TÜRKİYE TECRİT EDİLİYOR..!

Abone Ol

3 yıl olmuş yazalı; dış ilişkilerden bahsetmişim. Suriye seslerini işittiğim zamanlardı. Ortadoğu'da olanlar üzerine izlenimlerimi yazmıştım; Mısırla ilgili, Tunus'la ilgili, Suriye ile ilgili... Bugün kanaat önderleri de dış ilişkilerden yeni bahsediyorlar. Tek üzerinde durdukları dış siyaset... Ne dersiniz? Öngörüm gayet iyi... Daha mı az akıllılar? Tabi ki halkı aptal yerine koyup; saklayamayacakları zaman konuşuyorlar, başka bir yoldan çıkmışlığı, yutturmak için dikkatleri iş işten geçmiş olaylara çekiyorlar. söz uçuyor, yazı kalıyor. İş işten geçince halk iştahla haberlere kulak kesiyor.
Bu ülkenin icraatlarından bile öncelikli konusu, dış politikada sergilediği tavrıdır. Öyle derin ve ilişikli ülke politikaları oluşmuş ki; ülkenin öyle bilgi, belge ve siyasi ilişkileri var ki; ülkenin dış siyasetini, sığ bilgilerle futbol taraftarlığına dönüştürmeye gelmez; hislerle hareket edilemez.
Son zamanlarda gerçekler ve menfaatler, liderin egosuna takılmıştır. Gelenek bozulmuş; uzlaşmacı, yol gösterici bir tutum yerine, tecrite neden olacak bir yola girilmiştir. Oysa bugüne kadar Türkiye’nin geleneksel dış politika dengelerinde, Doğu’yla Batı genellikle birbirini tamamlayacak ya da dışlamayacak tarzda yer almıştır.
Türkiye’nin yeri Batı’ydı, yüzü hep Batı’ya dönüktü ama bu yaklaşım, onun sırtını Doğu’ya dönmesine neden olmamıştı. Batı’da, Amerika’yla Avrupa’da güçlü olan Türkiye’nin Doğu’da da eli daha güçlü oldu. Batı’da ağırlığı olan Türkiye’nin Arap âleminde de, Doğu’da da ağırlığı azalmadı, arttı. Şimdi hedefsiz, isabetsiz atışlarla ülkeyi çıkmaza sokan bir dış politika izleniyor. Dış politikada ideolojik bakış olmaz.
Dışa açılmanın ağır bedellerinden habersiz bir yola girilmişse; istikrar, gelişmiş Türkiye, Hedef 2023 gibi örtüşmeyen bir kılıfla bu işleri aklayamazlar. Gücünüzü azaltmak için Ortadoğu'da bir bir komşularınızı karıştırmışlar ve maşa olmuşsanız; fayda bunun neresinde?
Yarın acınacak bir tabloda kimseye gülünç düşmemek için borazancılığı bırakmak gerek. Sıradan bir vatandaş, önce yaşama hakkına sonra diğer haklarına sahip çıkmalı, çoluk çocuğuna iyi ebeveyn olmalı; oy kullanma hakkını iyi değerlendirmeli; vicdanını sızlatmayacak şekilde borazancılık hizmetine uygun değil de bildikleriyle çelişmeyecek kararla oy kullanmalı; hepsi bu. Kimsenin zaferi imiş gibi olayı güç savaşına çevirirseniz; yarın ya böcek gibi ezerler; ya da dönek olmak zorunda, haysiyetini gölgelenmiş olarak yaşarsınız.
Sadece hakkınızı bilin ve sandıkta isteyin. Bilin ki bu ülkede kimse hakkıyla kanaat önderi sayılacak kıvama gelmiyor. Medya, siyasiler herkes en az iktidar kadar sorumlu. Halk mı..? Sütten çıkmış ak kaşık değil. Tek gücü olan oyunu satılığa çıkaranlar, yönetenlerden daha sorumlu... Netice de onlar emir kulu... Etin çeliği ezdiği savaştan çıkmış halkın, ülkesini teslim etmeyeceğini bilen strateji devlerinin, maşaları olarak oylarınıza talipler...
Bir partiye üye kıvamına gelmişsen; partini iyi takip et; çünkü onun yolsuzlukları senin yolundan geçecek; icraatlar için taşın altına elini değil; kendini koymuş olacaksın. Yaşa yaşayabilirsen syozenc:)
{ "vars": { "account": "UA-115444419-2" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }