Peki, vatandaş nelere “evet” dedi şöyle bir sıralayalım:
– Öncelikle yolsuzluğa “evet” dedi.
“Yolsuzluklar araştırılmasın” diyenlere, beşer-onar maaş alanlara “evet” dedi.
–Hazinenin boşaltılmasına “evet” dedi.
Cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu’nun, “Hazineden çalınan 418 milyar doları getireceğim ve bu milletin cebine koyacağım.” sözünü umursamadı. Tonlarca altının satılmasını; karşılıksız para basılmasını; dövizi olanın korunmasını; birilerinin bir gecede kur zengini olduğu gerçeğini önemsemedi. 5’li müteahhitlere kendisinin geçmediği yollar, köprüler, gitmediği hastaneler için milyarlarca dolar para ödenmesini ve yıllarca da ödeneceğini umursamadı.
– TBMM’yi işlevsiz hale getirip; “Yasama bizde, yürütme bizde, yargı bizde, her şey bizde…” sözleriyle istediğimizi yaparız diyen zihniyetleri bir daha Meclis’e gönderdi; hem de geçmişte adı “domuz bağı cinayetleri” ile birlikte anılan bir terör örgütünün partisini de…
– Hukuksuzluğa “evet” dedi.
Devletin en üstünden en altına kadar Anayasa’nın çiğnenmesini, hukuk sisteminin diledikleri şekilde evirip çevirmelerini; “Siz yıkın kanun arkadan gelir” düşüncesinin zorbalıkta hâkim olmasını; öldürenlerin, darp, gasp edenlerin sokaklarda elini kolunu sallaya sallaya gezmesini umursamadı.
–Kadınlar, medeni haklarının ellerinden alınacak olmasına “evet” dedi.
Meclis’te kadın düşmanları çoğunluğu elde etti. Kadını gölge halinde resmedip kimliksizleştirenlerin; “Senin kariyerin çocuk doğurmak! Kadın erkek yan yana oturmak, fotoğraf çektirmek dinimizce caiz değildir” diyerek kadını sosyal hayattan alıp eve tıkmaya çalışan siyasî ve dinci yobazları umursamadı. Sırf cemaatler istemiyor diye İstanbul Sözleşmesi’nden bir gecede çıkılmasını umursamadı. Kadına şiddeti koruyan yasaların kaldırılmasını savunan kadın karşıtlarını Meclis’e gönderdi. “Artık doktor dövüyoruz” diyerek içinde bulunduğu “medeni” durum ile övünmeyi iktidarın bir başarısı (!) olarak kabul eden kadınlar, yeni TBMM’ nin sebebidir… Yarın o çok mücadele ettikleri türbana bile izin vermeyecek zihniyetleri baş tâcı ettiği için başına gelebilecek olanları hiç ama hiç umursamadı.
– Mafya düzenine “evet” dedi.
Geçmişte iktidar ile kol kola yürüyen bir mafya liderinin iddiaları ile birlikte gündeme gelen yolsuzlukları, kaçakçılık ve kara para aklama girişimlerini; ahlâksız ilişkileri umursamadı.
– Derin yoksulluğa “evet” dedi.
Çöplerden yiyecek toplamayı, ezanla birlikte kuyruklarda et, süt, ekmek beklemeyi; tanzim çadırlarında sıraya girmeyi; açlık sınırının altında yaşamayı, neredeyse sunî solunumla hayatta kalmaya çalışan emeklileri, dul ve yetimleri umursamadı.
– Sadaka siyasetine “evet” dedi.
Yoksulluğunu bile onurlu yaşamayı bilmeyenler; belediyelerin, kaymakamlıkların hatta halkın yardımlarıyla askıda bir hayat sürdürmeyi; kafasına çay paketi ve oyuncak atılmasını; ekranlarda çocuğuna 200 lira harçlık vererek şov yapanları yine baş tâcı yaptı; umursamadı.
