Kolorektal kanserler tüm kanser türleri arasında görülme sıklığı açısından üçüncü sırada bulunuyor. Yaşlılık hastalığı olarak bilinen kolorektal kanserlerin erken yaşlarda da görülme sıklığının arttığını vurgulayan Genel Cerrah Op. Dr. Yılmaz Polat, hastalıkta erken tanı ve uygun tedavi ile ölüm oranının azaltılabileceğine dikkat çekti.

Dünya Sağlık Örgütü rakamlarına göre dünyada her yıl yaklaşık 1 milyon 800 bin kişi kolorektal kanserlere yakalanırken, yaklaşık 900 bin kişi bu hastalıklardan hayatını kaybediyor. Türkiye’de ise Sağlık Bakanlığı verilerine göre her yıl 20 binin üzerinde hastaya yeni tanı konuluyor. Medicana Sağlık Grubu Genel Cerrahi Bölümü’nden Op. Dr. Yılmaz Polat, kolorektal kanser türlerinin oluşumunda beslenmenin önemli rol oynadığını söyledi.

“Sağlıksız beslenme kolorektal kanserlere davetiye çıkarır”

Kolon ve rektumdan kaynaklanan kanserler genel olarak kolorektal (kolon ve rektum) kanserler olarak adlandırılıyor. Kolorektal kanserlerde beslenmenin önemini vurgulayan Op. Dr. Yılmaz Polat, obezitenin en başta kanser sebebi olduğunu ifade ederek, “Kolon, sindirimin gerçekleştiği uzun bir boru şeklinde organdır. Rektum ise kalın bağırsağın son kısmıdır ve anüs ile bağlantılıdır. Kalın bağırsağın yaklaşık 150-180 santimlik üst kısmında kolon, 15-17 santimlik alt kısmında ise rektum adı verilen bölge ve bununda altında anal kanal bulunur. Bağırsaklar sindirim sisteminde önemli rol oynamaktadır. İnce bağırsaklarda yiyecekler sindirilmekte ve vücut için gereken besinler emilmektedir. Ardından kalan kısım kalın bağırsağa geçmektedir. Burada su ve bazı mineraller emilmekte, geriye kalanlar ise rektuma ilerleyip dışarıya atılmaktadır. Alkol ve sigara tüketimi, işlenmiş kırmızı et tüketimi, taze sebze ve meyveden fakir beslenme, diyabet ve insulin direnci olması kolorektal kanserlerin artış sebebidir. Sağlıksız beslenme kolorektal kanserlere davetiye çıkarır” dedi.

“Riskli grupta olanlar tarama testlerini daha erken yaşta yaptırmalı”

Türkiye’de kolorektal kanser taramasının ulusal standartlarının belirlendiğini, 50-70 yaş aralığındaki kadın ve erkek nüfus için gaitada gizli kan kiti (GGKT) yardımıyla her 2 yılda bir ücretsiz yapıldığını hatırlatan Op. Dr. Yılmaz Polat, kolorektal kanserlerde risk faktörlerini taşıyanların tarama testlerini daha erken olması gerektiğine dikkat çekerek, “Yüksek risk etkenleri olan kişilerde anne, baba, kardeş, yakın akrabalarında kolorektal kanserlerinden birinin bulunması, uzun süreli inflamatuar bağırsak hastalıkları (crohn ve ülseratif kolit) yaşamış kişiler, kolorektal kanseri tanısı nedeniyle ameliyat geçirmiş hastalar değiştirilemeyen riskli gruptadır. Kolorektal kanserlerin yüzde 90’ı kolon ve rektumda görülen poliplerden oluşur. Yaklaşık 5-10 yıl gibi kısa bir sürede kansere dönüşme ihtimali bulunan bu poliplerin erken dönemde fark edilerek alınması kolorektal kanser riskini önemli ölçüde azaltır. Bu risk grubunda olanların tarama testleri daha erken yaşlarda başlatılır. Bu şekilde kolorektal kanserlerde ölüm oranı azaltılabilir. Çünkü günümüzde kolorektral kanserlerin görülme yaşı eskiye nazaran düşmüştür” şeklinde konuştu.

Kolorektal kanserlerde belirtiler

Kolorektal kanserlerde de çoğu kanser olgularında olduğu gibi yaygın olarak görülen ve tanıya yardımcı olan bazı belirtileri açıklayan Op. Dr. Yılmaz Polat, “Hemoroid gibi daha ufak rahatsızlıklar şeklinde olabileceği gibi, kolorektal kanserin belirti vermediği ya da şiddetli ağrı benzeri belirtilerin ileri evrelerde ortaya çıkabileceği unutulmamalıdır. Tümörün kalın bağırsakta büyümesi durumunda ise bağırsak tıkanması gibi ciddi rahatsızlıklar da görülebilir. Kolorektal kanserde en sık görülen belirtiler gaitada aşikar kanama, istemsiz kilo kaybı, kabızlık veya ishal, kramp şeklinde karın ağrıları, kusma, halsizlik, yorgunluk, kansızlık, karında şişkinlik ve dolgunluk hissidir” diye konuştu.

Acil vaka tecrübeleri KTÜ'lü doktorlara birincilik getirdi Acil vaka tecrübeleri KTÜ'lü doktorlara birincilik getirdi

Kolorektal kanser değerlendirmesinde ve hastalık evresinin belirlenmesinde genellikle görüntüleme yöntemleri kullanılırken, hastanın ve tümörün özelliklerine bağlı olarak görüntüleme yöntemlerinden yararlanılarak hastalığın aşaması ve tedavisi planlanıyor. Kolorektal tümörlerde cerrahinin önemli bir tedavi yöntemi olduğunu söyleyen Op. Dr. Yılmaz Polat, “Tümörün kolon ve rektumdaki yerleşim yerine, boyutuna, evresine, hastanın tümör komplikasyonlarıyla (tıkanıklık, delinme, kanama gibi) acil şartlarda başvurmasına bağlı olarak cerrahi protokoller değişir. Günümüzde kolorektal kanserinin cerrahi tedavisinde laparoskopi ve robotik cerrahi uygulamaları giderek yaygınlaşmaktadır” ifadelerini kullandı.

Kaynak: iha