Sungurlu Şehit Ali Alıtkan Anadolu İmam Hatip Lisesi Müdürü Kerim Mandıralıoğlu, “Namaz mü’minin miracı, yükselme vasıtasıdır. Namazsız Müslümanlık ise alçalmadır, dünyevileşmedir, huzursuzluktur. Namaz, Allah ile konuşmak, irtibatı koparmamaktır. Namazsızlık ise Allah’a küsme, Allah’ı hayatın merkezinden çıkarmadır. Namaz, Allah’tan gayrısına boyun eğmemenin, eğilmemenin göstergesi,  Müslüman olmanın nişanesidir. İbadetlerin direği, anası, insanın ruhunun gıdasıdır. İmanın da en büyük desteğidir. Namaz insanın Allah karşısında esas duruşudur, emre, göreve, hizmete talip olduğunun işaretidir. Namazla doğrulmayanlar, ateşle doğrulacaklarını bilmelidirler.

Namaz, hayatın tanzimidir. Sürekli bilincin, dinamizmin korunmasıdır. Namaz, nefsin ve şeytanın isteklerine başkaldırıdır. Namazın kılınması değil ikame edilmesi istenmektedir müminlerden. İkame ise ayağa kaldırmak, düzeltmek, dosdoğru yapmaktır. Namaz, sadece şekilden ve zaruri bir görevden ibaret değildir. Öncelikle namazın niçin kılındığının şuuru verilmelidir. Elbette ‘Tadil-i Erkan’, yani rükünlere, kurallara uymak, dış görüntüleri düzenli yapmak önemlidir. Daha önemlisi ise içinin, özünün doldurulması, ruhunun, cesede kurban edilmemesidir. Mü’minin namazı dosta güven, düşmana korku vermelidir. İnsanı hakikatlerle buluşturmayan, hakkı savunup batılla mücadeleye yönlendirmeyen namazda sorun vardır. Böyle olan namazdan kimse rahatsız olmaz. Uyuşturmaya yaraması açısından teşvik bile görebilir bu tür namazlar. Namaz kılanların bu kadar yekûn tutmasına rağmen, kötülüklerin, zulümlerin böylesine yaygın olmasını namazın ruhunun kavranmamasıyla değil de neyle açıklayabiliriz? Sadece Fatiha Suresinde okuduklarımızı hayatımıza yansıtsak birçok şey değişir hayatımızda. Günde kırk defa ‘yalnız sana kulluk eder, yalnız senden yardım dileriz’ diyeceksin ama kulluk ettiklerin ve yardım dilediklerin başkaları olacak. Bunu, ne dediğimizi bilmediğimize değil de neye yoracağız? Sevdiğimizle konuştuklarımızı kendimiz anlamayacağız, bu ne gaflet! Namazın düzeninde ve okunan kıratın doğru olmasında gösterilen çabanın hiç olmazsa onda biri okuduklarımızda ne dediklerimize yansıtılsa ne kaybederiz? Peygamberimizin, gözümün nuru diye tanıttığı, savaş anları dâhil hiç terk etmediği ve ettirmediği, kıyamet günü hesaba çekilecek ilk ibadet olarak işaret ettiği namazla yeniden dirilişe geçmemiz gerekiyor.  Dirilişe yol açacak namaz, adetten ibadete dönüştüğü zaman gerçek işlevini yerine getirecektir. İşte o zaman  "(Resulüm!) Sana vahyedilen Kitab'ı oku ve namazı kıl. Muhakkak ki, namaz, hayâsızlıktan ve kötülükten alıkoyar. Allah'ı anmak elbette (ibadetlerin) en büyüğüdür. Allah yaptıklarınızı bilir." (Ankebut,45) ayeti kendine yer bulacaktır. İşte o zaman ‘kalpler Allah’ı anmakla huzur bulacaktır’. İşte o zaman camideki cemaatler bir anlam ifade edecek, eşitlik ve kardeşlik huzuru kalplere inecektir. İşte o zaman bir tevhid eylemi olan namaz, din düşmanlarına korku salacaktır.

Son sözler Yüce Kelam’dan olsun: ‘Onların ardından, namazı bırakan, şehvetlerine uyan bir nesil geldi. İşte bunlar azgınlıklarının karşılığını göreceklerdir’(Meryem 19/59.)   ‘Onlar cennetlerdedirler. Birbirlerine suçlular hakkında sorular sorarlar ve dönüp onlara şöyle derler: “Sizi Sekar’a (cehenneme) ne soktu? Onlar derler ki: "Namaz kılanlardan değildik." (Müddessir-40-43) "Ey Rabbim! Beni ve soyumdan gelecekleri namazını dosdoğru kılanlardan eyle! Ey Rabbimiz! duamı kabul et!(İbrahim-40)