Tarih boyunca Türkler, paralarının üzerine iki değerli şeyi yazmıştır. Bir yüzüne devletin kurucusu, yani halkın koruyucusu olan atasının resmini, diğer yüzüne koruduğu kutsal değerleri resmetmiştir.
Ay-yıldızın duruşu, solda hilal sağda yıldızdır. Bu hal, güneşin ay tutulmasından kurtulduğu anı ifade eder. Ayrıca ay kadın, güneş ise erkektir. Gök Tanrı ise sekiz köşeli kubbe (tambur) olarak ifade edilir, hayat ışığını veren odur.
Türk yıldızı, tarih boyunca sekiz köşeli ve sarı resmedildiği halde, 1844’de beş köşeli beyaz İngiliz yıldızına çevrildi. 16 yaşındaki İngilizci Osmanlı padişahı Abdülmecit “batılılaşıyoruz” diyerek böyle yapmıştı. Anımsayalım; İngiliz kraliyet ailesi Yahudi kökenlidir ve İsrail devletinin kurucusudur.
Beş köşeli İngiliz yıldızının özelliği, yılbaşında kuyruklu yıldıza çevrilmesi ve kayarken resmedilmesidir. Kayan yıldız, İsa işaretidir. Buna, “Müjde İsa Mesih geldi” derler.
Yahudilere “müjde” olan İsa, Anadolu’ya haçlı yağma seferlerini, bilim evlerimizin yerle bir edilmesini ve buğday ambarlarımızın boşaltılmasını getirmiştir. Biz henüz Şamanî idik, Başoğuzlu (Bazileus) ve Selevkos Oğuzlu devletlerinin bakiyeleriydik, paramızdaki sembollerimizde buğday, hilal ve güneş vardı, hatta beylerimizin başında kızıl kurdeleyle koçboynuzu vardı. Selânik bile bir Oğuzlu şehriydi.
Bereketli Hilal topraklarında atalarımız Hıristiyan yağmacılara karşı direnirken bir direniş dini olan İslâm dini doğdu. Onun da sembolü, Oğuzlu Şamanîlerdeki gibi HİLAL- ŞEMS(sarı), BUĞDAY(yeşil) ve SEKİZ IŞIKLI Sirius (Kızıl yıldız) oldu.
Tarihte, Şamanî, Sasanî, Gazne gibi Oğuzlu devletlerinin İslâm’ın Asya’da yayılmasına yardımcı olduğunu, beri yandan bu devletlerin paralarında yeşil buğdayı, kırmızı ile altın sarısını renkleriyle Saman-Yolu (Şaman Öğretisi) sembollerini görüyoruz.
Gazne (Oğuzian/Oğuzlar) devleti, Şamanî İslam devletinden sonra kurulan Türk İslam devletidir, onlarda ayrıca yeşil zemin üzerinde, hilâle bakan sekiz beyaz noktalı, kaz ayaklı, “kuş gibi günahsız, tüy gibi hafif” anlamında bir de tavus kuşu görülür ki, bütün Türk beylerinin sorgucunda bir tavus tüyü takılıdır. 2009’da Ahlat mağaralarında ortaya çıkartılan tavus kuşu nakışlı kapı üstü süsleri ile sekiz köşeli motiflerin ortasında Buda (Dua edilen Mu-ata/Mete) figürleri bize, 6. ve 7.yy’da, Gaznelilerin ve Şamanîlerin bu topraklarda da var olduklarını söyler.
Türkiye Cumhuriyeti devleti kurulduğu zaman, parasında ve bayrağında kutsal ata sembollerini resmetti, dünyaya “Biz bunların devamıyız” diye ilan etti.
Ancak, 2010 yılında, öyle bir güne geldik ki, artık terminatör İsrail tohumları gibi, sembollerimiz çaktırmadan buharlaştırılıyor. 1844’de “batılaşıyoruz” diyen İngilizci Osmanlı padişahı gibi, 2004’de “küreselleşiyoruz” diyen İsrailci Osmanlıcılar eliyle bunlar oluyor.
