Suruç’ta Basın Kartlı Olmak…

Abone Ol
Basın Kartı ne işe yarar? Bu soruyu İletişim Fakültesi’ne yeni kaydolmuş bir genç gazeteci adayı sorarsa, "Vakti zamanı gelince öğrenirsin" diye pas geçin.
Meslekle yakından uzaktan ilgisi olmayan yurttaşlara yanıt vermeyebilirsiniz.
Ancak bu soruyu mesleğine 36 yılını vermiş bir kişi soruyorsa durun, dinleyin ve sorduğu soruların yanıtlarını tez elden verin.
Bu kişi bir de meslek örgütünün en büyüğü ve örgütlüsü olan Türkiye Gazeteciler Federasyonu'nda her türlü baskı, tehdit ve şantaja rağmen üç kez seçim kazanmış bir başkan ise kulaklarınızı hışırtıyı bile duyacak kıvama getirin.
Bunu, Basın Kartları Komisyonu’nun 13 üyesinden biri olarak altı yıldır görev yapan bir gazeteci soruyorsa mutlaka ciddiye alınması gerekir.
Üstelik bu kişi, İzmir gibi tamamı sarı basın kartlı 854 üyenin kayıtlı olduğu bir cemiyetin altı yıla yakın süredir Başkanlığı'nı yürütüyorsa söyleyecek sözünüz olmaz, verilecek yanıtınız olur.
Soruyorum…
Başbakanlık Basın Yayın Genel Müdürlüğü'nün verdiği Basın Kartı, halk dilindeki söylemiyle "Sarı Basın Kartı" ne işe yarar?
Kızgınlıkla ve kartı reddederek sormuyorum.
Basın kartına, onun gazeteciyi temsiline yönelik yapılan haksız, hukuksuz ve dayanaksız uygulamalarına karşı ses çıkarmak gerektiği için soruyorum.
Resmi kurum ve kuruluşlar, bankalar, kimlik olarak nüfus cüzdanını kabul ediyor, basın kartını uzattığınız zaman yüzünüze bön bön bakıyor ve mırıldanıyor:
-Nüfus cüzdanın yoksa ehliyet de olur...
Oysa basın kartını binbir elemeden, uygulamadan geçirerek, yüz kızartıcı herhangi bir suça karışmaması kaydıyla ve meslekte önemli bir süre çalıştıktan sonra almaya hak kazanıyorsunuz.
Basın kartını Başbakanlık veriyor...
Nüfus cüzdanını ve ehliyeti ise İçişleri Bakanlığı...
Yankesici, hırsız, dolandırıcı, sahtekar olursanız komisyon basın kartınıza el koyuyor.
Ama yankesici, hırsız, dolandırıcı, sahtekar, tecavüzcü, katil, sapık da olsanız nüfus cüzdanı ve ehliyetinize kimse el koyamıyor.
Gazeteciler olarak elbette imtiyaz istemiyoruz. Ancak aklın yolu basın kartının nüfus cüzdanına ve ehliyete göre daha güvenli bir kimlik olduğunu söylüyor.
Bu söylediklerime yanıt bekliyorum.
***
Toplumsal olaylarda en çok hırpalanan kesim gazetecilerdir.
Basın Kartı olmasına, yıllardır gazetecilik yapmasına rağmen gazetecilere çalıştıkları kurum ve kuruluşlar gerekçe gösterilerek ayrımcılık yapılması çok haksız ve hukuksuz bir uygulamadır.
Düne kadar Başbakanlık uçağına binen, uçakta, "Beraber yürüdük biz bu yollarda" şarkısını söyleyen gazete ve televizyonların yöneticileri dahi bu uygulamaya tabi tutulmuşlardır.
Özel alanda değil ancak kamusal alanda yapılan tüm faaliyetleri gazetecinin izlemesi kamusal bir görevdir. Ancak, akreditasyon uygulanarak bunun önüne geçilmektedir.
Burada cezalandırılan gazeteci değildir, halktır.
Halkın haber alma özgürlüğü kısıtlanmaktadır.
Bu durumlar için basın kartı dağıtan başbakanlık kendi verdiği basın kartını dahi tanımayarak aslında kendi varlığını ve uygulamalarını da tartışmaya açmaktadır.
Size bugünlerde yaşanan bir vahim örneği daha vererek konuyu kapatacağım.
Şanlıurfa'nın Suruç ilçesinde Kobani'deki savaşı izlemek isteyen gazetecilere karşı yapılan uygulamadan biliyorum ki bu durumdan kamuoyunun haberi yok.
Basın Kartı, bölgede görev yapmak için geçerli olarak kabul edilmiyor. İşin vahim yönü de basın kartını hazırlayıp hak edenlere veren kurum olan Basın Yayın Enformasyon Genel Müdürlüğü tarafından uygulanmıyor.
Bu kurum, Suruç Öğretmenevi’nde geçici olarak bir akreditasyon merkezi oluşturmuş. Olayları izlemek isteyen gazetecilere fotoğrafsız ve kurumca hazırlanan özel bir kart veriyor. Sınırın iki kilometre gerisinde bir tepede oluşturulan Güvenli Basın Merkezi’ne ancak akreditasyon kartı olanlar alınıyor.
Basın Kartı ile ara yollara ulaşan ve buradan sınıra yakın başka tepe veya köylere giden gazeteciler Jandarma’ya ihbar ediliyor.
Bölgede görev gören gazeteciler, olayları gazeteleri, televizyonları adına izlemek için basın kartının yeterli olacağını vurguluyorlar.
Şimdi, Basın Yayın Enformasyon Genel Müdürü’ne ve yetkililerine sormak gerekir, bu sorunu. Yanıtını da almak gerekir elbette:
- Komisyon kararından sonra kendi ellerinizle hazırlayıp verdiğiniz gazeteci kimliği olan basın kartını siz de tanımıyor ve başka bir akredite kartına gereksinim duyuyorsanız, hakikaten ciddi olmak gerekir ve “Sarı Basın Kartı ne işe yarar”, diye bir kez daha sormak gerekir.
Verilecek yanıtınız varsa, dinleriz...
{ "vars": { "account": "UA-115444419-2" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }