örneğinde olduğu gibi.
Hesap yapmamayı (hasbilik) da buraya eklemek doğru olacaktır. Hayata bakış veya hayatı yaşama pratiğinde hesap yapmamak, insanların iç dünyasında kazanç-kayıp ikilemini yok edeceği için, korkuları azaltacak veya insan hayatı içindeki anlamını kaybettirecektir. Bireyin hayat anlayışında eğer; kulluk önem kazanıyor, ölümden öte köy olmadığına inanılıyor, esas dünyanın öte tarafta olduğu kabul ediliyor ve bireysel iradenin özgün bir şekilde gerçekleşmesinin doğru olacağı düşünülüyorsa, korkular daha kolay aşılacaktır.
Bireysel iradenin özgünlüğü başarması ve korkuların aşılması gibi gelişmeler, bireyi güçlendirecek ve ona daha bağımsız bir statü kazandıracaktır. Bu gelişmelerin bireyi götüreceği son nokta kanaat önderliği, dava adamlığı, adanmışlık ve Serdengeçti’lik olacaktır. Günümüzde sayıları çok olmayan, ancak, sayılarının şiddetle artmasının gerektiğine inandığım bu özellikli insanlar, toplumumuz açısından fevkalade önemlidir ve mutlaka desteklenmelidir.
Bağımsız irade sahibi, korku ve komplekslerini aşmış ve kendisi olabilmeyi becermiş bireylere biz; idealist, ülkücü, serden geçti ve rol model diyoruz. Bu insanların sayı ya da etkinliklerinin arttığı bir toplumsal yapı; daha bir canlı, homojen, üretken ve demokratik eğilimleri baskın olan bir toplumsal yapıyı temsil edecektir. Bu duyguları merkez alarak diyorum ki; insanı sevmenin, onu önemsemenin ve onun kalitesini artırmanın yolu, baskıyı azaltmaktan ve onun motivasyonunu artırmaktan geçer. Hep birlikte korku imparatorluğunu yıkmalı, her türlü ( zihinsel, fiziksel ya da kurumsal) engeli ortadan kaldırmalıyız. Tabi ki burada kuralsızlıktan bahsetmiyorum. Böyle bir oluşum kendisini; kaos, belirsizlik ve çatışma olarak ortaya koyacaktır. Bu bir realitedir ve istenmeyen bir durumdur. Ancak daha önemli realite ise, özgürlüğün kendisidir. Salt özgürlük, fiziki ve zihinsel engellerin bulunmadığı ortamlarda oluşur.