Gelen kulis bilgileri, Rusya'nın S-400'lerle ilgili 'esnek' davranabileceği, şimdiye kadar gerek maddi, gerekse manevi olarak alacağını aldığı, NATO'yu sarstığı, hatta yıprattığı, bu nedenle ABD yaptırımlarından Türkiye'nin kurtulmasını Moskova'nın sağlayacağı yönünde…
Herhalde Türkiye, Cumhuriyet tarihinde hiç bu kadar 'yaptırım baskısı' altında kalmamış ve dünya üzerinde sorun yaşadığı ülke sayısı hiç bu kadar çok olmamıştı.
Türkiye'nin dış politikası maalesef sorunlu… Bunu kişilere bağlamak mümkün mü bilmiyorum. Ama tarihte bu dönemi anarken bizzat Cumhurbaşkanı'na bağlamak yanlış olmaz.
ABD ve AB'nin yaptırımları sardı dört bir yanımızı… Avrupa Birliği, Doğu Akdeniz'deki doğalgaz sondaj faaliyetleri için, ABD ise S-400'ler ve Suriye operasyonu ile ilgili yaptırımları devreye sokuyor. AB, bu yaptırımları duyurdu, ABD ise S-400'lere bağladı. Yazının sonunda daha açık söyleyeceğim ama, Türkiye'yi Washington yaptırımından Moskova'nın kurtaracağını öngörmekteyim.
AB'nin hesapları
Suriye'ye yönelik operasyon nedeniyle Türkiye'ye silah ihracatını kısıtlama kararı alan AB, 11 Kasım'da aldığı çerçeve kararında Türkiye'ye Doğu Akdeniz'deki sondaj çalışmaları nedeniyle uygulanabilecek ekonomik yaptırımların kapsamını belirledi. Buna göre, sondaj çalışmalarına katılan, ilişkili kişi ve kuruluşların mal varlıkları dondurulacak, vize verilmeyecek, bu kişi ve kuruluşlara, AB'den mali kaynak sağlaması yasaklanacak.
Henüz liste yayımlanmadı. Söylenene göre bu liste halen Brüksel'de oluşturuluyor. Bu süre zarfında da Türkiye'den Doğu Akdeniz'deki faaliyetlerini durdurması bekleniyor.
Bu kişiler kim olabilir? Sondaj ya da sismik araştırma gemilerinin mühendisleri, çalışanları, kaptanları olabilir. Şimdilik, kişi ve kurumlara AB'den mali kaynak sağlanmaması ile ilgili net bir açıklama yok. Ayrıntılar bilinmiyor. Avrupa Birliği bu konuda tamamen üye ülkeler Yunanistan ve Güney Kıbrıs'ın arkasında duruyor ve hatta o ülkelerin istediğini yapıyor. Bir de tabi bu enerji arayışına katılan Fransız, İtalyan gibi üye ilkelerin firmalarına destek çıkıyor.
Türkiye'nin haklı argümanı olan, enerji paylaşımından 'Kuzey Kıbrıs da yararlanmalıdır' tutumunu görmüyor, görmek istemiyor. Ama işin gerçek tarafı, bu yaptırımların somut olarak hayata geçeceğini zannetmiyorum. En başta Almanya karşı…
25 Kasım'da Berlin'de BM Genel Sekreteri Antonio Guterres, KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı ve Kıbrıslı Rum lider Nikos Anastasiadis'le 'üçlü' bir görüşme yapacak. AB bir anlamda bu yaptırımlarla görüşmelere de 'baskı' uygulamış, özellikle Türk tarafını anlaşmaya zorlamayı da amaçlıyor.
ABD'nin hasımları
ABD ise yaptırımları S-400'ler üzerine kurdu.
Türkiye'nin Rusya'dan S-400 Hava Savunma Sistemi'ni satın alması, ABD'de bir federal yasa olan ve bugüne kadar Çin, Rusya ve Kuzey Kore'ye uygulanan CAATSA (Countering America's Adversaries Through Sanctions Act; Amerika'nın Hasımlarına Karşı Yaptırım Yasasıyla Mücadele) Kanunu'nun 231. maddesinde yer alan yaptırıma uğrayacağı söyleniyor.
2017 yılında ABD'de yürürlüğe giren CAATSA Kanunu'nun amacı öngördüğü yaptırımlar aracılığı ile hasımlarına karşı korunmayı sağlamak. Çin'in Rusya'dan S-400 HSS'ni satın alması Çin'e yaptırım nedeni olmuştu. CAATSA kanunu hasımlara karşı caydırıcı bir tedbir olmakla birlikte tek amacı bu değil. Aynı zamanda, kendi devlet başkanlarının yetkisini kısıtlayarak ona karşı bir önlem alma çabası…
Yaptırımlara yönelik gelişmeler önümüzdeki dönemde daha da netleşecek. Ama gelen kulis bilgileri, Rusya'nın S-400'lerle ilgili 'esnek' davranabileceği, şimdiye kadar gerek maddi, gerekse manevi olarak alacağını aldığı, NATO'yu sarstığı, hatta yıprattığı, bu nedenle ABD yaptırımlarından Türkiye'nin kurtulmasını Moskova'nın sağlayacağı yönünde… Uzmanlar, 3-4 adet S-400 alımının 'zevahiri kurtarmak' olduğunu, 30-40 S-400'ün işlevsel olabileceğini, zaten bu alışverişin başından beri 'kullanım için' değil, 'diplomasi' ve 'siyasi' amaçlı olduğunu söylüyorlar.
Bekleyelim, görelim…