1.Kovid-19 BM’de Değişimin Habercisi mi? (3)
1.2.Tarımda küresel inisiyatif: Dünya Gıda ve Tarım Örgütü
194 ülkenin üye olduğu Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü 16 Ekim 1945 yılında Kanada’da kurulmuş ve Türkiye ise 6 Nisan 1948 yılında üye olmuştur, Örgüt tarım ve gıda alanında küresel bir inisiyatif olup, Birleşmiş Milletler’in uzmanlık kuruluşlarından biridir ve genel olarak Dünya’daki gıda ve tarımla ilgili çalışmaları organize etmek ve geliştirmek suretiyle dünya gıda güvenliğini sağlamayı amaçlamaktadır(3), (4).
Birleşmiş Milletler Dünya Sağlık Örgütü’nün Covid-19 ile yaşadığı kurumsal yeterlilik ve yetersizlik tartışmaları, diğer önemli ve insanlık için hayati değere sahip olan tarım ve gıda sektörü için küresel inisiyatif olan Dünya Gıda ve Tarım Örgütü(FAO)’nün de hemen bugün değilse de yakın gelecekte mercek altına alınacağı yönünde veriler sunuyor. Çünkü FAO; insanlığın devamı, insanlık onurunun yaşatılması, refahı ve geleceği için küresel ve hayati bir inisiyatifi ifade ediyor.
Kovid-19 süreci FAO’nun küresel ölçekte üstlendiği görev ve sorumluluğun ne kadar değerli ve hayati olduğunu göstermiştir. 2015 yılında tüm Birleşmiş Milletler’e üye ülkeler tarafından kabul edilen 2030 Sürdürülebilir Kalkınma Gündemi bugün ve gelecekte insanlar ve gezegen için barış ve refahı sağlayacak ortak bir plan sunmaktadır. Plan, küresel bir ortaklık içinde gelişmiş ve gelişmekte olan tüm ülkelerin acil bir eylem çağrısı olarak ele alınmış ve konular 17 Sürdürülebilir Kalkınma Hedefi (SKH) olarak ilan edilmiştir. Plan bir yandan yoksulluğu ve diğer yoksunlukları sona erdirmeyi esas alırken aynı zamanda iklim değişikliği ile mücadeleyi, denizleri ve ormanları korumayı, insan sağlığını ve eğitimi iyileştiren, eşitsizliği azaltan ve ekonomik büyümeyi teşvik eden stratejilerin eşzamanlı yürütülmesi gerektiğini kabul etmektedir(5). Görüldüğü FAO’nun görev ve sorumlulukları son derece önemlidir.
1.2.1.Tarımda Küresel İnisiyatif de Mercek Altına Alınacak mı?
Kovid-19’unsağlıktan sonra ikinci önemli gündem maddesi olan tarım ve gıda sektöründeki durum doğrudan Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri ile dolayısıyla FAO ile de ilişkilidir. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü(FAO) ni(6); “Salgının küresel gıda sistemlerini etkilemekte olması bölgesel tarımsal değer zincirlerinde sorunlar ortaya çıkarmakta ve bu durum gıda güvenliği için risk oluşturmaktadır.” şeklinde açıklamaktadır. Yine FAO, bakımından sağladığı bir fayda olarak KOVID-19 üreticiler, işletmeler, hükümetler ve tüketiciler üzerinde gıda güvenliği konusunda daha fazla farkındalık oluşturduğuna dikkat çekmekte ve ne yönelik görüşü ise; “Salgın, balıkçılık ve su ürünleri yetiştiriciliği sektörlerini etkilemekte, geçim kaynaklarını tehdit etmekte, değer zincirinin işleyişini bozmakta, uluslararası ticareti etkilemekte ve balık tedarik zincirleri için risk oluşturmaktadır.”, şeklindedir.
Dolayısıyla Kovid-19 süreci bir bilinç artışına neden olsa da küresel düzeyde üretim ve tedarikte sorunların ortaya çıkmasına ve gıda güvenliği bakımından önemli muhtemel riskler getireceği anlaşılmaktadır. Bu durum; Kovid-19 sürecinde ve sonrasında da FAO'nun üretimdeki somut etkisini daha güçlü olarak yansıtması gerektiğini gösteriyor. FAO'nun küresel misyonunda (SDGs) ilk iki sırada yer alan “Yoksulluğun sona erdirilmesi(No poverty)” ve "Sıfır Açlık(Zero Hunger)" hedeflerini öne çıkarmaktadır. Buna göre “dünya genelindeki açlık çeken 821 milyon insanın doyurulması” ve bununla birlikte üretim sürecinde yer alan üreticilerin "balık tutmayı öğrenmesini sağlamak" sürdürülebilir gıda arzı için büyük önem taşımaktadır ve bu işlev yaşamsal bir sorun ve sorumluluk olarak ortaya çıkmaktadır. Bu amaçla FAO’nun daha güçlü ve çok daha etkili yöntemler geliştirmesi gerektiğini söylemek gerekir. Bu yönüyle ilk bakışta doğrudan üretimi artırmak, maliyeti düşürmek ve üretilen ürünlerde kaliteyi yükseltecek çalışmalar yapmak yönünde etkili bir anlayışın benimsemesinin uygun olacağı söylenebilir.