ÜNİVERSİTE SINAVI

Abone Ol

 Anasınıfından önce başlıyor tatlı bir telaş. ‘Acaba çocuğumu hangi okulun hangi öğretmenine versem?’ Kolu komşu, eş dost, tanıdık okul öncesini o kadar kafana takma ama gelecek yıl çok önemli diyor. Bak bizim çocuklar beşe kadar falan okulda, falan öğretmende okudu bizim istediğimiz(!) yeri kazandı. Nasıl olsa kiracısınız şimdiden çocuğu vermek istediğiniz okulun kayıt alanı içine taşının. Bir başkası hemen araya giriyor, bizim çocukları da falanca okuttu, bizim istediğimiz(!) yeri kazanamadı. Keşke bizimki de sizin öğretmende okusaydı diyor. Bir başkası da o kadar kafaya takmayın canım biraz da çocuğun içinde olacak, bizim bir akrabanın çocuğu var anne baba doğru dürüst ilgilenmedi ama yine de en iyi okulu kazandı diye ekliyor.

Herkesten bir tavsiye geliyor ve anne babanın kafası iyice karışıyor. Çocuğu için tüm öğretmenler iyidir ama falancanın dediği öğretmen acaba daha mı iyi? İnşallah onun sınıfına düşer, ya ona denk gelmezse diye evhamlanırken birde bakıyor ki kayıt zamanı gelmiş, çocuğunu okula yazdırmış ve çocuk istediği öğretmenin sınıfına düşmüştür. Artık derin bir oh çeker. Telaş bitti mi, hayır esas yeni başlıyor. Sabah elinden tut okula getir, akşam elinden tut eve götür. Ödevlerini takip et. Şu deneme testini, bu yardımcı kitabını al. Olmadı kurslara gönder. Daha da olmadı takviye dersleri aldır. Çocukluğunu yaşayamadıkları için hem üzül, hem de durmadan çalış, test çöz, kitap oku diye başının etini ye. Hatun, annelik merhametiyle, ‘’Bey çocuğun üzerine çok gidiyorsun biraz da serbest bırak, bunlar daha oyun çocuğu, sağlıklarından önemlimi sanki’’ deyince.  Hanıma: ’’Hanım çok haklısın ama bu işin başka bir yolu var mı? Allah aşkına’’ diye savunmaya geç.

Siz mücadeleye devam ede durun, bir de bakıyorsunuz ki OKS, pardon SBS, yok yine pardon TEOG… LGS gelmiş çatmış. Çocuğunuzdan çok siz heyecanlısınız. Hem çocuk hem biz bu kadar emek verdik, ne olur Allah’ım istediğimiz (!) liseyi bir kazansa. Çünkü iyi lise iyi üniversiteye giden yol demektir. Ama bir de bakıyorsunuz ki,  çocuğunuz, hem kendi hem de sizlerin ilgisine rağmen istediği okulu kazanamadı. Normal liseye devam edecek. Çocuğunuza hissettirmemeye çalışanız da moraliniz bozuluyor, keşke biraz daha çalışsaydı diye içinizden geçiriyor ve çok üzülüyorsunuz. Hatta eşinize: ’’Hanım korumayı bırakıp da sen de benim kadar çalış diye çocuğa tembih etseydin, belki kazanırdı’’ diye çıkışırken, ‘’ne yapsın çocuk elinden geleni yaptı işte. Sakın çocuğuma imalı da olsa sınav hakkında bir şey söyleme, o zaten üzülüyor’’ diye hemen karşı atağa geçiyor. Siz de sakinleşerek, ‘’söylemem söylemem haklısın hanım, herkes kazanacak değil ya, ben de istediğim üniversiteyi kazanamamıştım’’ deyip hadi çocuğun odasına geçelim diyorsunuz. Morali bozuk olan çocuğunuzu, ‘’kendini fazla üzme, daha önünde çook sınav var!‘’ diye teselli etmenize rağmen, çocuk sizden daha çok üzülüyor ve kendi kendine benden gizlemeye çalışsalar da annem - babam üzüldüğüne göre, demek ki beni çok seviyorlar. Ya kazanıp kazanmadığım hiç umurlarında olmasa, o daha da kötü. ’’en iyi okul tecrübedir ancak okul masrafı biraz fazladır’’ sözünden hareketle bu sınavdan gerekli dersi çıkarıyor ve ben lisede daha farklı bir öğrenci olacağım, bugün için üzülen fakat benim üzülmemem için bunu bana hissettirmemeye çalışan annemi, babamı hayalimde olan en güzel üniversiteyi kazanarak sevindireceğim diye kendi kendine söz veriyor.