– Yoksulluğuyla dalga geçenlere “evet” dedi.
“2 kilo almayın, iki domates alın; doğalgazı çok yakmayın, evde atletle gezmeyin, porsiyonlarınızı küçültün, dana eti yemeyin koyun hem daha lezzetli hem de daha ucuz, ekonomi benim gözlerimdeki ışıktır. Uyuyun 6 ay sonra uyanın, vb.” alayları sineye çekti; eyvallah dedi. Bu sözlerin sahiplerini Meclis’e gönderdi; umursamadı.
– Sürekli ağlayan, sızlanan çiftçi ve köylü “evet” dedi.
Çay, tütün, fındık, süt, pamuk, buğday, narenciye, ayçiçeği, çeltik vb. üreticisi; ağır maliyetlerin altında ezilmeyi; tarlasına, traktörüne, hayvanlarına haciz gelmesini, arazisini yok bahasına elinden çıkarmayı, süt ineklerini kesime göndermeyi umursamadı. Tarlasından buğdayı kaldıracağı sırada dışarıdan tonlarca buğday ithal edilerek, mağdur edilmesini umursamadı.
– Depremde ilgisizlikten, soğukta donarak ölmeye “evet” dedi.
Çifte deprem felaketinde ağlayanlar, inleyenler, yirmi bir yıllık iktidarın deprem güvenliği konusuna tek bir çivi bile çakmamasını, bu nedenle de evlerinin başlarına çöktüğü gerçeğini kabul etmedi. Başlarına gelene “kader” dedi “Allah’tan geldi” dedi. Aynı felaketin tekrar yaşanabileceği gerçeğini umursamadı. Deprem bölgesi, ağırlıklı olarak yaşadığı felaketin en büyük sorumlularından hesap sormaktansa TBMM’ye göndermekten çekinmedi…
– “Vatan” diye bir derdi olmayanlar, milyonlarca göçmeni ülkeye dolduranlara “evet” dedi.
“Onlar bizim din kardeşimiz; biz ensar nedir muhacir nedir biliriz” diyerek muhacirlere kanat gerenleri, “Dokuz milyon Suriyeli besliyoruz.” diyenleri Meclis’e gönderdi. Ülkesinin bilinçli olarak nüfus yapısının değiştirilmesine, milyonlarca yabancının ekmeğine ortak edilmesine aldırmadı. Parayı bastırıp vatandaşlık alan dünkü yabancıların doğup büyüdüğü ve emek verdiği toprağında, oy kullandırılmak suretiyle geleceğinde söz sahibi edilmesini umursamadı.
Daha çok sıralarız ama seçim sonuçlarına baktığımızda seçmenin yarsının tüm bu gerçeklere kulaklarını tıkadığını görebiliyoruz. Geçim sıkıntısı diye bir gerçeklerinin olmadığını görebiliyoruz. Ama asıl üzücü olan ülkenin yarısının “vatan” diye bir derdinin olmadığını görmektir.
Sonuç: AKP’nin kendi yarattığı yoksulluğu sadaka ile besleyerek oy devşirmesidir 14 Mayıs 2023 günü alınan seçimin sonucu.
Tüm bunlara rağmen henüz her şey bitmedi. Yolsuzluk, yoksulluk ve yasakların hesabını sorabilmek için “ikinci tur” bir daha ele geçirilemeyecek bir fırsat!
28 Mayıs 2023 günü Cumhurbaşkanlığı seçimi için lütfen sandığa gidin ve vatandaşlık görevinizi yerine getirin; çok daha geç olmadan!
Bir beş yıl daha öfke ile morarmış yüzler, nefret/hakaret/zehir saçan diller ve sürekli tehdit ile sallanan parmaklar görmek istemiyorsanız oyunuzu sevgi ve barış vaat edenden yana kullanın; yine baharların gelmesi için!
Tülay Hergünlü
İstanbul, 16 Mayıs 2023