İnsanların sosyal gelişimi, siyasi dengeler, zeka ya da fizyolojik evrim ise, bu kadar matematiksel olmuyor. Ama bir geri adım atılsa da, mutlaka iki ileri adım şeklinde oluyor. Geriye gidiş mümkün değil.
7 Ekim 2023’te yeniden gelişen ve İsrail’in Gazze’de uyguladığı Soykırım tüm dünyaya şunu gösterdi ki, artık sular tersine akmayacak, bu mümkün değil. İnsanlar gerçekleri gördü…
ABD pekçok dünya ülkesinde iç savaşlar çıkararak yeraltı kaynaklarını sömüren, darbeler ve suikastlar planlayan, kendine bağlı kukla devletleri aptal yerine koyan ruh hastası yöneticileri ve istihbarat ajanlarıyla deşifre oldu.
Uyanış, ABD halkında başladı. Kampüs protestoları, İsrail terör örgütüne karşı başlayan ayaklanmalar, Güney Afrika Cumhuriyeti tarafından açılan İsrail’in Gazze’de uyguladığı Soykırım davası, uluslararası mücadele ve protestolar gösteriyor ki teknolojinin bu kadar geliştiği bir dünyada gerçekleri daha fazla gizleyemez ve insanları kandıramazsınız. Tüm medya gücünüze ve zenginliğinize rağmen…
Dünyayı yöneten “çok uluslu şirketler” ABD yönetimini, İsrail yönetimini ele geçirerek istedikleri kararları aldırtıyorlar, uluslararası hukuku tanımıyorlar, hatta uluslararası mahkemeleri tehdit edebiliyorlar.
Gerçekte ABD başkanlarının dahi birer kukla oldukları, ABD Temsilciler Meclisi ve Kongresinin Yahudi/İsrail Lobisi ve arkasındaki Çok Uluslu Şirketler tarafından yönetildikleri ortaya çıktı.
Julian Assange, onların ”sonsuz bir savaş” istediklerini söylemişti. Enerji ve Silah Tüccarları (Savaş Baronları) sonsuz bir savaş istiyorlar. Çünkü sülaleleri devam ettikçe, dünyayı onlar yönetecek, nesiller boyunca bu hastalıklı yapılar insanlığı kemirecek ama hiçkimse onları fatketmeyecek ve sorgulanmayacaktı. Beğenmedikleri siyasetçileri suikastla ya da ülkelerde iç savaş çıkararak gönderecek, yerine yenisini getireceklerdi.
Batıda bu hastalıklı yapı büyüyerek devletleri ele geçirdi. Koskoca üniversitelerin rektörleri, ABD Temsilciler Meclisinde sorgulanarak aşağılanıyor ve tehdit ediliyordu. Sebebi, Gazze’de yaşanan soykırımı protesto eden öğrencilerini polise ihbar etmemeleriydi. İsrail terör devletini (örgütünü) eleştirenler “antisemitizmle” suçlanıyordu. İsrail’in soykırım yapması serbestti ve ABD tarafından finanse ediliyordu.
Harvard Üniversitesi Rektörü Claudine Gay, hakkındaki intihal iddiaları ve kampüsteki Yahudi karşıtlığı iddialarına dair açıklamalarına gelen tepkilerin ardından istifa etti. Hakkındaki suçlamalrı reddeden Claudine Gay’e verilen 570 akademisyenin imzalı desteğine rağmen Gay, üniversitenin daha fazla tartışılmasını istemeyerek istifa kararı aldı. Pennsylvania Üniversitesi’nin (UPenn) rektörü Liz Magill de istifa etmek zorunda kalmıştı.
ABD’nin en prestijli okulları UPenn, Harvard ve MIT rektörlerinin ABD Temsilciler Meclisi’nde okullarda arttığı belirtilen antisemitik saldırılar ve “Nehirden denize özgür Filistin” sloganının atıldığı Filistin yanlısı öğrenci gösterileri nedeniyle düzenlenen oturumda Kongre üyelerinin sorularını yanıtladılar. (Aşağılandılar.)
Korkuya boyun eğen Mısır asıllı Kolombiya Üniversitesi rektörü Nemat Minouche Shafik ise İsrail’i protesto eden öğrencilere karşı, kampüse polis çağırdı.
Doğu toplumlarında henüz devlet otoritesinin üstünde bir güç yok
SSCB’nin yıkılmasının ardından kapitalist dünyanın hastalıkları hızla Rusya coğrafyasına akmaya başlamıştı. Oligarklar, mafya, enerji tüccarları, suikastlar, beyaz kadın ticareti, AİDS gibi salgın hastalıklar hızla yayıldı. Ancak Rusya, geriden gelen devlet gelenekleriyle bunu kısa denebilecek bir tarihi süreçte kontrol altına aldı. Oligarkların devletin üstünde olamayacağı gösterildi.
Ukrayna’da Turuncu Devrim’in lideri olarak gösterilen Yuliya Timoşenko, korsan CD satışı ve sonrasında gaz endüstrisine adım atmıştı. Rusya ile yaptığı gaz anlaşması bahane edilen Timoşenko, dolandırıcılık ve rakip iş insanının öldürülmesi emriyle itham edildi.
Rusya’da ise dönemin Başbakanı Vladimir PUTİN, oligarkların toplantılarını basıp, kamerayla kayda alıp maaş ödemedikleri için hepsini hizaya çekiyordu.
