AKP’nin 2015’teki 7 Haziran - 1 Kasım seçimleri arasında kullanılan şiddet yöntemlerini her fırsatta hatırlatarak, çağrışımlarını seçim malzemesi yaparak, paramiliter grupların sokağa çıkacağı yolundaki söylentileri körükleyerek ortamı terörize etmekten kaçınmadığını kaydeden Aygün, “Tarikat ve cemaatlerle, Hüda Par gibi kontra geleneğin uzantısı partilerle, Milli Görüş’ten gelen en gerici damarı sahiplenerek havuz medyasında halkın önyargılarını kışkırtmış; ırkçı-şoven bir siyasal zeminin sınırlarını genişletmeye çalışmıştır. Hüda Par’ın, Yeniden Refah Partisi’nin parlamentoya vekil göndermesi, MHP’nin -kendisinden beklenmeyen oranda- oyunu yükseltmesi ve Cumhur İttifakı’nın ana eksenini oluşturduğu milliyetçi-muhafazakâr damarın dışındaki, merkezkaç ve tabiri caizse daha radikal eğilimlerin bu ittifakın yörüngesine çekildiğini ve onu koruduğunu gösteriyor” dedi.
Müttefiklerini çoğaltmasına, uzak desteklerinin katkısına rağmen kendi gerilemesini durduramayan AKP’nin cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ikinci tura kalması için de özel bir çaba harcadığını belirten Aygün, açıklamasının devamında şunları dile getirdi:
“Seçim sonuçları üzerine yapılan müdahaleler herkesin gözü önünde cereyan etti. Tutanakları tekrar tekrar saydırtmak suretiyle müşahitlerin ve diğer görevlilerin sabrını ve fiziksel dayanıklılığını zorlayan yöntemlerle bile zaman kazanmaya çalışan AKP tek adam rejiminin kaybettiği irtifayı yine de gizleyemedi.
Partimizin de içinde bulunduğu Emek ve Özgürlük İttifakı seçimlere olağanüstü zorlaştırılmış koşullarda girmiştir. HDP’nin kapatılma tehdidi, siyasetçi ve gazetecilerin tutuklanması, seçmenlere yönelik baskılar, seçim günü yapılan silahlı gösteriler ve saldırılara rağmen bu eşitsiz seçim sürecindeki mevcut imkânlar içinde Emek ve Özgürlük İttifakı, süreci, parlamentoya gönderdiği vekil sayısını artıramasa da az çok koruyarak tamamlamıştır.
Tek adam rejiminin ilk turda geri geriletilememesinin çeşitli nedenleri hiç kuşkusuz tartışılacaktır. Asıl altı çizilmesi gereken başlıca sebep emekçileri ve ezilenleri doğrudan doğruya kendi sorunları etrafında örgütleyen birleşik bir mücadelenin ülke düzeyinde oluşturulamamış olmasıdır. İşçi sınıfı ve emekçilerin bu örgütsel zayıflığından doğan boşluk gerici hassasiyetleri kışkırtan partiler tarafından dolduruldu. Bu durum yoksul, işsiz, güvencesiz ve örgütsüz kitlelerin gerici önyargılarının harekete geçirilebileceğine ilişkin eski deneyimleri bir kez daha tekrarlamıştır. AKP’nin eski ve yeni müttefiklerinin oylarındaki kısmi yükselmeyi de bu durum açıklar.
Ancak ortaya çıkan parlamento tablosu ülkeyi her geçen gün daha da karanlığa sürükleyen iktidar gücünün aritmetik yeniden dağılımındaki değişimden ibaret değildir.
“PARTİMİZİN İKİ MİLLETVEKİLİ YSP LİSTELERİNDEN SEÇİLDİ”
Partimiz parlamentoya Yeşil Sol Parti listesinden işçilerin emekçilerinin temsilcisi olarak iki milletvekili göndermiştir. Yeşil Sol Parti listelerinden Meclis’e giren arkadaşlarımız, ittifakın diğer vekilleriyle birlikte halk ve emekçi düşmanı politikalara, sermaye siyasetine, kadın, Kürt ve göçmenlere yönelik anti demokratik uygulamalara karşı mücadele edeceklerdir.
Partimiz hem kendi kurullarında hem de Emek ve Özgürlük İttifakı’nda yapılacak değerlendirmelerden sonra 2023 seçimlerinin daha geniş bir değerlendirmesini yapacaktır.
Şimdi önümüzde yeni bir mücadele süreci açılıyor. Değişim eğilimini şu veya bu şekilde ifade eden halkımızın, oylarıyla önümüze serdiği sonuç bu eğilimin tek adam rejimini yıkabilecek bir güce dönüştürülmesidir. Bu sorumluluk emek ve demokrasi güçlerinindir.
Partimiz de bu seçimde zayıflatılan tek adam rejimini ikinci turda yıkmak için tüm emekçileri seferber olmaya çağırmaktadır.”
HABER MERKEZİ