Çorum Belediye Meclisi'nin Eylül ayı toplantısında gündem dışı söz alan CHP'li Meclis Üyesi Sedat Genç, doğal afetler ve doğal olmayan afetler konusunda görüşlerini sıralarken, doğal afetlerde, can ve mal kayıplarını önleyebilmek için yapılması gereken çalışmalar konusunda görüş ve önerilerini dile getirdi.
“ACILARI BİR DAHA YAŞAMAMAK İÇİN
ÖNLEMLERİMİZİ ALMAK ZORUNDAYIZ”
Belediye Meclisi'nde geçen dönem kurulan Afet Komisyonu'nun çalışmaları doğrultusunda bir dizi etüt çalışması yapılmasını isteyen Sedat Genç, kentimizde kurulacak olan Bilim Merkezi'nde alanında uzman bilim adamlarından oluşan bir Afet Masası kurulması önerisinde de bulundu.
Üniversite öğrencisi olarak 1999 Marmara Depremi ve 24 yıl sonra da 6 Şubat Maraş Depremi'nde arama-kurtarma çalışmalarında görev aldığını anlatan Sedat Genç, “O zamanki gördüğümüz manzara dehşet vericiydi. Depremden sonra, 'Allah bir daha böyle acılar yaşatmasın' diye çok dualar ettik. Kanun ve mevzuatlarımızı değiştirdik. 24 yıl sonra 6 Şubat Depreminde, Marmara Depreminden daha büyük bir acıyı 11 ilimizde tekrar yaşadık.
Ben tekrar arama-kurtarma çalışmalarına katıldım. Mevzuatımız uygun olmasına rağmen, depremden sonra yine aynı söylemler ve aynı tepkilerle karşılaştık. Enkaz altından sevdiklerinizi, tanıdıklarınızı, arkadaşlarınızı, çocuklarınızı çıkarmanın üzüntüsünü tarif edemem” ifadesini kullandı.
“DEVLETLERİN ASLİ GÖREVİ
VATANDAŞININ CAN VE MAL
GÜVENLİĞİNİ SAĞLAMAKTIR”
Devletlerin asli görevinin kendi vatandaşlarının can ve mal güvenliğini sağlamak olduğunu vurgulayan CHP Belediye Meclis Üyesi Sedat Genç, “Bizim devletimizin mevzuat ve kanunları; bu tür doğal afetlere karşı önlem anlamında çok teferruatlı ve uygundur. Tek eksikliğimiz uygulamadır” dedi.
CHP Belediye Meclisi Üyesi Sedat Genç, öncelikli olarak kentimizi, doğal olaylara hazır konuma getirmek için yapılması gereken öneri ve görüşlerini dile getirdiği konuşmasında şunları kaydetti:
“Bugün size başımıza geldikten sonra aklımıza gelen, iş işten geçtikten sonra keşke böyle olmasaydı dediğimiz afetlerden bahsedeceğim.
Afetler ikiye ayrılır; Doğal afetler ve doğal olmayan afetler.
Doğal afetler; hepimizin bildiği üzere; deprem, sel, tsunami, kasırgalar vb. olaylardan oluşur.
Doğal olmayan afetler ise; nükleer savaş, teknolojik saldırılar, kasıtlı çıkartılan yangınlar, savaşlar vb. insana dayalı, insanın kendi eliyle çıkarttığı, toplu can ve mal kaybına sebep olan afetlerdir.
Doğal afetler, doğanın kendi döngüsü içerisinde yaşanan doğal olaylardır. Bu olaylar can ve mal kaybına sebep olmadığı müddetçe, eko-sistemin doğal döngüsü içerisinde değerlendirilir ve afet tanımlamasına uymaz. Yani doğal olarak gelişen doğa olaylarının afete dönüşmesi insanın kendi can ve mal güvenliğini koruma altına almamasından kaynaklanır.
Örnek olarak; sel normal bir doğa olayıdır. Fakat dere yataklarının ve su havzalarının kontrolsüz, rant için hesaplanmadan imara açılması ve bunun sonucu olarak da yaşanan yada yaşanacak olan sel baskınlarında can ve mal kaybının olması sonucu afete dönüşür. Aynı durum depremler için de geçerlidir. El cümle deprem, sel vb. doğa olayları, insanların ihmalkarlığı, duyarsızlığı, önlem alınmaması yüzünden afete dönüşür.
Devletlerin asli görevi kendi vatandaşlarının can ve mal güvenliğini sağlamaktır.
Bizim devletimizin mevzuat ve kanunları; bu tür doğal afetlere karşı önlem anlamında çok teferruatlı ve uygundur.