Siz artık lise yıllarında çocuğunuza çalış deme ihtiyacı bile duymuyorsunuz. Görevini fazlasıyla yapmanın gayreti ve çabası içinde olduğunu görünce, anne – baba olmanın verdiği şefkat duygusuyla, o kadar da kendini yorma, hiçbir şey senden daha önemli değil diyorsunuz ama bu seferde çocuğunuz başarmak istiyorsam başka çarem yok diyor. Nihayet YGS - LYS –en son isimlerini inanın bende unuttum- YKS (TYT-AYT) sınavına giriyor ve sonuçlar açıklandığında istediği üniversiteyi kazanıyor. O da ne, hem de derece yaparak. O anda tüm yorgunluğunuz bitiyor.  Niye bu kadar dert edinmişiz ki, iş olacağına varıyormuş diye içinizden geçirerek, aile boyu çocuğunuza sarılıp sevinç gözyaşları döküyor ve ‘’Azmin elinden hiçbir şey kurtulmazmış’’  sözü doğruymuş diyorsunuz.

Sizin tatlı telaşınız, bir nebze bitti amma,  geride binlerce anne – baba, çocuklarının geleceği için tatlı telaş içerinde koşturmaya devam ediyor.  Ve siz onlara, o kadar da kafaya takmayın, iş olacağına varıyormuş diye öğüt veriyorsunuz… 

Eğitim için her türlü fedakârlığı yapmaya çalışan bir baba olarak, beni yormadan görevlerini alın teriyle alan (ilköğretim matematik öğretmeni) Büşra’m ve Talha’m için Rabbime binlerce şükür ediyorum. Rabbim arzu eden herkese alın teriyle başarmak nasip eylesin.

Hafta sonu YKS (TYT-AYT) girecek yavrularımızın istediği üniversiteyi kazanarak mutlu olması temel arzumuz ancak bunda başarılı olamayan çocuklarımızın gerekli dersi çıkararak kesinlikle karamsarlığa kapılmadan ‘’taşı delen suyun kuvveti değil, devamlılığıdır’’ sözünden hareketle planlı, programlı çalışmaya devam etmeleri halinde sonunda mutlaka istedikleri üniversiteyi kazanarak veya severek yapacakları işlerde başarılı olarak hem kendilerini hem de onların başarılı olması için tatlı bir telaş içerisinde olan anne- babalarını sevindireceklerine inanıyor ve ‘’hiç bir okul, çocuklarımızın sağlığından daha önemli değildir’’ (geçmiş yıllarda Samsun’da bir kızımız sınav sabahı kalp kriz geçirip hayatını kaybetmişti)  düşüncesiyle, zor yolda kolaylıklar diliyorum. Ancak duyarlı bir baba olarak şunu tekraren ifade etmek isterim ki,

’’Her beterin var bir beteri 
Ne zaman çocuklar ders çalışmıyor diye üzülsem / aklıma geliyor daha kötüleri’’ sırrınca,

‘’Çocuklarımızın BİRİNCİ olması güzeldir ancak BİR - İNCİ olarak BİRİNCİ olması daha güzeldir’’

NOT: Bu arada okula çok yakın camide sınav başlarken cenaze salası verilmesi gerekirse yarım saat gecikmeli verilmesini tavsiye ederim. Bu noktada yüksek sesten kendi çocuğum sıkıntı yaşamıştı.

*
Bir YKS sınavı daha geldi
Sevinsek mi, dövünsek mi?
Mazide acı tatlı hatıralar,
Atide meçhul bir zaman,
Hayatta başımıza ne gelecek,
Bilinmiyor hiçbir zaman!
Yalnız, bilinen bir gerçek var,
O da, zaman değişiyor,
İnsanlar değişiyor,
Dünya değişiyor,
Bu değişim içinde,
Teknoloji esirleştiriyor
Esaretten kurtulmak,
Özünü kaybetmeden
Değişime ayak uydurmak,
Yine biz gençlere düşüyor
O halde tek çaremiz,
Dünden gerekli ders almak,
Bugünü en iyi şekilde yaşamak,
Gelecekte söz sahibi olmak için,
Çalışmak, çalışmak, çok çalışmak
Yarınlara ve doğmamış torunlara, 
Dünyada lider TÜRKİYE bırakmak
YKS sınavları da bu yolda bir basamak
Nasip olsun, alın terinin karşılığını almak
LGS – YKS – KPSS ve tüm SINAVLARDA

{ "vars": { "account": "UA-115444419-2" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }