Hayat şartları günden güne zorlaşıyor. Büyüklerin evladım ‘ekmek aslanın ağzında’ ona göre çalışın, hesabınızı kitabınızı iyi yapın sözü değişime uğradı. Tabiri caizse ekmek aslanın midesinden de aşağıya inmeye başladı. Bu nedenle gençler, orta yaştakiler, doğduğu yerden çıkıp, gelecekte çoluğuna çocuğuna daha iyi imkânlar bulabileceği ümidiyle doyduğu yerde ikamet etmeye başladı.
Her ne kadar yaşlıları yanlarına almaya gayret gösterenler olsa da yaşlı kesimle evlatlar arasında parçalanmalar çoğaldı. Ekseriyetle yaşlılarımız kendine göre birçok haklı sebep ortaya sürüp ‘şimdiki yaşlıların paradan ziyade sohbete ihtiyacım var’ sözünde ifade edildiği gibi (köyde kalıyorsa yıllarca emek verdiği bağından, bahçesinden ayrılamamak veya komşuları bırakıp, Büyükşehirlerde apartman dairesinde hapis kalmamak gibi… ) doğup büyüdüğü köyünde, şehrinde elden ayaktan düşünceye kadar çıkmamaya, çocuklarının daha iyi imkânlar sunmasına rağmen yanına gitmemeye direnmektedir. Hal böyle olunca; evlatlarla büyükler ancak düğünde, bayramda, tatilde bir araya gelmeye başladı. Bu durum bilhassa büyüklerine düşkün olan evlatlar; acaba annem, babam evde yalnızken hastalanır m? Bir yere düşer de başını vurur mu? Yemek yaparken tüpü açık bırakır mı? Türü endişeler yaşamaya başladı. Bunun için birkaç küçük uyarıyı sizlerle paylaşmak istiyorum.
Yaşlanma ile ortaya çıkan fizyolojik değişiklikler ev kazalarına neden oluyor. Görme, işitme gücünün azalması, karanlığa adaptasyonun zayıflaması, adale kuvveti ve koordinasyonun yetersizliği ile unutkanlık ileri yaşlarda kaza riskini daha da artırıyor. Bu dönemde görülen kazalar, sakatlık ve ölüm nedeni bile olabiliyor. Evde görülen kaza tipleri, düşme, çarpma, zehirlenme, yanık, kesik, elektrik çarpması ve boğulma şeklinde sıralanıyor. Kaygan yüzeyler, düzgün olmayan zeminler, yetersiz aydınlatma, sabit olmayan mobilyalar (özellikle camlı olanlar) ve yerdeki objeler de çevresel olarak kazaya yol açıyor.
Yaşlılığın getirdiği yetersizlikler ve çevresel riskler nedeniyle en sık düşme kazaları görülüyor. Evdeki eşyaların yerlerinin değiştirilmesi, kapı eşiği, hatta halının kıvrımı bile yaşlının kaza geçirmesine neden oluyor.
Oturma odası: Yeterli aydınlatma sağlanmalı. Odadaki fazlalıklar, dağınıklık yapan eşyalar azaltılmalı. Eşyalar geçişe engel olmayacak şekilde düzenlenmeli. Oda içerisinde hareket alanı olmalı. Halı ve kilimler mümkünse yere sabitlenmeli ve kayganlığı engellenmeli. Ortalıkta elektrik kabloları bulunmamalı. Kapılarda eşik olmamalı. Elektrik düğmeleri kolay ulaşılır yerde olmalı.
Yatak odası : Eşik olmamalı. Yeterli aydınlatma sağlanmalı. Odadaki fazlalıklar azaltılmalı. Sık kullanılan giysi ve eşyalar kolay ulaşılabilecek yerde bulunmalı, tabure veya sandalye üzerine çıkmadan alınabilmeli. Yanlış ilaç kullanımını engellemek için kutuların üzerine büyük harflerle açıklamaları yazılmalı.
Mutfak : Eşik olmamalı. Yeterli aydınlatma ve havalandırma sağlanmalı. Sık kullanılan araç - gereçlere kolay ulaşılabilmeli. Ocak, şofben gibi araçların açık ve kapalı konumdaki işaretleri belirgin olmalı. (Üzerine büyük harflerle açık ve kapalı yönü yazılmalı) Yere dökülen şeyler hemen temizlenmeli. Döşeme kaygan olmamalı.
Merdiven: İyi aydınlatılmalı. Kenar korkuluklar sağlam olmalı. Başlangıcında ve bitiminde ışık düğmesi olmalı. Basamaklar kaygan olmayan malzemeyle döşenmeli.
Banyo ve tuvalet: Zemin kaygan olmamalı. Yer ıslak bırakılmamalı. Kaymayan paspas ve terlik kullanılmalı. Tuvalet, duş ve küvetin olduğu yerde sabit tutunma yeri bulunmalı.
İletişim: Cüzdanlarının arasında bulunacak şekilde oğlunun, kızının veya bulunduğu yerdeki bir yakınının telefon numarasın bulunmasını sağlayalım. Ayrıca; evdeki sabit telefonun yanına veya herkesin kolayca görebileceği duvara önemli numaraları (110 – 112 – 155 – 156 - 187 acil numaralar; evin açık adresi, 24 saat arayabileceği bir iki ticari taksi numarası, bulunduğu yerde ona en erken yardımcı olabilecek bir yakının telefonu, ayrıca, ihtiyaç halinde haber verilebilecek uzaktaki oğlu, kızı, torunu vs. numaraları.) yazıp asmak. Bu konuda yaşlılarımızı bilgilendirmek hatta tatbikat yaparak nasıl faydasının olacağını bizzat göstermek çok ama çok faydalıdır.
ÖZETİN ÖZETİ: Büyüklerimiz bizler için veli nimettir. Çünkü hepimiz aynı yolun yolcusuyuz. Bu nedenle; ‘Ya git te bilem kıymeti, ya öl de bilem kıymeti’ hesabı, kaybettikten sonra pişman olup keşke şöyle önlem alsaydım demeden olası depremlere, yangınlara, zehirlenmelere, daha doğrusu ev kazalarına karşı basit basit tedbir almaktan çekinmeyelim. Zira ‘küçük küçük delikler, büyük büyük gemileri batırır.’
Ö N E R İ: Köylerdeki, şehirlerdeki kimsesiz yaşlıların evlerinin kış güvenlik kontrolü için kurulacak bir gezici ekip tarafından devlet eliyle yapılabilir. Şöyle ki: Yaşlı teyzenin sobasının borularının sabitlenmesi, baca güvenliği veya mutfaktaki ocağının hortumu kırık çatlak mı? Bir prize iki üç tane fiş rast gele takılmış mı? Banyo da şofben varsa güvenli mi? Türü… Bunu yapabilirsek yaşlının her zaman yanına gelme imkânı bulamayan gurbetteki çocukları da biraz daha rahat olur. Annem- babam güvende diye sevinir. Bazen yaşlı birinin evine gittiğimde Allah’a emanet yaşadığını görüyor ve üzülüyorum. Bu bağlamda basit tedbirsizlik yüzünden can mal kaybı olduğunu sürekli basından izliyoruz. Ondan sonra seferber oluyoruz. Sonraki seferberliğin 10/1 ‘i önce yapsak inanın daha makbule geçer.
‘’Akmak için dolmak, dolmak içinde çevreyi gözlemlemek lazımdır’’ sırrınca ben bunu yıllardır öneriyorum ama hala kabul görmedi. (Öneri olarak CİMERE yazdım) Ümit ediyorum bir gün bu da olacaktır.