Sapık
Ama olmuyor; korunuyorlar. Yıllardır hep örgütlendikleri merdiven altlarında, kaçak yurtlarda, dinci terör örgütü yuvalarında kan kusacakları, sapıkça örgütlenecekleri bugünleri beklemişler. Çocukların masumiyetlerini kirletiyorlar, gençlerin hayatlarını onlardan çalıyorlar, kadınları yaşarken öldürüyorlar. O çocuklar bir daha asla eskisi gibi olamayacaklar. Dinci kafalar, “uzun sakallı erkek, türbanlı-çarşaflı kadın” görünümlü olup, hele bir de şekli olarak namaz kılan-oruç tutanı görünce “Müslüman odur” sanıyorlar. Koskoca bir maneviyat ise yüzyıllardır kaybolup gitmiş. Geriye küçük erkek çocuklarına tecavüz eden dinci-imancı hocalar, kendi öz çocuklarına ya da akrabalarına tecavüz eden babalar-amcalar-dayılar-dedeler-ağabeyler kalmış.
İnsanın kusası geliyor doğrusu... Burada kendi rızasıyla ve istediği özel hayatı süren yetişkin insanlardan bahsetmiyoruz; tecavüze uğrayan çocuklardan bahsediyoruz. Kaldı ki yetişkinler boyutundaki tecavüzleri de simgeleşen Özgecan cinayetindeki gibi defalarca görüyoruz. Yetişkin dahi olsa, kişinin rızası dışındaki her cinsel ilişki de bir istismar, bir tecavüzdür. Türkiye’de çocuk yaşta evlendirilen ya da yetişkin olan binlerce evli kadın da her gün tecavüze uğrayabiliyor. Ancak utandıkları için ya çok yakınlarıyla paylaşabiliyorlar ya da isimleri açıklanmadan istatistiklere giriyorlar.
Sadece Türkiye’de değil, bütün Müslüman toplumlarda korkunç olaylar yaşanıyor. Suudi Arabistan’da açık cezaevinde yaşayan kadınlar, Afganistan’da Taliban terör örgütüne ve Suriye’de IŞİD’e köle olmuş kadınlar 21.yüzyılın en büyük esir kitlesidir. Kadınlar ve çocuklar tecavüze uğruyorlar ve öldürülüyorlar. Ancak biz kendi ülkemiz Türkiye’de bu utancı yaşamak istemiyoruz. Biz laik eğitim istedikçe, bağnaz eğitim sistemine koşar adım AKP iktidarıyla gömülüyoruz. Küçücük çocuklar, kendi aileleri aynı mahallede bile olsa, neden dinci vakıfların açtığı yurtlarda kalırlar? Devlet okulları varken, neden merdiven altlarındaki kurslara giderler? Akıl alacak gibi değil…
Karaman’da Tayyip Erdoğan ve karısı Emine Erdoğan’ın kurucusu olduğu dinci Malum vakfında ve Emekli İmamhatipliler Derneği’nde bir öğretmen 45 çocuğa tecavüz etti; ve belki de uzun zamandır daha kimlere tecavüz etti… Elbette tecavüzcüler her yerden, her toplumdan çıkabilir; ancak tecavüzcüler ve kaçak yurtlar devlet tarafından korunmazlar. Üstelik de aileden sorumlu devlet bakanı Sema Ramazanoğlu gibi, tecavüzün meydana geldiği kaçak bir kurumu korumaya çalışmazlar. Ne diyor kadın bakan: ”Bir kereden bir şey olmaz”… Peki, söz konusu olan kendi çocuğu olsaydı, bir anne olarak bunu diyebilir miydi? Doğru olan, çocukların ve onların ailelerinin yanında durmaktır; sonrasında ise Malum Vakfı ve benzerleriyle ilgili gerekli “adlî” işlemleri yapmaktır. Tabi adalet kaldıysa…
KILIÇDAROĞLU ne dedi: “Bakan Malum Vakfı’nın önüne yatmıştır”. Elbette bakan “kadın” olunca, dinci kafalar “yatmak” kelimesini cinsel manada algıladı. Çocuklar için yürümediler ama kadın bakan için yürüdü dinci kafalar. Halbuki “önüne yatmak” hangi manadaydı, “suçluyu korumak” manasındaydı. Yani kadın bakana dediler ki, “vakfı koruma, çocukları koru”…
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, bu suçu işleyen tecavüzcüye “SAPIK” diyeceği yerde, ana muhalefet partisi CHP’nin genel başkanına “sosyal sapık” dedi. CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu da Beşiktaş vapurundan inen kadınları-kızları izlediğini söyleyen Tayyip Erdoğan için “cinsel sapık, sosyal sapık” dedi. Buyurun buradan yakın…
Kafa böyle olunca donup kalıyorsunuz elbette, laf anlatmak çok zor. Müslümanlığı kılıf yapıyorlar ama vicdanları körelmiş bir defa. Bu ülkede: Konya’daki kaçak kız Kur’an kursu yurdunda 2008’de yangın çıktı, bina çöktü, 17 kız öldü. Ve hiç birinin ailesi şikayetçi bile olmadı. Bu ülkede2009’da 78 yaşındaki Hüseyin Üzmez isimli cemaatçi-dinci bir yazar 14 yaşındaki kıza cinsel istismardan yargılanırken Adli Tıp, adamı aklamak için rapor değiştirdi. Daha onlarcası var, daha ne dramlar var. Adamlar kendi yandaşlarını hırsız da olsa, tecavüzcü de olsa koruyorlar…
Türkiye’de gazetecilik özgür değil, hukuk özgür değil, insanlar özgür değil. Artık bu ülkede Levent Kırca’nın yaptığı tiyatrolar, skeçler yok. Sanatçıların ciddi bir bölümü Tayyip Erdoğan ve AKP iktidarını eleştirdikleri için işlerinden çıkarıldılar, filmleri ve tiyatroları yasaklandı. Yani “gülmek-eğlenmek-düşünmek” yasaklandı. AKP iktidarı tarafından ele geçirilen yandaş televizyon kanallarında öngörüsüz ve yeteneksiz tipler çeşitli programlara çıkarılıyorlar. İnsanların artık tarafsız program izlemeleri birkaç istisna dışında mümkün değil. Eskiden yapılan siyasi şovlar ya da güldürüler yok; onları da Levent Kırca gibi öldürdüler…
Bu yüzden insanların eskisi gibi gülüp eğlendiklerini düşünmüyorum. Sadece PKK’lı ve IŞİD’li teröristlerin katlettiği insanlarımızın cenaze haberlerini izliyoruz ve kahroluyoruz. Bu yetmezmiş gibi, dinci sahtekarların tecavüz haberleri de menüye eklendi. Günün birinde bu toplumu iyice çıldırtacaklar yani!
Acilen, bu ülkeyi içine düştüğü “sapıklar ve teröristler cehenneminden” kurtarmanın mücadelesine girilmelidir. Yolu belli aslında: Derhal, ödünsüz ATATÜRKÇÜ çağdaş, bilimsel, laik eğitime ve milli bütünlükçü politikaya geri dönülmelidir.