Rusya’da, ABD gibi devletleri ele geçiren, ön planda görünmeyen ama dünya savaşlarının müsebbibi Savaş Baronları’nın büyümesine müsaade edilmeyeceği vurgulanıyordu.
Ne Çin, ne Rusya, hatta tüm zorlu yolculuğuna rağmen Cumhuriyet dönemi Türkiyesi’nde dahi devlet, henüz devlet tam olarak oligark bir yönetime esir edilmemişti.
Ancak Türkiye’de tarikatlar devlete nüfuz etmektedirler ve bu çok önemli bir vürüstür.
Batı’da Savaş Baronları
Gazze’deki Savaşı isteyen küresel Enerji ve Silah tüccarlarıdır. Başta ABD ve İsrail olmak üzere ülkeleri savaş baronları yönetiyor. Bu savaş baronları ve şirketlerinin isimleri açıklanmalı, haklarında tutuklama kararları çıkarılmalı ve teşhir edilmelidirler. İnsanlar gerçekte kime karşı mücadele ettiğini bilmeliler.
Batıda devlet başkanlarını parmağında oynatan ve tüm dünyayı kana bulayan bu şirketler, yeniden oluşmaya başlayan Doğu Blooku tarafından deşifre edilerek isimleri açıklanmalıdır. Dünyayı felakete sürükleyen, kana bulayan bu acımasız canavarın Gazze’de neler yapabildiğini gördük.
Pekçok ülke halklarının protesto etmesine, kampüs ayaklanmalarına ve Filistin devletinin daha çok devlet tarafından tanınmasına rağmen, bu canavar durdurulamıyor. Hiçkimse veya grubun bu kadar zenginleşmesine ve kontrolden çıkmasına izin verilmemelidir.
Dünya Zenginleri
En yaşlı milyarder 102, en genç milyarder 19 yaşında. En zenginler arasındaki 25 milyarderin yaşının 33 veya altında olduğu belirtildi. Bu kişilerin toplam servetleri 110 milyar dolar olarak hesaplandı. En çok milyarderin bulunduğu ülke 813 kişiyle ABD oldu. Bu ülkeyi 473 milyarderle Çin ve 200 milyarderle Hindistan takip etti. Türk milyarderlerin toplam serveti yaklaşık 56,1 milyar dolar olarak hesaplandı.
Dünya nüfusunun % 1,1‘ine denk gelen 56,1 milyon zengin Dünya sevetinden aldığı pay % 45,8…
Dünya nüfusunun % 55’ini oluşturan 10.000 dolar altı geliri olanların nüfusu ise 2,9 milyar kişi ise toplam servetten %1,3 pay alıyor.
Yani, yaklaşık %1 oranındaki zengin kesim, Dünya gelirlerinin yaklaşık yarısını alıyor.
Daha adil bir dünya kurulmak zorunda. BRICS çok iyi bir başlangıç olabilir. Türkiye bu gerici iktidardan kurtularak yolunu çizmek zorunda…
Konu KIBRIS meselesidir ve NATO kapsamında verilen silahların Kıbrıs’ta kullanılamayacağını söyleyen ABD Başkanı Lyndon Johnson, dönemin Başbakanı İsmet İnönü’ye 1964 yılında küstah ifadelerle dolu bir mektup yolladı. İnönü, Johnson‘a cevabında; “Yeni şartlarla yeni bir dünya kurulur ve Türkiye de bu dünyada yerini bulur” demişti.
Türkiye’nin bağımsızca yolunu çizebilmesi için bu iktidardan kurtulması lazımdır.
Peki, TBMM’deki muhalefet ne durumda? Kafası karışık, dış politikadan bi-haber, geldiği anda “her şey daha beter olacakmış” izlenimi veriyor…
Türkiye’de yepyeni bir Muhalefet oluşmak zorunda!
Türkiye’de vatansever-Atatürkçü bir merkez-sağ, vatansever-Atatürkçü bir milliyetçi parti ve vatansever-Atatürkçü bir merkez-sol yepyeni bir siyasi atmosfer yaratabilir.
Bu olmadığı zaman seçmen akacak parti bulamaz ve yine aynı gerici kadrolara mahkum oluruz. Türkiye’de etnik siyaset yapan PKK destekçisi DEM (HDP) türevlerinden kurtulmak, radikal dinci kafaları, cemaatleri barındıran AKP ve türevi olan LAİKLİK karşıtı gerici partilerden kurtulmak zorundayız.
Bunların ikisi de aynı ölçüde tehlikelidir. Hiçbir şekilde ittifak yapılmamalıdır. Türkiye bunları yeterince deneyimlemiştir.
Atatürkçü, Laik, Bilim ve Sanata dayalı bir sistem dışında çıkışımız yoktur!
Aksi halde bu topraklarda çok büyük karışıklıklar yaratmak isteyen, kardeş kavgasından medet uman Batılı emperyalistlerin oyuncakları, ülkeyi kan gölüne çevirir.
Dünya 20.000 yılda bir yalpalıyor. Ama insanlığın o kadar vakti yok. Küresel ısınma bir hayal değil, gerçek. Panama yerlileri, suya gömülen binlerce yıldır yaşadıkları adalarını terk etmek zorunda kaldılar.
Enerji ve silah tüccarları dünyayı kan gölüne çevirdi. O kadar vaktimiz yok!
İnsanlar dünyayı yok ediyorlar. Ya bu savaş baronları deşifre edilecek ve ABD, İsrail gibi devletler durdurulacak, ya da hepimizi Gazze’deki gibi teker teker avlayacaklar.