“Varolmanın Dayanılmaz Hafifliği” adlı romanıyla tanınan ve yaklaşık 50 yıldır Paris'te yaşayan Çek yazar Milan Kundera, 94 yaşında yaşamını yitirdi.
Kundera'nın kişisel koleksiyonuna ev sahipliği yapan Çek Cumhuriyeti'ndeki Brno kentindeki Moravia Kütüphanesi, Kundera'nın uzun süren hastalık dönemi sonrasında Paris'teki dairesinde öldüğünü açıkladı.
Kundera, romanlarında gündelik yaşamın gerçeklikleriyle fikir dünyasının yüceliği arasında varolan temalar ve karakterleri yansıtma biçimiyle uluslararası edebiyat çevrelerinin takdirini kazanmıştı.
Çek Cumhuriyeti Başbakanı Petr Fiala, Kundera'nın eserlerinin “tüm kıtalarda farklı nesillere eriştiğini” söylerken Cumhurbaşkanı Petr Pavel, Kundera'yı “birinci sınıf yazar” olarak niteledi.
Pavel, “Kundera, ülkemizin 20'nci yüzyıldaki olaylı tarihini simgeledi. Mirası eserlerinde yaşayacak” dedi.
Fransa Başbakanı Elizabeth Borne da Kundera'yı “özleyeceğimiz bir yazar ve sesti. Eserleri aynı zamanda derin, insani, samimi keşiflerdi” ifadelerini kullandı.
1929 yılında Brno'da doğan Kundera, Sovyetler Birliği'nin komünist Çekoslovakya'yı 1968 yılında işgal ederek liberal reform hareketi Prag Baharı'nı bastırmasını eleştirdiği için ülkesinde dışlanması üzerine 1975 yılında Fransa'ya göç etmişti.
Nadiren röportaj veren Kundera, yazarların eserleriyle konuşmaları gerektiğine inanıyor ve kamuoyunun gözünden uzak duruyordu.
Çek yazar Karel Hvizdala, Çek Televizyonu'na yaptığı açıklamada, Kundera'yı en son geçen Kasım ayında gördüğünü ve sağlığının o dönemde kötü olduğunu söyledi.
Karel Hvizdala, “Evindeki hasta yatağında başucunda sadece tek bir kitap olduğunu hatırlıyorum, o da Albert Camus'nun Veba'sıydı” dedi.
'Göze çarpmayan zıtlıklar'
Kundera'nın ilk romanı “Şaka” 1967 yılında basılmıştı. Roman, Çekoslovakya'daki komünist rejimin ve o dönemde Kundera'nın üyesi olduğu Komünist Parti'nin acımasız bir portresini çiziyordu.
Partinin demokrasi yönünde reformdan geçebileceği umutlarını yitiren Kundera, Fransa'ya yerleşti. Bundan dört yıl sonra Çekoslovakya vatandaşlığından çıkarıldı.
1976 yılında Le Monde gazetesine verdiği söyleşide romanlarının siyasi olduğunu söylemenin basite kaçmak olacağını ve bunun, eserlerin gerçek önemini ortadan kaldıracağını söyleyen Kundera'nın kitapları genellikle siyasi ağırlık taşıyordu.
Kundera'nın 1979 tarihli “Gülüşün ve Unutuşun Kitabı” adlı eseri, totaliter rejimlerin tarihin bazı parçalarını silerek alternatif bir geçmiş yaratma gücünü ortaya koymuştu. New York Times gazetesi, “Gülüşün ve Unutuşun Kitabı” için “dahice” yorumu yapmıştı.
Yazarın 1984'te yazdığı ve en tanınan romanı olan “Varolmanın Dayanılmaz Hafifliği” ise Prag Baharı'nı ve reform hareketinin çalkantılı çöküşünü konu alıyor.
Kitap, 1988 yılında yönetmen Philip Kaufman tarafından beyaz perdeye uyarlanmıştı. İki Oscar ödülü alan filmin başrollerini Daniel Day-Lewis ve Juliette Binoche paylaşmıştı.
Oxford Üniversitesi'nden Orta Avrupa uzmanı yazar ve tarihçi Timothy Garton Ash, Kundera için, “Orta Avrupa fikrini ve kültürünü dünyanın geri kalanının imge ve hayal gücüne aktarmak için çok çalıştı” ifadesini kullandı.
Kundera, bir söyleşide, kendisini bir göçmenden çok bir Fransız olarak kabul ettiğini söyledi ve sonraki romanlarını Fransızca yazdı.
Le Monde, Kundera için “romanın yorulmaz savunucusu” dedi.
Paris Belediye Başkanı Anne Hidalgo ise “Hiç şüphesiz Kundera en Avrupalı yazardı, dünyamızın göze çarpmayan zıtlıklarını canlandırdı” ifadesini kullandı.
Çekoslovakya'daki komünist rejimi barışçı şekilde deviren ve Batılı demokrasinin yolunu açan 1989 yılındaki Kadife Devrim'den sonra Kundera, ülkesine aile ve arkadaşlarını ziyaret etmek için kamuoyunun gözü önünden uzak seyahatler yaptı.
Kundera, 2019 yılında Çek Cumhuriyeti vatandaşlığını yeniden elde etti.