“BİZDEKİ TEK EKSİKLİK; UYGULAMADIR”
Size şunu bir örnekle anlatayım: 6 Şubat Maraş Depreminden sonra Japonya'dan yetkililer deprem bölgesine gelip incelemelerde bulundular. İncelemelerini yaparken, bizim mevzuatımızı da incelediler. Mevcut mevzuata göre normalde 7.7 veya 7.6 gibi depremlere değil, 9 şiddetindeki depremlerde bile bu kadar can ve mal kaybının olmaması gerektiğini söylediler. Hatta kendi ülkelerinde bu kadar katı ve ince düşünülmüş bir mevzuat olmadığını söylediler.
Buna karşın bizim yetkililer; “Sizde böylesine katı kurallar olmamasına rağmen, sizin inşaatlarınız bu kadar büyük ölçekteki depremlere nasıl dayanıyor?' diye sordular, aldıkları cevap çok ilginç. 'Japonya'da demirden çalmak, betondan çalmak, zayıf yapı yapmak, uygunsuz yere inşaat yapmak kimsenin aklına gelmez. Bizim ülkemizde müteahhitlerimiz yaptıkları inşaatların dayanıklılıklarıyla yarışırlar.'
Cevap çok manidar. Ben 1999 Depreminde arama-kurtarma çalışmalarına üniversitedeyken katılmıştım, o zamanki gördüğümüz manzara dehşet vericiydi. Depremden sonra, 'Allah bir daha böyle acılar yaşatmasın' diye çok dualar ettik. Kanun ve mevzuatlarımızı değiştirdik. 24 yıl sonra 6 Şubat Depreminde, Marmara Depreminden daha büyük bir acıyı 11 ilimizde tekrar yaşadık.
Ben tekrar arama-kurtarma çalışmalarına katıldım. Mevzuatımız uygun olmasına rağmen, depremden sonra yine aynı söylemler ve aynı tepkilerle karşılaştık. Enkaz altından sevdiklerinizi, tanıdıklarınızı, arkadaşlarınızı, çocuklarınızı çıkarmanın üzüntüsünü tarif edemem. Allah kimseye böyle acılar yaşatmasın. Bu tür afetler, hangi partili olduğuna, hangi makam-mevkide olduğuna, zengin veya fakir olduğuna, çocuk veya yaşlı olduğuna, kimin kadın, kimin erkek olduğuna bakmıyor. Hepimiz bu enkazın altında kalabiliriz. Ev sahibi ve kiracının enkazın başında çektiği acılar aynı.
Bunu engellemek bizim elimizde. 6 Şubat Depreminde o tarihteki Emniyet Müdürümüz Mehmet Gülser beyefendinin de yakınları enkaz altında kaldı. Benim bir yeğenim bir de kuzenim enkaz altında kaldı. Tüm ölenlerimize Allah'tan rahmet diliyorum.
'? 'BİZE KENTSEL DEĞİŞİM
PROGRAMI GEREKİYOR'
Buraya kadar anlattıklarım afetten sonraki yaşanan acılar. Bu acıları bir daha yaşamamak için önlemlerimizi bugünden almak zorundayız. Devletimizin başlatmış olduğu kentsel dönüşüm uzun vadeli bir program. Bu program ile beraber bize kentsel değişim programı gereklidir. Öncelikli olarak kentimizi, doğal olaylara hazır konuma getirmemiz gerekmektedir. Böylece doğal olayların afete dönüşmesinin önüne geçebiliriz.
Benim teklifim bir afet komisyonunun kurulması.
Kentimize kurulacak olan Bilim Merkezimizde; alanında uzman bilim adamlarından oluşan Afet Masasının kurulması, daha sonra kentimizdeki bütün binalarımızın sınıflandırılması; binalarımızın sınıflarına göre güçlendirme yapılması, yıkılacak olan binalarımızın bir an önce yıkılıp, hemşehrilerimizin mağdur edilmeden inşa edilmesi. Kentimizde toplanma yerlerinin tekrardan dizayn edilmesi, arama-kurtarma aletlerinin bulundurulması. Böyle bir afette başka bölgelerden bize yardım gelene kadar kentimizi ayakta tutabilecek asgari düzeyde önlemlerin alınması.
“GEÇTİĞİMİZ DÖNEM KURULAN AFET
KOMİSYONU GÖREVİNE DEVAM ETMELİ”
Bu tür çalışmaların tabii ki uzmanların önereceği şekilde yapılması gerekmektedir.
Hemşehrilerimizin müteahhitlerin insafına bırakılmaması gerekmektedir. Geçen dönem Belediye Meclisi'mizde kurulan Afet Komisyonunun çalışmaları doğrultusunda devam edilmesi gerekmektedir. Bu finansmanı sağlamak size bağlıdır sayın Başkan; Kentimizin koruyucusu ve kollayıcısı sizsiniz. Bunu yapma yükümlülüğü de size aittir.
Biz istedikten sonra başarılmayacak hiç bir şey, varılmayacak hiç bir hedef yoktur.”