İnsanlık kadar eski olan bu hareket, iki vücudun kavuşmasından çok daha fazlasını ifade eder. Sarılmanın anlamı şudur “Sende bir tehlike sezmiyorum, yanında olmaktan korkmuyorum. Rahatlayabilirim, beni koruyan ve anlayan birisi var.”
Özellikle pozitif psikoloji alanında yapılmış birçok araştırma sarılmanın faydaları konusunda birçok gerçeği ortaya koyuyor. Uluslararası Aile Terapisinin kurucusu olan Virginia Satir sarılmak ile ilgili söyle demiştir; “Yaşamak için günde 4 kez, yaşamaya devam etmeyi sürdürmek için günde 8 kez ve büyüyüp gelişebilmek için ise günde 12 kez kucaklaşmaya ihtiyacımız var.” Virginia, sarılmanın en etkili terapi aracı olduğunu belirtir. Sarılmanın faydaları ile ilgili bilimsel gerçek, oksitosin seviyeleri gözlemlendiğinde ortaya çıkar. Yapılan yüzlerce bilimsel çalışmada, sarılmanın hipofiz bezi uyarılması ile oksitosin hormon seviyesinin artışına sebep olduğu gözlemlenmiştir. Kısacası, insan sarılma anında “oksitosin hormonu” salgılar.
Oksitosin hormon seviyesi canlılar arasında güven bağı kurma ve ilişki güçlendirme söz konusu olduğunda hayati bir rol oynar. Aynı zamanda, bu hormona “bağlanma hormonu” da deniyor. Oksitosin seviyesinin artmasına neden olan sarılma eylemi, doğurganlığı olumlu yönde etkiler ve stresi azaltmak, kaygı bozukluklarını tedavi etmek, bağışıklık sistemini güçlendirmek gibi faydalar sağlar. Sarılmak cinsel bir eylem değildir, ancak çifte sıcaklık ve yumuşaklık getirir ve bu nedenle bağı ve yakınlığı güçlendirir. Genel bir kural olarak, yakın romantik ilişkilerde ne kadar çok dokunursanız o kadar derin bir bağ kurmuş olursunuz! Mutlu çiftlerin sırları arasında, sarılmak ve dokunmak en önemli unsurlar. Aynı zamanda sarılmak, karşılıklı güveni pekiştirir. Çocukların dünyaya geldikleri andan itibaren sarılmaya büyük ihtiyaç duymalarının nedeni budur. Sarıldıklarında güvende hissederler ve reddedilmeyeceklerine inanırlar. Özellikle ergenlik ve çocukluk döneminde sarılmak kişiler için büyük önem taşıyor. Bu sayede çocuklar veya ergen bireyler güvenlerini tazeleyebiliyor. Bunun yanında ileri yaştaki kişiler sosyal temastan uzak kaldıklarında strese daha yatkın olabiliyor. Bu sebeple yaşlı kişiler de gün içinde samimi bir kucaklaşmaya ihtiyaç duyarlar. Bebeklikten yaşlılığa uzanan ömrümüzde sarılma kadar basit fakat derin bir eylemi ihmal etmediğimizde mental açıdan daha güçlü hissedip psikolojik sağlamlık konusunda da bir basamak inşa etmiş olacağız.