Bakan Ersoy: “Kapadokya’nın ihtişamını zamansızlaştırıyoruz” Bakan Ersoy: “Kapadokya’nın ihtişamını zamansızlaştırıyoruz”

Eğitimci – Yazar Muzaffer Gündoğar, Çorum topraklarında yetişen, aydınlanmacı, cumhuriyet devrimlerinin savunucusu öğretmen Şükrü Gümüş’ün “Zap Boyları” adlı bir romanı Türk edebiyatına kazandırdıktan sonra genç yaşta vefat ettiğini belirterek, idealist bir cumhuriyet öğretmeni olan Şükrü Gümüş’ün Türkçeyi çok iyi kullanmasıyla dikkat çektiğini söyledi.

Atatürkçü Düşünce Derneği Çorum Şubesi, kültürel faaliyetlerine devam ediyor.

ADD Çorum Şubesi, 28 Ağustos 1984 tarihinde genç yaşta yaşamını yitiren Çorumlu edebiyatçı – yazar Şükrü Gümüş’ü andı.

Yerel kültürel mirasa sahip çıkan, daha önce de bu anlamda anmalar düzenleyen ADD Çorum Şubesi, 1974 yılında 312 yapıtın katıldığı “Milliyet Roman Yarışması”nda “Zap Boyları” adlı romanıyla derece alan Şükrü Gümüş’ü yad etti.
Dernek binasında düzenlenen etkinliğe konuşmacı olarak ADD üyesi Yazar Muzaffer Gündoğar katıldı. Gündoğar, Şükrü Gümüş’ün yaşantısı, Türk edebiyatına katkıları, eserleri, yaşadığı zorluklar ve hayata bakış açısını değerlendirdi.
Söyleşinin açılış konuşmasını yapan ADD Çorum Şube Başkanı Uğur Demirer, Şükrü Gümüş’ün kısa yaşantısında önemli bir eser bıraktığını, yayınlanmaya hazır bir kitabının daha bulunduğunu belirterek, örnek alınacak bir yaşam süren Şükrü Gümüş’ü özlemle, saygıyla andıklarını söyledi.
Tüm katılımcılara teşekkür eden Demirer, bu tür etkinliklerin devam edeceğini kaydetti.

ZORLUKLARLA MÜCADELE ETTİ, İLK GÖREV YERİ HAKKARİ İDİ

Şükrü Gümüş, 1948 yılında Çorum’un Göcenovacığı köyünde doğdu. Burada tamamladığı ilkokuldan sonra parasız yatılı okuduğu Çorum İlköğretim Okulu’nu 1968’de bitirdi ve gönüllü olarak Hakkari’de görev aldı. Zap Boyları adlı romanını Gelitan Köyü’nde yazdı. Bu romanıyla 1974 yılında 312 yapıtın katıldığı “Milliyet Roman Yarışması”ında derece aldı. 28 Ağustos 1984 tarihinde genç yaşta ölen Şükrü Gümüş’ün bir de “Topal Karınca” adlı yayımlanmamış romanı bulunmaktadır.
Söyleşi programının konuşmacısı, Eğitimci-Yazar Muzaffer Gündoğar, “Şükrü Gümüş, çok yetenekli bir yazardı. Güçlü bir kalemi, engin bir kültürü, şaşılası bir gözlem gücü vardı. Türkçe’yi olağanüstü bir biçimde güzel kullanıyordu” dedi.
Şükrü Gümüş’ü çok yakından tanıyan, onunla birlikte çalışan, dergi çıkartan, zorluklara, hayat mücadelesine ortak olan Muzaffer Gündoğar, anılarını ve yaşadıklarını duygu dolu cümlelerle paylaştı.
Muzaffer Gündoğar’ın verdiği bilgiye göre; 1948’de Çorum’un Göcenovacık köyünde doğan Şükrü Gümüş, dokuz çocuklu bir ailenin en büyük oğluydu. İlkokulu köyünde okuduktan sonra, ortaokulu kentin susuz, ışıksız kondularında ‘tabla’ üzerinde okuyup yazarak bitirdi. Sonra ekmeğe en kestirme yol diye öğretmen okulu sınavlarına girip yatılı okudu. Yazmaya okul sıralarına başladı. Türk Dili, Varlık ve Ilgaz dergileriyle okul sıralarında tanıştı. O dergilerdeki gibi yazmayı düşledi. 

Çorum İlköğretmen Okulunu bitirince gönüllü olarak özellikle “aradığım yeniyi ola ki orada bulurum” diyerek kendisine görev yeri olarak Hakkari’yi seçti. 
İki yıl kaldığı Hakkari’nin Gelintan Köyü, Şükrü’nün yaşamında bir dönüm noktasıdır. 22 yaşın ürünü olan bu romanıyla, 1974 Milliyet Roman yarışmasında 312 eser arasında dereceye girip, başarı ödülünü alır. Roman, eleştirmen Rauf Mutluay, yazar İrfan Yalçın ve Talip Apaydın’ın ilgilerini çeker, olumlu eleştirilerin ışığında daha bilinçli bir çalışmaya yönelir. Kendince aşama yapma çabasındadır. İkinci romanı “Topal Karınca” oldukça yetkin bir yapıttır. Hala basılamamıştır. 1984’te öldüğünde 4 yarım roman, bir o kadar da tasarlanmış çalışmaları ve öyküleri kaldı geriye.

Şükrü Gümüş, alçakgönüllü, hoşsohbet, sevecen birisiydi. Dürüst, saygı duyulan ve güven veren bir kişiliği vardı. Aynı zamanda güçlü bir kaleme, engin bir kültüre, inanılmaz bir yeteneğe, şaşılası bir gözlem gücüne sahipti. Türkçeyi çok güzel kullanıyordu.

Şükrü Gümüş, hep yalnızlıkta üretti. Sanat merkezlerinin uzağında oluşu, içinde yaşadığı sosyo-ekonomik koşulların darboğazı, kendisini daha verimli çalışmaktan alıkoymuştur. 
1984 başlarında yakalandığı kan hastalığına karşı sekiz ay süren amansız bir savaşımda ölüme yenik düştü. 

Program sonunda katılımcıların sorularına yanıt veren Gündoğar, Şükrü Gümüş’ün zorlu koşullara ve kısa yaşantısına rağmen güzel bir eser ortaya koyduğunu ve örnek alınacak bir mücadele sergilediğini dile getirdi.