Basında sansürün ilk kez kaldırıldığı, Falih Rıfkı Atay’ın önerisiyle ‘Basın Bayramı’ olarak kutlanan 24 Temmuz 1908’den bu yana tam 116 yıl geçtiğini ifade eden Tahtasız, Türkiye’de 24 Temmuz’un çok uzun zamandır Basın Bayramı olarak kutlanmadığını, Basın Özgürlüğü ve Mücadele Günü olarak anıldığını söyledi.
Tahtasız, Türk basınının AKP iktidarında basın ve ifade özgürlüğü anlamında yoğun bir baskıya maruz bırakıldığını, son dönemde de sözde tasarruf tedbirleri ile ekonomik baskıya da maruz kaldığını belirterek şunları söyledi:
BAYRAM OLMAKTAN ÇIKTI
“Basın tarihinin en karanlık dönemlerinden biri olarak bilinen Padişah Abdülhamit’in sansür uygulamaları, 24 Temmuz 1908’de İkinci Meşrutiyet’in ilanı ile son buldu. Ve bugün Türk basınında sansürün kaldırılışının 116. yıldönümü. 1908’de Anayasa’nın yeniden yürürlüğe girmesinin ertesinde çıkan gazetelerin, gazeteciler tarafından sansür memurlarına verilmeden, gösterilmeden çıkarılmış olduğu bir gün. Yani özgürlük yolunda atılmış önemli bir adım. Sansürün kaldırıldığı 24 Temmuz günü, Cumhuriyet’in ilanından sonra 1931’de kabul edilen yasa ile ‘Basın Bayramı’ olarak kutlanmaya başlandı. Yıllarca bayram olarak kutlanan 24 Temmuzlar, medyaya getirilen kısıtlamalar, düşünce ve ifade özgürlüğünün önündeki engeller dolayısıyla tıpkı ‘10 Ocak Çalışan Gazeteciler Bayramı” gibi bayram olma niteliğini kaybederek, ‘Gazeteciler Günü ve Sansüre Direnişin Yıldönümü’ olarak anılır hale geldi. Bugün gelinen noktada AKP iktidarında son sıralara demir atmış olan ve Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi’nde 180 ülke içerisinde 158’inci sırada yer alan, düşünceleri ve yazdıkları nedeniyle hapse atılan gazetecilerin olduğu Türkiye’de basın ve ifade özgürlüğünden söz etmek mümkün değil. AKP iktidarında tıpkı Abdülhamit dönemin gibi derin bir baskıya maruz kalan Türk basını, ekonomik zorluklarla boğuşurken sözde tasarruf tedbirleri ile kapısına kilit vurma noktasına geldi. Türkiye ve Türk toplumu için karanlık günlerin biteceği günlere az kaldı. Cumhuriyet Halk Partisi iktidarında gazeteciler yine özgür olacak, gazeteler yine eski gücüne kavuşacak.”
TÜRKİYE’NİN TAPU SENEDİ LOZAN
CHP Çorum Milletvekili Mehmet Tahtasız, açıklamasında Türkiye’nin tapu senedi olan Lozan Barış Antlaşması’na da değinerek, “Mustafa Kemal Atatürk’ün ‘Türk tarihinin dönüm noktası’ dediği Lozan Barış Antlaşması, Türk devletinin uluslararası alanda siyasal, hukuksal ve ekonomik ilişkilerinin yeniden düzenlendiği bir diplomasi zaferidir. Lozan Barış Antlaşması’nın 24 Temmuz 1923’te imzalanmasıyla, Türk ulusu için çağdaş dünya ile bütünleşme süreci başlamıştır. Lozan’dan üç ay sonra ilan edilen Türkiye Cumhuriyeti bu sağlam temele dayanır. Lozan bir eşitlik belgesidir. Diğer devletlerle eşit konumda bir müzakere süreci yürütülmesinde ısrarlı olunmuş ve Barış antlaşması bu şartlarla imzalanmıştır. Lozan bir siyasal bağımsızlık belgesidir. Türkiye’yi bağımsız bir devlet olarak tanıyan ve bunu uluslararası alanda tescil eden belgedir. Kapitülasyonların kaldırıldığı Lozan aynı zamanda ticari, mali ve ekonomik bir bağımsızlık belgesidir. Türkiye Cumhuriyeti’nin tapu senedi olan Lozan Barış Antlaşması’nın 101’nci yılında Gazi Mustafa Kemal Atatürk, İsmet İnönü ve ülkemizi gerek sahada gerekse masada savunan bütün kahramanlarımızı minnetle ve rahmetle anıyorum” diye konuştu.
CHP Çorum Milletvekili Mehmet Tahtasız, 24 Temmuz’un Türkiye’nin basın ve ifade özgürlüğü mücadelesinde önemli bir tarih olduğunu belirterek, bu günün Basın Bayramı olarak değil, Basın Özgürlüğü ve Mücadele Günü olarak anılmasının altını çizdi. Tahtasız, Lozan Barış Antlaşması’nın Türkiye'nin bağımsızlık mücadelesindeki önemine değinerek, bu tarihi olayın unutulmaması gerektiğini ifade etti. Türkiye'de basın özgürlüğünün yeniden tesis edilmesi gerektiğini vurgulayan Tahtasız, gazetecilerin özgürce çalışabileceği bir ortamın sağlanmasının önemini belirtti.