On üçüncü yüzyılda yaşamış olan Niddersan Acoh üniversite öğrenimi sonrası toplumla ilişkilerini hep sıcak tutmuş, hayatını sahip olduğu bilgi birikimini topluma aktarmak ve öğretmek üzerine inşa etmiş bir bilge insan ve akil bir kişilik. Kuşkusuz bıraktığı eserlerden hala öğrenecek çok şey var ve okudukça, okunanlar üzerine düşündükçe, öğrenecek ne kadar çok şey olduğu anlaşılmaya devam edecek ve insanlık bu değeri fark ettikçe yükselecek…
Tarihte Salgın Hastalıklar
Tarih sadece güzellikleri yazmaz, kötüyü de, fırsatı ve tehditleri de yazar. Hep düşünmüşümdür! Neden toplumlar yükselirler ve sonra düşüşe geçerler, diye. Bu kapsamda okumak yanında, yazılar da yazmışızdır.
İnsanlık ve insan hayatını tehdit eden insan kaynaklı savaşlar veya tabii afetler tarih boyunca hep olagelmiştir. Milattan öncesi dönemlerden itibaren ve halen yaşandığı gibi, bazen yüzyılda bir, bazen daha kısa veya uzun süreler de insanlık hep çeşitli tehditlerle karşılaşmıştır.
“Her bir insanın, her bir hayatın bir dünya” olduğunu göz ardı etmeden, dünyada yaşanan salgın hastalıklara tabii afetler çerçevesinde bir göz atalım. Tarihi kayıtlar bazı salgınlarda milyondan fazla insan hayatının sonlanmasına yol açan 10 kadar salgın yaşandığına işaret ediyor ve bu salgınlarda neredeyse 300 milyon hayatın kaybedildiği ifade ediliyor. Halen yaşamakta olduğumuz Koronavirüs salgınıysa modern çağın bir bakıma vebası olarak somut ve soyut, maddi ve manevi her alanda tartışma zemini oluşturarak ve derin izler bırakarak; düşünülemeyen, düşünülmek istenmeyen boyutlarıyla fizik ve zihin dünyamızda hızla ilerliyor. Hem de küresel kültürün zorlamasıyla insanlık değerlerinin rafa kaldırılmak üzere olduğu düşünülürken Kovid-19 hiç ayrım gözetmeksizin tüm dünyayı titreterek bir bakıma kendine getirdi. Öyle ki yeniden insan olmayı kavramak, hayatı anlamlaştırmak, iyi olmak yolunda kendine rol tanımlamak, rolün gereğini kendi iç tatminini bir kenara bırakarak başkaları için yerine getirmek, fizik dünyanın kendi kontrolü dışında olduğunu fark ederek yaşamdan haz almak, şükretmek, aslına dönmek, mânâyı yakalamak gibi pek çok konu birden bire, gündeminde olmayanların da gündemine düştü, ya da düşmüş görünüyor. Bunun, insanlığın geleceği için önemli ve anlamlı sonuçlar doğuracağını görmek, en azından ümit etmek gerekiyor.
Niddersan Acoh’un Salgına Bakışı
Fark edileceği gibi Prof.Niddersan Acoh yaşadığı yüzyılda, geçmişe verdiği değerden olacak ki yaygın ulaşım aracı olarak kullanılan araca ters binmesiyle tanınmaktadır. Esasen Niddersan Acoh tersten, yani sağdan sola okunduğunda bizim büyük bir değerimize, yani Nasreddin Hoca’ya karşılık geliyor. Başlıkta böyle bir yaklaşım izlemekse bilge insan Nasreddin Hoca’nın eşeğe ters binmesinden ziyade Onun değerine ve niteliklerine dikkat çekmek istememiz, nedeniyledir.
Nasreddin Hoca’mız 13. Yüzyılda Anadolu Selçukluları döneminin tasavvuf merkezlerinden olan Akşehir’de yaşamış, Sivrihisar'da üniversite/medresede eğitim görmüş bilge ve akil bir kişilik olarak kuşaktan kuşağa anlatılarak gelmiştir. Bilge Hoca Nasreddin gülmeyip güldürür, şaşırtır, güldürürken ders verir, dengesini bozar, ders alacak hale getirir, bunları yaparken muhatabının kişilik analizini yapar ve kişiye özel doğru öğretim tekniklerini kullanarak nüktedan ifadelerle karşısındakine sadece mesaj iletmenin ötesinde anlam yükler, ders verir, tutum kazandırır, davranış önerir, bakış açısı tanımlar, yol gösterir, öğretir, benimsetir ve doğruyla güzel olanı topluma yayar. İşte Nasreddin Hoca bu değerleri insanla buluşturmayı yaşam gayesi haline getirmiş bir deha olarak dün olduğu gibi bugün de yaşıyor. Günümüz dünyasında böyle bir adanmışlık örneğine konu olacak bir şahsiyet, bir akademik kişilik var mı? diye sorulacak olsa; “Evet var, Ord.Prof.Dr Niddersan Acoh”, denildiğini duyar gibiyim…