Siz şimdi cebinizden bozuk madeni paranızı çıkartıp üzerinde buğday olup olmadığını görün. Sonra, aşağıdaki para sembollerine dikkatle bakın. Eski kâğıt beş liranın üzerindeki muntazam sekiz köşeli yıldız ile diğerlerini karşılaştırın. Cebinizdeki yeni on lirayı ve yüz lirayı çıkartın, adım adım nasıl yedi köşeli hale getirildiğini görün. Yedi köşeli işaret Yahudilerin yedili şamdanı mıdır yoksa?
Paramızdaki bu değişim, Dünya Yahudi Birliğinden ödül alan bir başbakan ve İngiliz kraliçesinden ödül alan bir cumhurbaşkanı zamanında yapılıyorsa, bunun bir mesajı olmalıdır.
Ayrıca belirtmeliyim; AKP’nin sembolü olan ampulde yedi çizgi vardır. Parti binasının ön duvarında ise, sekizli Selçuklu motifi bozularak Davut yıldızına benzer şekilde stilize edilmiş haldedir.
Şimdi de paramızdaki ay yıldızın ne hale geldiğine bakalım; kaymakta olan yıldızı ve kuyruğunu fark edeceksiniz. Bence, “İsa geldi, müjde” diyor.
Kutsal sembollerimizin resmi kurumlarda da bozulmaya başladığını görmek isterseniz Çankırı Valiliğinin armasına bakın. Yedi köşeli olduğunu gördünüz mü? Oysa Çankırı’nın, tarihi sembolü sekiz köşeli olup, yâran kıyafetlerindeki nakışlar ise, kırmızı üzerine yaldız (yıldız) sarısıdır. AB projeli Çankırı Gençlik Meclisinin amblemindeki ay-yıldızda ise başka bir şey görüyoruz. İsterseniz bir de Türk Ocağı’nın bayrağı ne zaman mavileşti diye bir merak edin, araştırın, çok eskiye gitmeniz gerekmeyecek. (İsrail, Yunanistan, İngiliz, Amerikan bayraklarının ve Hıristiyan AB’nin rengi mavi-beyazdır.)
Belirtmeliyim ki, tarihte, Ceneviz, Venedik, Galata ve Selanik Yahudi tefecileri, ekonomisini ele geçirdikleri ülkelerin sembollerini de kendi renklerine çevirmişlerdir, Göktürk devleti buna dahildir. Örneğin, Göktürk(Mavi-Türk) parasındaki yıldız sekiz köşeli değil, altı köşelidir. Göktürk devleti neden çevresindeki sayısız Türk budunlarına saldırmış, Türk’ü Türk’e kırdırmış, Orta Asya’daki Türkleri Çin topraklarına doğru sürmüştür, sorusunun cevabı buradadır. Bugün de, sembollerimizi değiştirmeye muktedir olanlar, Türk ordusunu ele geçirerek aynı şeyi yapmak istediklerini hiç saklamıyorlar, hatta Füze Kalkanı gibi en yıkıcı silahlarını topraklarımıza bunun için inşa ediyorlar.
Bir örnek de Konya’dan vereyim. Selçuklu Motifi diye tarihe geçen sekizli yıldız yerine, Mevlana Yolu üzerindeki kaldırım taşlarına altılı Davut yıldızları yapıldı, Konya halkı onların üzerinde yürüyerek Mevlana’ya, camiye ve namaza gidiyor!
Konu başlığımıza dönelim.
Hıristiyan-Yahudi sembolleriyle donatılmış bir ülkede yeni yıla giriyoruz. En kıymetli sembollerimizle bu kadar oynanması size işgal altında olduğumuzu söylemiyor mu?
Yeni İsrailci Osmanlıcıların çok neşeli bir yılbaşı geçirecekleri malûmdur.
Ya biz, vatan topraklarını Silivri mahpusunda bekleyenler ve kuşatılmışlığımızı anlatmak için eli kalem tutanlar, nasıl gireceğiz yeni yıla?
Yine de, düşmana inat, 2011’in, Ay ve Yıldızımızın yeniden parladığı yıl olması dilek ve umuduyla, nice yıllara…
Ben yılbaşı akşamı Batıkent ADD’li gençlerin gelir amaçlı düzenlediği sazlı sözlü eğlenceye katılacağım.