ADD Şube Başkanı Demirer, İzmir’in kurtuluşunun 102. Yılı nedeniyle bir açıklama yaptı.
Demirer, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Türk Ulusu’na aşıladığı bağımsızlık aşkının, günümüzde sadece İzmir’in dağlarında değil, güzel yurdumuzun dört bir yanında hiç solmayacak rengarenk çiçeklere dönüştüğünü belirtti.
Demirer, “Yıllardır yaşadığımız bütün olumsuzluklara, aymazlıklara, beceriksizliklere, yolsuzluklara, ihanet boyutuna varan sapkınlıklara karşın umutluyuz. Tarih biliminden güçlü olanın değil, daima haklı olanın kazandığını öğrendiğimiz için umutluyuz” ifadesini kullandı.
Demirer’in konuyla ilgili basın açıklaması şu şekilde:

'0000 Kilometre'de geri sayım başladı '0000 Kilometre'de geri sayım başladı

3 YIL ÖNCE 3 YIL SONRA…
“8/9 Eylül 1922 gecesi yaklaşık 3,5 yıl süren Yunan işgali boyunca tavan aralarında, sandık diplerinde sakladıkları kırmızı perdelerini, elbiselik kumaşlarını bulabildikleri beyaz çarşaf ve örtülerle işleyip sabaha kadar diktikleri Türk Bayraklarıyla sokaklara dökülüp kenti gelincik tarlasına döndüren ve sevinç gözyaşlarıyla Mehmetçiği karşılayan İzmir kızları, kadınları kadar heyecanlı, şanlı ordumuzun kahraman askerleri, komutanları kadar gururlu, haberi alan Türk Ulusu kadar mutluyuz bugün…
Asırlar boyunca akıl ve bilimden uzaklaşıp, dogmatik bağnazlığın cehalet çukurunda soluksuz kalan Osmanlı İmparatorluğu, 1. Dünya Savaşı sonunda, 30 Ekim 1918’de imzaladığı Mondros Mütarekesi ile fiili ömrünü tamamlamış, 10 Ağustos 1920 tarihinde de Anadolu Türk’ünün idam fermanı Sevr Antlaşması dayatmasına boyun eğmişti. Türk Milleti, Mustafa Kemal Paşa önderliğinde verdiği Ulusal Bağımsızlık Savaşı’nı 30 Ağustos 1922’de zafere ulaştırıp 9 Eylül’de işgalciler ve işbirlikçilerini denize dökerek boynuna dolanan esaret ve zillet zincirlerini kırıp attı, vatanını kurtardı, istiklâl ve hürriyetini kazandı.
Yine her tür zorluğu yeneceğine inandığımız milletimize güvenimizle alabildiğine umutluyuz. 
Yıllardır yaşadığımız bütün olumsuzluklara, aymazlıklara, beceriksizliklere, yolsuzluklara, ihanet boyutuna varan sapkınlıklara karşın umutluyuz. 
Tarih biliminden güçlü olanın değil, daima haklı olanın kazandığını öğrendiğimiz için umutluyuz.
Nehirlerin tersine akıtılamayacağından, akıl ve bilimin dogma ve hamaseti mutlaka yeneceğinden emin olduğumuz için umutluyuz. 
Kendilerinde hiç sahip olmadıkları yetenekler vehmeden, kin ve nefret saçarak devlet yönetmeyi marifet sayan, eğitimsiz, cahil, çapsız ve yalancı politikacıların önünde sonunda yok olup gittiklerini hep okuduğumuz, gördüğümüz için umutluyuz. 
Bir dejavu misali Atatürk’ün Gençliğe Hitabe’de anlattığı dönemin benzerinden geçtiğimizi, muhtaç olduğumuz kudretin damarlarımızdaki asil kanda mevcut olduğunu, O’nun hiç kandırılmadığını, kandırmadığını ve yanılmadığını bildiğimiz için umutluyuz.
Umutluyuz çünkü; 15 Mayıs 1919’da Konak rıhtımında toprağa karışan Hasan Tahsin Bey’in kanını yerde bırakmayan Türk Ulusu’nun bu karanlığı da yırtacağını adımız gibi biliyoruz. 
İnsan ömründe çok uzun sayılan süreler, ulusların yaşamlarında an gibidir. Milletimiz binlerce yıllık tarihinde birçok felaket yaşamış, hepsini aşmayı da bilmiştir. 
Büyük Atatürk 19 Mayıs 1919’dan itibaren yaşanan o felaketli günleri 9 Mayıs 1935’de toplanan CHP 4. Büyük Kurultayı’nı açarken şu sözlerle kayda geçiriyor: “Bu anda, Sivas Kurultayını -ki, dış ve iç düşmanların süngüleri altında kurulmuştur- hatırlamak, geçen on altı yılın bütün hadiselerini göz önüne getirmeği kolaylaştırır. Uçurumun kenarında yıkık bir ülke... türlü düşmanlarla kanlı boğuşmalar... yıllarca süren savaş... ondan sonra, içerde ve dışarda saygı ile tanınan yeni vatan, yeni sosyete (toplum), yeni devlet... ve bunları başarmak için aralıksız devrimler... işte Türk genel devriminin kısa diye mi...”  
ve ekliyordu 
“16 yıldır uyguladığımız, yalnız birkaç yıl için değil geleceği de kapsayan tasarlarımız ve güttüğümüz bütün bu esaslar Kemalizm prensipleridir.”
Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Türk Ulusu’na aşıladığı bağımsızlık aşkı, günümüzde sadece İzmir’in dağlarında değil, güzel yurdumuzun dört bir yanında hiç solmayacak rengarenk çiçeklere dönüşmüştür.
“…
Binlerce yıl sağılmışım,
Korkunç atlılarıyla parçalamışlar
Nazlı, seher-sabah uykularımı
Hükümdarlar, saldırganlar, haydutlar,
Haraç salmışlar üstüme.
Ne İskender takmışım,
Ne şah ne sultan
Göçüp gitmişler, gölgesiz!
Selam etmişim dostuma
Ve dayatmışım...
Görüyor musun?
…”
dediği gibi Ahmed Arif’in Anadolu, Mustafa Kemal Atatürk’ün ödünsüz antiemperyalist, tam bağımsızlıkçı kararlılığından ve Kemalizm’den ayrılmadan Yeniden Atatürk Cumhuriyeti’ne mutlaka ulaşacaktır. 
Atatürkçü Düşünce Derneği olarak; bütün inanç ve kararlılığımızla güzel İzmir’imizin kurtuluşunun 102. yılını kutluyor, Atatürk ve Kuvayı Milliye kahramanlarımızla aziz şehit ve gazilerimizi minnet ve şükranla anıyoruz.”